Yazarlara takıntılı, kitap okumayı seven biriyseniz, bu seriden normal bi insandan çok daha fazla verim alacaksınız. Bu seriyi izlemeye yaklaşık 2-3 yıl önce başlamıştım ve o dönem gerçekten çok ilgimi çekmişti diyebilirim. Karakterlerin dünyamızdaki önde gelen bildiğimiz (ve bilmediğimiz) yazarların…devamıYazarlara takıntılı, kitap okumayı seven biriyseniz, bu seriden normal bi insandan çok daha fazla verim alacaksınız.
Bu seriyi izlemeye yaklaşık 2-3 yıl önce başlamıştım ve o dönem gerçekten çok ilgimi çekmişti diyebilirim.
Karakterlerin dünyamızdaki önde gelen bildiğimiz (ve bilmediğimiz) yazarların isimlerini ve eserlerini sembol edecek şekilde yapılmış olması bana göre çok iç açıcı ve renkli bir fikirdi, hatta seriye başlamış olmamın, en başta bir şans vermemin temel sebebi de bu diyebiliriz.
Ancak yine bu olay benim seriyi bırakmama ve ara vermeme en önemli sebep olmuştu ama bunları anlatmadan önce yazar/eser mevzusundan neyi kastettiğimi daha düzgün bir şekilde anlatmaya çalışayım.
Öncelikle BSD dünyasında karşımıza çıkacak her bir karakter (en azından hikayeye etkisi/katkısı bulunan her biri) gerçek hayatta bir yazar. Şiirse şiir, romansa roman; konu veya yazarın etnik kimliği fark etmiyor. Bilindik birkaç örnek verecek olursak: Dostoyevski, Lovecraft, Poe ve de herkesin animedeki sevgilisi Osamu Dazai diyebilirim. İsmen ve görünüş olarak karakterlerin yazarlara verdiği etki yetmemiş olacak ki yetenekleri de onlarla alakalı oluyor. Poe'nun romanları, okuyan kişiyi o dünyaya hapsediyor mesela. (Ki bence animede en hoş saygı göstergesi bu açık ara)
Yani yazının başında da dediğim gibi, eğer yazarlar/eserler hakkında benden daha bilgili biriyseniz izlerken alacağınız haz, güleceğiniz ve hoşunuza gideceğiniz detaylar daha fazla olabilir. Çünkü ben genel olarak dümdüz bir anime izleyicisi gibi izledim. Yakaladığım ve şuan aklıma gelen tek referans, ki o da yanlış bilmiyorsam, Dazai'yi ilk kez gördüğümüz yer gerçek hayattaki Dazai'nin intihar edip öldüğü nehir.
E her şey hoş iyi güzel, seriyi niye bıraktım peki? Ona gelelim.
Yeteneklerin baş rolü oynadığı bu dünyada bence yazarın ana karakter seçimi çok zayıf kalıyor. Hikayedeki ana karakterimiz Atsushi kaplana dönüşebilen bı çocuk. E iyi, 50 kuruşluk beastboy sayılır diyebiliriz. Ama dünyadaki güçlerin etkileyiciğini gördükten sonra dümdüz bir insandan farkı kalmıyor Atsushi'nin. Ya en basitinden kendisinin hikayedeki rakibi ve tahminimce ilerideki dostu olacak çocuk (akutagawa) şeytan vari bir canavar çağırıyor kıyafetiyle kontrol edebildiği. Dazai tüm yetenekleri pasifize edebiliyor, başka bir karakter yer çekimini kontrol ediyor, bir diğeri ZAMAN/MEKAN ALGISINI bükebiliyor falan.
