Spoiler içeriyor
İlk defa Fakir Baykurt okuyan birisi olarak klasik anlatım tarzı başlarda zorlasa da kısa sürede adapte olabildim. Eski bir öğretmen ve sıkı bir okur olarak çok fazla öğrencime kitap okuma alışkanlığı kazandırmıştım ve bu kitabın da tam olarak bu konuyu…devamıİlk defa Fakir Baykurt okuyan birisi olarak klasik anlatım tarzı başlarda zorlasa da kısa sürede adapte olabildim. Eski bir öğretmen ve sıkı bir okur olarak çok fazla öğrencime kitap okuma alışkanlığı kazandırmıştım ve bu kitabın da tam olarak bu konuyu ele alması okurken büyük keyif almamı ve eşekli kütüphaneciyle az da olsa özdeşlik kurmamı sağladı.
Nevşehir’in Ürgüp ilçesinde yaşayan nahif bir adamın, karanlığa karşı durup dinlenmeden ortaya koyduğu aydınlık mücadelesini yazarımız klasik anlatım tarzıyla ve araya Anadolu türküleri de serpiştirerek çok güzel işlemiş. Nevşehir’in tarihsel portresini de çok güzel çizerek bizi o peribacaları ile meşhur harika yapıları olan topraklara götürmeyi başarmış.
… SPOİLER…
Mustafa Güzelgöz girişimci ruhuyla Ürgüp’ün ücra köylerine dahi kitap ulaştırmayı başarabilmiştir. Aldığı desteklerle ahır hâline getirilen halk evlerini onararak kütüphane hâline getirmiş, kadınların da okuyabilmesini sağlamak için bakanlıktan aldığı yardımlarla dikiş makineleri temin etmiştir. İstanbul ve Ankara’daki hemşerilerinden sağladığı desteklerle kütüphaneleri ve eşeğinin sandıklarını kitaplarla donatabilmeyi başarmıştır. Çocuklar için resimli kitapların toplanması konusuna da ayrı önem vermiştir. Aydınlık geleceğin yeni nesilde olduğunun bilincinde olan bir halk adamıdır. Yüksek kademelerden destek alabilmek için gururunu hiçe sayıp ağlayarak yardım dilendiği bölümler biz okuyucuları derinden etkiemeyi başarıyor.
Okuyup bilinçlenmenin ülkenin kalkınmasında en önemli faktör olduğunu bilip canını dişine takarak Ürgüp için birçok fedakârlıkta bulunan eşekli kütüphaneci, şimdiki gibi o zamanlarda da insanların bilinçlenmesine karşı olan aydınlık düşmanlarına yenik düşer. Onu erken yaşta, daha birçok hedefi varken emekliye ayırırlar.
Bu ana olay örgüsü, Yunanistan’ın Larissa şehrinden gelen Dimitrios adlı genç etrafında şekillenmiştir. Savaşla topraklarından gönderilmek zorunda kalan ve tekrar o topraklara dönemeyen büyükannesinin isteğini gerçekleştirmek ve onların bi nebze olsun özlemlerini giderebilmek için Nevşehir’e gelir. Orada eski dostları Aziz Baba (Eşekli Kütüphanecinin oğlu Aziz Güzelgöz’ü) bulması istenir ve bulduktan sonra da olaylar gelişir.
2 haftalık gözlemlerini ve Mustafa Güzelgöz’ün emekliliğe ayrılma serüvenine kadar olan kısmı not alır. Burada çok güzel ağırlanır ve Aziz ile kan kardeş olur.
Dimitrios ülkemizin kültüründen ve halkının sıcakkanlılığı ve misafirperverliğinden çok etkilenir. Türkücü Refik Başaran’ın türküleriyle tanışır ve onları benimseyerek yeri geldiğinde çok güzel seslendirir. İngilizlerin kışkırtmasıyla dostluğumuza darbe vuran Yunan ordusu ile topraklarından uzun yıllar ayrı kalan vatandaşlarla kardeşlik bağını geliştirme adına Larrissa ile Ürgüp’ü kardeş şehir yapma projesi gündeme gelir fakat düş olmaktan öteye gidemez. Seçili vatandaşlar belediye başkanları aracılığıyla karşılıklı gezilerle dostlukları pekiştirir fakat bundan ötesi boylarını biraz aşacaktır.
…
Son zamanların yükselen trendi bookstagram hesaplarında sık sık tavsiye edildiği için listeme aldığım bir kitaptı ve sonunda iyi ki de listeme alıp da okumuşum. