Spoiler içeriyor
`şu sorular önemli`: oidipus ve kızı antigone neden suçlu olmadıkları halde cezalandırılırlar? bu adaletsizlik değil mi? bu skandala ne anlam vereceğiz? kaldı ki modern birey olarak şu andan bakınca ailelerin suçları yüzünden çocuklar cezalandırılamaz ve kasti olmayan suçların farklı muamele…devamı`şu sorular önemli`: oidipus ve kızı antigone neden suçlu olmadıkları halde cezalandırılırlar? bu adaletsizlik değil mi? bu skandala ne anlam vereceğiz? kaldı ki modern birey olarak şu andan bakınca ailelerin suçları yüzünden çocuklar cezalandırılamaz ve kasti olmayan suçların farklı muamele görmesini bekleriz.
dikkat edilmesi gereken temel mesele yunan kozmoloji geleneğinde bağlamın çok önemli olduğu ve olayların bu bütün daha doğrusu `kozmosun dengesi` içinde anlaşılması gerektiğidir. çünkü biri suç işlediği zaman evrende büyük bir tahribata yol açar ve neredeyse üç nesil boyunca türlü trajik olayları tetikler. düzenin yeniden kurulması zaman alır ve bu arada sonraki nesiller masum olsun olmasın bu bahtsızlığa maruz kalırlar.
`yine pek ikna olmadık`. o halde şunu düşünelim: 1. ve 2. dünya savaşlarında yalnızca suçlular kötüler mi ölmüştür? bir salgında sadece yaşamayı hak etmeyenler mi virüse yakalanıyor? bir trafik kazasında veya.. hayır insan yaşamı tam da birbirine ince ipliklerle bağlı olduğu için her şey herkesi ilgilendiriyor ve herkesin başına olumsuz acı şeyler gelebiliyor. işte antik yunan toplumu da dünyayı bu olduğu haliyle algılıyor ve insanın konumunu tam da bu nedenle trajik buluyor. tanrılar evrenin düzenini ve dengesini korumaya çalışır, dünya bizatihi insanın yaradılışı dolayısıyla sık sık kaosa sürüklenirken.
oidipus'un sonunu kızı ismene bu metinde bir kez daha hatırlatır:
`ismene`:
"sevgili abla, düşün bir kere nasıl utanç
ve nefretin içinde öldüğünü babamızın.
bir günahın peşinden giderken, günahın
kendisinde olduğunu gördü ve kendi elleriyle
oydu iki gözünü. ardından hem anası
hem karısı olan kadın, utanç içinde,
kemerini boynuna dolayarak son verdi hayatına."
`kozmosun dengesini bozan suç neydi?`
oidipus mitinin de evveline bakmamız gerek çünkü kendisi de suçsuz üstelik adil ve iyi birisi. her şey babası laios'un gençliğinde kendisini sarayına alıp yetiştiren pelops'un oğluna aşık olup tecavüz etmeye kalkması ve oğlanın da intihar etmesi yüzünden başlıyor. antik yunan'da biri suç işlediğinde denge nereden bozulup koptuysa ona eşdeğer bir ceza ile birleşip yeniden bütünlenecektir evren. haliyle laios'un cezası da kendi oğluna yani oidipus'a ve hatta onun çocuklarına dek kesilir. antigone metninde buna yine net vurgu yapılır:
`korobaşı`: "babandan miras kalan / bir günahın cezasını ödüyorsun."
oidipus'un dramı başına gelecek olan kehaneti başından öğrenmesine rağmen görememesidir, öğrendiğinde gözlerini kör etmesi tam da bu zihinsel körlüğü ile çakışarak suç ile cezayı orantılı kılar. antigone'ye gelince kimileri onun için patriyarkiye karşı başkaldıran ilk feminist olduğunu veya özel alanı (aileyi) sitenin yasalarına üstün tuttuğunu düşünür:
`antigone`:
"bir ölümlünün emirleri, tanrıların hatasız, /yazıya geçirilmemiş, değişmez yasalarından /önemli olamaz."
`korobaşı`
"dikkafalı bu kız, en az babası kadar! /bilmiyor felaketlerin karşısında boyun eğmeyi."
mit üzerine sayısız yorum yapılabilmekle birlikte yine metni bütünün bağlamı içinde düşünürsek antigone ailesine bağlı kalacaktır, buna hem özgür iradesiyle karar vererek kreon'a karşı çıkar hem de bunun ona biçilen kaderin bir parçası olduğunu farkındadır. onurlu biçimde bunu üstlenmekten kaçmaz. çünkü hakikat şu ki eski bir suç yüzünden soyları lanetlenmiştir.
`antigone`
"toprağın üstündekilerden çok altındakileri memnun / etmeliyim sonsuza dek onlarla kalacağıma göre."
"bırak da bu çılgınlığım yüzünden / başım belaya girsin, onurlu bir ölümle / ölmemek daha çok korkutuyor beni."