Herkesin kaderi değiştirebilecek gücü yok elbette seride ama değer açısından bakıldığında ana karakterin elindeki yetenek çok düz ve sade. Yetenekler bu dünyada gelişime açık da olmadığı için değiştiğini de göremiyoruz. Buna 2-3. Sezon tahammül edebildim, güzel yeteneği olan çok karakter var ve bunların sahne süresi hiç de az olmadığı için. Ama 2. Sezonun son büyük dovusunde bi karakter karanlik bir canavarla bir diğeri harcadığı para kadar güçlenmesi ile savaşırken bizim karakter orda ellerini kaplan pençesi yapmış. Ciddi kalmak çok zor.
Bu problemden anlayacağınız kadar bahsettiğimi düşünüyorum, nitekim bunun hikayeye diğer etkilerine girecek olursam vakit kalmaz, siz de sıkılırsınız.
Bir diğer problem, ana hikaye ve yan parçalar çok iç içeler. Böyle dile getirebilir miyim bilemedim ama anlatmaya çalıştığım şey şu, her animede olduğu gibi yan karakterlerin de anlatmak istediği mesajlar, sembolize ettiği düşünceler var ama her bir karakter önemli bir kişilik olduğu için, bir mesaj niteliği taşıdığı için, bu olaylar çok üst üste biniyor. Böyle olunca hiçbirinin mesajının zemini tam anlamıyla hazırlanmıyor.
X karakterinin arkada etkileyici müzikle ideasini açıkladığı o büyüleyici sahneye varmak pek de mümkün değil, en azından ben izlerken böyle bi sahne veya bu sahne görevini gören bi hikaye gördüğümü hatırlamıyorum.
Örnek vermek gerekirse Atsushi, yalnız kalmak korkusuyla başa çıkmaya çalışıyor (bunun yine yazarla veya eserleriyle alakalı hoş bir sembol olduğunu düşünüyorum) ama bu her problemde dile getirilen veya herhangi bi problemin ana başlığı olan bir şey değil. Göze rastgele anlarda veya o an doldurulması gereken motif boşluğunu doldurmak için seyirciye hatırlatılan bir şey gibi kullanılıyor. Karakter "a doğru yalnızlık korkum var" şeklinde takılıyor bu aklına geldiğinde. Tabii başarıyla yapılmış mesajlar da var, karakterimizin kurtardığı, kurtarmaya çalıştığı insanlarla konuşurken söylediği.
E bir seride bunu en fazla 4-5 kişiye yapabilirsin ama bu seride herkes zaten önemli kişiler olduğu için bunu tamamlama fırsatı hiçbir zaman olmuyor serinin. Tamamlasa da tam anlamak için bilgi lazım dediğim gibi.
Kitapkolik(?) Biri olarak bu seriden daha çok zevk alabileceğinizi söyledim evet ama normal birine göre daha çok bayma, sinirlenme ihtimaliniz de mevcut. Çünkü karakterlerin ilk birkaç sezon boyunca gerektiğinden de fazla pozitif, çocuksu ve deyim yerindeyse UwU şeklinde takıldığı anlar FAZLASIYLA var. (Ki sırf böyle chibi çizimler üzerinden ilerleyen resmi olmayan hikayeye sahip bir serisi de var BSD Wan! Diye, gereksiz ve tatsız bence) Dünyasının rengine göre fazla ışık saçan ve insani da bayan şeyler bunlar. Daha da önemlisi bunlar gerçek birer insan, tanıdığınız ve bildiğiniz saygı değer insanları olmadıkları şekilde görmek (seride bu sadece pozitiflik, şirinlik şeklinde yapılmıyor) sizi sıkmaya çok müsait. Ben buna takılan biri değilim, he diyip geçtim. Ama takılmak istersem Poe/Lovecraft gibi isimlerin sunulan kişiliklerine takilabilirdim, sevdiğim yazarlar oldukları için.
Bir diğer unsur ise serinin kendini açmaması, evet karakterler ve dünya kesinlikle ilgi çekici ama her sezonda olacak olan o "büyük olay" mevzusu bence seyirciye başarıyla yedirilemiyor. En azından benim bıraktığım kısıma kadar böyleydi.
