"Kuş ölür, sen uçuşu hatırla" Karşınızda en sevdiğim kadın şair; Furuğ Ferruhzad. Kadınların çektikleri sıkıntılara bakıyorum da hepsinin acısı ortak. Farklı zamanlar, farklı kadınlar ama çekilen acılar aynı. Suçları ise sadece kadın olarak dünyaya gelmek. İşte bu kadınlardan birisi de…devamı"Kuş ölür,
sen uçuşu hatırla"
Karşınızda en sevdiğim kadın şair; Furuğ Ferruhzad.
Kadınların çektikleri sıkıntılara bakıyorum da hepsinin acısı ortak. Farklı zamanlar, farklı kadınlar ama çekilen acılar aynı. Suçları ise sadece kadın olarak dünyaya gelmek. İşte bu kadınlardan birisi de Ferruhzad. Onun kendini ifade edebildiği ve susturulmaya çalışılan sesini dünyaya duyurmaya çalışırkenki tek dostu kağıt ve kalemiydi. Ruhu öldürülen, duyguları hiçe sayılan kadınların sesi oldu o.
Kısaca hayatından behsedelim: Kendisi İran'ın 20.yüzyılda yetiştirdiği en önemli kadın şairlerdendir. 1935'te Tahran'da doğdu. Furuğ küçüklüğünden beri şiir yazıyordu ve daha 16 yaşında gazeller bestelemeye başladı. Ferruhzad'ı Ferruhzad yapan olayların ilki şudur; 16 yaşında ailesi onu zorla kuzeniyle evlendirir fakat kendisi bu evlilikte asla mutlu değildir. Daha sonra kendinden oldukça büyük olan eleştirmen Parviz Shapour ile kaçar. 1 yıl sonra bir oğulları olur ve ikili ayrılırlar. İran kanunlarına göre boşanan kadına çocuğun velayeti verilmez. Böylece Ferruhzad oğlunu bir daha göremez. Ve bu olay onun ruh dünyasında oldukça derin yaralar açar... Kısacık hayatında yüzü hiçbir zaman gülmemiş bir kadın. 32 yaşında da bir trafik kazasında hayatını kaybediyor. Şiirleri okurken empati kurup yaşadıklarını anlayabilmeniz açısından kesinlikle kitaptan önce hayatını okuyun.
Oğlundan ayrılırken yazdığı şiiri:
"...bu sana son ninnimdir yavrucağım
senin beşiğinin yanında salınır belki bir gün
bu yaban çığlığım gençliğinin göklerinde yankılanır
bırak benim avare gölgem, senin
gölgenden uzak ve ayrı kalsın
kavuşuruz ve o gün varsa aramızda
sadece tanrı kalsın..."
Ferruhzad şiirlerinde İran toplumunun kadınlara karşı uyguladığı ayrımcılığı eleştirmektedir. Hiciv şairi olarakta tanınır. Şiirlerinde derin bir yalnızlık duygusu geçer. Furuğ'un şiirlerinin kadını, çarşaf ve peçeden kurtulmuş ve aile sorunlarının dışında bir dünyaya göz dikmiştir.
"Gel ey erkek, ey bencil varlık
Gel, kafesin kapılarını aç
Beni ömür boyu zindanda tutmuşsan eğer
Bari bir anlık olsun serbest bırak"
Çevresinde olup biten her şeyi şiire dahil etmiştir. Örneğin bir buğday tarlasını olduğu gibi aktarır bize.
"Ben yeşil buğday salkımlarını
Göğsüme alarak sütle besliyorum
Ses, ses, sadece ses
Su akışının sesi
Ve dişi toprak kabuğunun üzerine
Yıldız ışığının düşüş sesi
Ve aşkın yayılma sesi
Ses, ses, sadece ses"
Bazı şiirleri ise oldukça erotik olduğundan edebiyat dünyasında büyük tartışmalara ve bölünmelere sebep olmuştur. (O günün İran'ın da bir kadın olarak bunu yapmak çok büyük bir cesaret işi)
Kısacası dostlar azıcık bile olsa şiir okumayı seviyorsanız kesinlikle kitaplığınızda bulunması gereken bir eser. Hiçbir şair bu kadar yüreğime dokunmamıştı. Şiirlerinin bu kadar etkileyici olmasının sebebi yazdıklarının tamamen gerçek hislerinden ve yaşantılardan oluşuyor olması . Maalesef etrafımda Ferruhzad'ı fazla tanıyan yok. Lütfen okuyun okutturun şu kadını.
Ruhunuz doysun, şiirle kalın🪻🩷
Seviyorum onu,
Tohumun ışığı sevdiği gibi...
Tarlanın rüzgârı sevdiği gibi...
Kayığın dalgayı sevdiği gibi...
Kuşun yüksekleri sevdiği gibi...
Seviyorum onu.
Aşk ne ile ebedileştirilebilir?
Hangi öpücükle, hangi dudakla?
Ne zaman, hangi gecede?
Yok olup giden ben gibi...
Günler gibi...
Mevsimler gibi...