Spoiler içeriyor
Gogol’un Portre öyküsünden esinlenilerek, daha genişletilerek ve ruhsal incelemelerin daha sağlam yapılarak yazıldığını düşündüğüm efsane bir başyapıt. (Tamamen kendi görüşüm. Doğru da olabilir, araştırmak lazım.) Günümüz toplumunda da sık sık karşımıza çıkan birçok olguya yer vermesi onun nasıl Dünya Klasikleri…devamıGogol’un Portre öyküsünden esinlenilerek, daha genişletilerek ve ruhsal incelemelerin daha sağlam yapılarak yazıldığını düşündüğüm efsane bir başyapıt. (Tamamen kendi görüşüm. Doğru da olabilir, araştırmak lazım.)
Günümüz toplumunda da sık sık karşımıza çıkan birçok olguya yer vermesi onun nasıl Dünya Klasikleri arasında en iyiler arasına girdiğini açıklıyor.
… SPOİLER …
Dorian karakteri gençliğinin ve güzelliğinin bilincinde Basil Hallward’ın en iyi sanat eseri olma yolunda emin adımlarla ilerlerken Basil’in yakın arkadaşı Lord Henry ile tanışır ve karakteri zaman içerisinde değişmeye başlar. Karakter değişiminin ilk aşaması kendi portresinin hep genç ve güzel kalacağını bilerek onu kıskanmasıyla başlar. O sırada ettiği dua ise tüm hayatına etki eder ve kitabın ana konusunu oluşturan olaylar silsilesi başlar.
Kitapta hayata dair ders niteliğinde çok fazla sosyal eleştiri mevcut. Dorian’ın ettiği içten dua ilk başta olumlu gibi gözükse de hayatını mahveder. Bu dua sonucunda Lord Henry’nin onun ruh güzelliğine olumsuz etkisi sonucunda bir günahkâra dönüşme serüveninde işlediği her günahın kendi ruhunda değil portrenin yüzünde değişime sebep olması bir süre sonra korkutucu olmaya başlar. Dorian hep genç kalır fakat portresi için aynı şey söylenemez. Sayfalar ilerledikçe Gogol’un Portre eserindeki gibi portre laneti Dorian’ı ele geçirmeye başlar. Bu lanetle çevresindekileri büyük sıkıntılara sürükler.
Lord Henry’nin çoğuna katılmasam da hayata ve kadınlara dair birçok aforizması mevcut. Alıntılar bölümünde o cümlelerin neredeyse hepsine yer verdim. Basil’in ise Dorian’a karşı şiddetli duyguları mevcut. Kitabın, zamanında eşcinsellik kaynaklı yasaklanması yeni basımlarında bu olayın yumuşatarak yansıtılmasına sebep olmuş diye yorumladım.
Dorian’ın aşk serüvenine baktığımızda da yozlaşmasının derin izlerine rastlıyoruz. Aşık olduğu kadın olan Sibyl Vayne’ı tek hareketinde tamamen silerek ölümüne sebep olması ve bunun için acı duymaması bu derin izlere bir başlangıç niteliğinde. -Sibyl Vayne karakterinin bir tiyatro oyuncusu olması ve Dorian’ın onu Shakespeare eserlerindeki kadın karakterlerin yerine koyarak aşık olması harika detaylardı bu arada. - Yozlaşma bu olay ile başlıyor, en sonunda ressamı Basil’i canice öldürmesiyle zirveye ulaşıyor. Bu olaylar bir yerden sonra ruhsal olarak onu öyle dibe çekiyor ki kendi portresini parçalama noktasına kadar işi götürüyor. Portreyi parçalamasıyla portre ile yer değiştirip aslında kendini öldürmüş olması intihar kavramına çok farklı bir bakış açısı kazandırıyor.
Baştan sona büyüleyici bir şekilde ilerleyen eserimiz, uzun süre hafızalardan çıkmayacak bir finalle son buluyor. (Bahsettiğim intihar.)
Sağlam bir psikolojiyle okunması gereken bir eser. Kitabın depresyona sürükleme riskini göze alarak hazır olduğunuz bir zamanda okumaya başlayın ama mutlaka bir zaman yaratın ve okuyun!
- Kitapla ilgili tek eleştirim:
11.bölüm sanki kitabın mükemmelliğine nazar gelmesin diye yazılmış kadar kötü. Karmaşık, ana konudan kısmen bağımsız, cümleler birbirinden kopuk, kâbus gibi bir bölümdü. Kitap öyle güzel akıp giderken hiç gerek olmayan, ana konuya çok da katkı sağlamayan bir bölüm. Okumadan geçseniz dahi hiçbir şey kaybetmezsiniz. Bölümün romandaki kurguya tek katkısı Dorian’ın ruhsal değişimini örneklerle daha canlı ortaya koyması.