📚 Dune Sapkınları'nın direkt devamı niteliğinde olan Dune Rahibeler Meclisi, serinin altıncı ve yayımlanmış son kitabı... Önceki kitabın direkt devamı olması sebebiyle o kitapta gördüğümüz ana karakterlerin önemli bir kısmının bu kitapta da bulunmasıyla beraber, önceki kitapta çok az gözüküp…devamı📚 Dune Sapkınları'nın direkt devamı niteliğinde olan Dune Rahibeler Meclisi, serinin altıncı ve yayımlanmış son kitabı...
Önceki kitabın direkt devamı olması sebebiyle o kitapta gördüğümüz ana karakterlerin önemli bir kısmının bu kitapta da bulunmasıyla beraber, önceki kitapta çok az gözüküp okuyucuya "bizi unutma bak önemli olucaz ilerde" diye fısıldamış birtakım karakterlerin rolleri ise beklenildiği gibi Dune Rahibeler Meclisi'nde çok daha önem kazanıyor ve entrikalarla dolu evrensel bir keşmekeşe dahil oluyorlar.
Hikaye önceki kitap gibi sürükleyici ve oldukça tuhaftı. Aksiyon yine bol ve doyurucuydu. Cesur kararlar bu kitapta da alınmıştı. Plot-twistler en beklenmedik yerlerde karşınıza çıkıyordu. Bütün bunlar bu kitabı bana her zamanki gibi zevkle okuttu.
Büyük bir üzüntüyle söylüyorum ki, iki kitap boyunca ilmek ilmek örülen bu olay örgüsü maalesef bir yere varamıyor. Serinin yayımlanmış son kitabı olmasına rağmen Dune Rahibeler Meclisi, müthiş bir cliffhanger ile bitiyor. Frank Herbert maalesef 1986'da hikayesini tamamlayamadan hayata gözlerini yummuş. Daha sonra Herbert'ın oğlu Brian Herbert ve Kevin J. Anderson 2006 ve 2007 yıllarında Hunters of Dune ve Sandworms of Dune isimli devam kitaplarını yazmış olsalar da bu kitapların eleştirileri hiç iç açıcı değil. Okuduğum eleştirilerin azımsanmayacak kadar büyük bir kısmı nefret söylemleriyle dolu olduğundan sanıyorum ki benim Dune yolculuğum bu kitapla sona ermiş bulunuyor.
Hikayenin bir yere bağlanmamış olması, kesinlikle sizi Dune Sapkınları ve Dune Rahibeler Meclisi'ni okumaktan alıkoymamalı. İki kitap da öncekiler kadar okunası ve içinden dersler çıkarılası kitaplar. Sakın ama sakın seriyi yarım bırakayım demeyin.
Dune serisinin sadece ilk kitabını okumuş olanlar klişe bir "white savior" hikayesi okuduklarını sanmış olabilirler ama ne kadar yanıldıklarını tahmin bile edemezler. İşler devam kitaplarında 'evrensel' düzeyde sarpa sarıyor. Bakın, Frank Herbert Dune serisini neden yazdığını nasıl ifade etmiş:
"Dune serisini karizmatik liderlerin alınlarına bir uyarı etiketi koymaları gerektiği fikrine kapıldığım için yazdım. Bu yüzyılda sahip olduğumuz en tehlikeli başkanlardan biri John Kennedy'ydi çünkü insanlar 'Evet efendim, sayın karizmatik lider, bundan sonra ne yapacağız?' diyordu ve kendimizi birden Vietnam'da bulduk. Ve bence bu yüzyılın en değerli başkanı muhtemelen Richard Nixon'dı. Çünkü bize hükümete güvenmemeyi öğretti. Ve bunu bizzat kendi örnek olarak yaptı."
İlk kitabı okuduktan sonra seriye devam etmenizi sadece liderlere bakış açınızı değiştireceğinden ötürü değil; felsefi altyapısı, olay örgüsü, özgün karakterleri, bilim-kurguya olan katkıları ve dahice yazılmış diyalogları da Dune'u okumak için kendi başlarına oldukça yeterli sebepler olduğundan tavsiye ediyorum. Karizmatik liderlerin şu bir ömürlük dünyada ne boklar yiyebileceği umrunuzda olmasa da Dune'u okuyun, okutturun...
Kurduğun bu evrene hayranlığım hayal dahi edilemeyecek düzeyde... Huzur içinde yat Frank...
"All governments suffer a recurring problem: Power attracts pathological personalities. It is not that power corrupts but that it is magnetic to the corruptible."