`evet, olayları baştan özetlersek`: laios suçu işledi cezası oğlu oidipus'a kesildi. ardından oidipus'un annesinden doğan dört çocuğuna kesildi. iki oğlu babaları ölünce iktidar mücadelesine girişip birbirini öldürdü. ve dayıları kreon tahta vekaleten bakarken onlardan ülkeyi savunanı törenlere uygun biçimde merasimle gömerken öteki kardeşi kurtlara kuşlara yem olsun diye bedenini açıkta bırakmakla cezalandırdı. bu antik yunanda ölüler kutsal olduğu için çok ağır bir aşağılamaydı ve aslında böyle bir yasa çıkarmaya hakkı yoktu kralın. kreon ise bir kez ağzından çıkınca iktidarını berkitmek için sözünden dönmek istemiyordu. antigone ise ölümü pahasına ağabeyinin mezarını yapacaktır. zaten tanrıların yasaları da böyle buyurmaktadır. en kötü suçları işleyenler bile hiç olmazsa şehrin dışına gömülürken kreon yanlış bir karar vermiştir. onu antigone'nin nişanlısı olan oğlu uyarsa da kararını sorgulamaz:
`haimon`
"inatla tek görüşe saplanma öyle, kendini
hep doğru, başkalarını hep hatalı görme.
sadece kendi düşüncelerini doğru bulanlar,
kendilerini akıllı, güzel hatip sananlar
içi boş ve kof çıkarlar yakından bakınca."
oğlunu dinlemeyen babaya bu kez kahin gelecekten haberleri verir, antigone'ye ve ağabeyine muamelesinin bedelini:
`teiresias`
"yukarı dünyadan canlı bir bedeni yer altına
gönderip haksız yere mezara kapatırken,
bir ölüyü yer altı tanrılarından esirgeyerek
hiç saygı göstermeden burada törensiz tutuyorsun.
buna ne senin ne de yukarı dünyanın
tanrılarının hakkı var, yetkilerini aşıyorsun.
bu yüzden, yer altı dünyasının ve tanrıların
erinysleri, sana başkalarına verdiğin acıların benzeri
acılar yaşatmak üzere pusuda bekliyor."
kreon bu kez korkmaya başlar, çünkü kahinin dediği her şey şimdiye dek hep çıkmıştır. kararından vazgeçer, fakat artık çok geçtir. antigone'yi kapattığı zindana gittiğinde onun kendisini astığını görür ve nişanlısı kendisini asınca oğlu da dayanamamış intihar etmiştir bile. ölümler peş peşe gelir, haberciler oğlunun canına kıydığını kreon'un karısına bildirince o da kendini öldürür. kreon yıkılır ve perişan olur. fakat bununla kalsa iyi. thebai şehrinde savaşıp ölen yedi kahramanın oğulları intikam almak için tekrar silahlanıp dönecek ve thebai şehrini yakıp yıkacaklardır. bu tabii başka bir mitin konusu.
`kıssadan hisse`
evet, antik yunan mitleri hem antik yunan felsefesi hem stoacılar hem de nietzsche, spinoza'ya dek etkisini sürdürmüştür: yeryüzünü her şeyiyle kabullenelim, trajedileriyle birlikte -madem ki kaçınılmaz- anın tadını çıkarıp varoluşa evet diyelim. ne demek bu? toplama kamplarına savaşlara adaletsizliklere nasıl pekala şimdiyi yaşayalım diyebiliriz ki? her şeyi nasıl olumlayabiliriz? epiktetos mesela -son zamanlarda neredeyse her gece dinliyorum- ailenizden birisi mi öldü, geldiği yere geri döndü deyip üzülmeyin diyor. bu öğüt bana pek sağlıklı gelmedi açıkçası. zaten antigone veya oidipus'un yerine kendimizi koyunca hiç de bu şekilde bir yaşam anlamı çıkarmak mümkün olmuyor. tüm bunlardan benim anlamak istediğim şey şu:
bu mitler bir anlamıyla `yanlış bir hayat doğru yaşanamaz` önermesini kanıtlıyor. yanlış bir soydu oidipus'unki ve sembolik olarak her ne kadar yirmi yıl ferahlık içinde yönetse de iyi birisi olsa da doğru yaşaması imkansızdı. bu nedenle yaşarken trajik olanı da birlikte var ediyor kendi başımıza örüyoruz. stoacıların kaçınılamaz dediği ve irademizde olmayan şey tam da bu. öte yandan bize bağlı olan şeyler de var: birincisi hayatı olduğu haliyle gerçekten bilgece sevmek ve onun için sorumluluk alıp emek vermek. ikincisi ise yapılması gerekeni yapmak. oidipus tahta çıkana dek ve tahttayken kötülükle mücadele etti, adil oldu, sevdi ve sevildi güzel yaşadı fakat gerçeği öğrenince payına düşen bedeli ödedi. aynı şekilde antigone de. yaşamı hem sevip kabul edip olduğu haliyle hem değiştirmek güzelleştirmek isteyip hem de haksızlık karşısında ölüm pahasına iktidara karşı çıkabilmek kendi onurunu üstlenebilmek o kadar da birbiriyle çelişmiyor. hayat biraz da neşeli yaşamak yeterince direnmek anlamlı bir amaç uğruna çalışmak ve onurlu biçimde ölebilmek becerisi değil mi?
***
`koro`
"ne mutlu hayatında
hiç felaket yaşamayana!
tanrı yuvasını temellerinden
sarstı mı kişinin,
nesiller boyunca belalar
gelir soyunun başına."
(bkz: luc ferry gençler için yunan mitolojisi ) `:çev. murat erşen`
(bkz: sophokles, antigone) `:çev. ari çokona`