‘’İtiraflarım’’ şu ana kadar okuduğum eni iyi kitaplardan. Zengin(babadan), başarılı(bu su götürmez bir gerçek), mutlu bir ailesi olan(eşinin sonradan yayınlanan günlüklerine göre burası meçhul) bir adam Tolstoy. Hayatta istediği her şeye sahip ve herkesin istediği bir hayata da sahip. Peki…devamı‘’İtiraflarım’’ şu ana kadar okuduğum eni iyi kitaplardan. Zengin(babadan), başarılı(bu su götürmez bir gerçek), mutlu bir ailesi olan(eşinin sonradan yayınlanan günlüklerine göre burası meçhul) bir adam Tolstoy. Hayatta istediği her şeye sahip ve herkesin istediği bir hayata da sahip. Peki yolunda gitmeyen şey ne? Tolstoy bir yalan içinde yaşadığını ve yaşamın anlamsız olduğuna hükmediyor, nihilistleri aratmayacak bir görüşle.
Nihilist dedik ama kitapta bundan önce varoluşçuluk hakim. Şuraya bir bakın: ‘’Gerçekten de bir kuş uçabilecek, yiyecek toplayabilecek ve yuva inşa edebilecek şekilde yaratılmıştır. Bir kuşun bunları yaptığını gördüğümde onun mutluluğundan ben de mutluluk duyarım… Ben de onların bunları yaptığını gördüğümde, onların mutlu olduğunu ve varoluşlarının akla uygun olduğunu kesin olarak bilirim. O halde bir insanın yapması gereken şey nedir? Bir insan da aynı şekilde hayvanların yaptığı gibi kendi varoluşunu üretmelidir.’’ (bknz: s. 68) Kısacası ‘’Varoluş, özden önce gelir.’’
Tolstoy kibirli ve sıkıcı bir adam. Neden kibirli? Çünkü kendisinin burjuva ve fildişi kulesindeki entelektüel yaşamı sebebiyle hayattan kopmuş, ve her hayattan kopmuş bir entelektüel gibi her şeyi insanlardan daha iyi bildiğini iddia ediyor ama sonunda alçakgönüllülük göstererek bunu da kabul ediyor: ‘’Sen hatalısın, ben doğruyum, iddiası bir insanın başka bir insana söyleyebileceği en zalimce şeydir.’’(bknz: s. 86)
Neden sıkıcı? Bana her zaman Rus edebiyatında Tolstoy ve Dostoyevski iki farklı insani yönümüzü temsil ediyor gibi gelmiştir. Tolstoy yüksek ahlaklı, başarılı ve mantıklı bir insandı; kendisinin en mükemmel halini oluşturmaya çalışıyordu. Hayatının belli bir döneminde de keşiş yaşamı sürmüştü ki keşiş hayatı sıkıcıdır (kim azizlerin eğlenceli bir hayatı olduğunu söyleyebilir ki?) Öte yandan Dostoyevski ise gerek kumar bağımlılığı gerek dengesiz davranışları sebebi ile pekala aşırı sevimli bir insan değildir, tıpkı romanlarındaki karakterler gibi. Fakat Dostoyevski, Tolstoy’dan daha bize yakındır daha hümanisttir çünkü her insanda karanlık yön, ‘’canının istediğini yapma’’ özelliği, mükemmel yönümüzden daha ağır basar. Yoksa neden ,Tolstoy gibi, mutlu bir evliliğimiz, yeterince paramız ve başarımız varken intihar etmeyi düşünelim?
‘’İnanç, varoluşun gücüdür. Bir insan yaşıyorsa bir şeylere inanıyordur. Eğer bir şeyler için yaşamak gerektiğine inanmasaydı, yaşıyor olmazdı.’’
Sonuç olarak eğer sizin de ‘’Tanrı var mı yok mu?’’, ‘’İnanç nedir?’’, ‘’Hayat gerçekten birilerinin bana yaptığı bir şaka mı?’’ gibi sorularınız varsa bu kitap tam size göre.