Ta ki (3ü de sayalım çünkü zemin) 4-5. Sezonları izlemeye başlayana kadar. Bence dünya, hikayenin kurgusu ve serinin havasındaki değişimi göz önünde bulundururak BSD'yi iki ayrı seriye ayırmak gerek. İlk iki hikayenin geçtiği 1-2-3 ve şuan işlenen hikayenin geçtiği 3-4-5.
Şuan işlenen hikaye gelene kadar seriyi dümdüz bir şekilde izlerken artık çoğunlukla heyecanlandığımı, yüzümde gergin bir gülümsemeyle bir sonraki bölüme geçtiğimi, tüylerimin kalktığını, genel olarak duygularimin sonunda yoğunlaşıp seriden etkilendiğini NET şekilde farkettim.
Karakter dizaynı olsun, hikayenin rengi olsun şuan işlenen mevzu kendini kesinlikle serinin en üst noktasında olmayı hak ediyor. Kötülerin tasarımı, mevzunun dönme şekli, olanları sebepleri, muazzamlar kesinlikle. "bir problem var" hissini seyirciye veren ilk sorunları olduğunu düşünüyorum.
Bu sezona girene kadar seriye tahammül ediyordum ama bu olayın zemini hazırlanmaya ve yavaş yavaş yeni karakterleri görmeye başlayınca "SONUNDA ULAN SONUNDA" derken yüzümde gülümseme olduğunu, yaşadığım tatminiyeti çok net hatırlıyorum.
BSD genel olarak idare eder, tadımlık bir anime. Ama şuan işlenen mevzu bence kesinlikle bambaşka. BSD'nin olmaya çalıştığı o şirin havadan çıkıp sonunda kendi dünyasının içindeki siyah beyaz mevzusuna zorla girmesi ortamın realiteye daha da yakınlaşması serinin zevkini kesinlikle çok yükseltti. Elinizde daha iyi bir seri varsa ona girin tabi ki, ama izleyecek bir şey bulamıyorsanız zaman geçirmenize yardım edecek, vakti geldiğinde de (geç de olsa) kendine bağlayacak "oha ya iyiymiş aslında" dedirten bir anime.
Şuan hikaye gelişmeye devam ediyor ama ben bu sezondan sonra büyük ihtimalle bırakırım. Çünkü hikayenin gidişatı basbas "endgame" diye bağırıyor. Buradan tatlıya bağlayıp ya bunu atlattik ama galaktik sorun varmış falan çekilirse direkt silerim kendimden bu seriyi. İzleyecekleri devam yoluna karşı diken üstünde takip ediyorum yani kısaca. Çünkü bana göre buradan sona bağlamamak afedersiniz de bokunu çıkarmaktan başka bir şey olmaz.
Seriyi sadece negatif eleştirdiğimin farkındayım ama bunun sebebi pozitifi olmaması değil, meslektaşlarından onu öne çıkaracağını düşündüğüm kadar büyük bir artısı olmamasından. Ortalama üstü bir anime mi? Evet ama iyi bir anime mi? Çok daha iyi animeler var kesinlikle. BSD bana sadece umduğumu, umdurduğunu veremedi.
(Ortalamadan altta ve basbas bağırarak negatif bir ton elestirecegim tek seri tokyo revengers 🙏 hayatımda ilk kez ve muhtemelen uzun bi süre tek bir animeden soğuğum, hazmedemiyorum)
Umarım yazımı beğenmiş ve seriye bakma düşünceniz de değişiklikler olmuştur. Okuduğunuz için teşekkür eder, beklettiğim için özür dilerim ^^
Kendinize iyi bakın, neşeyle kalın!
*yarın Jujutsu Kaisen öbür ki gün de Jigokuraku (hells paradise) yazısı gireceğim 🤗🤗🫣🫣🫣 geri dönüşüm sert olacak!
RAMPO AÇIK ARA FAVORİM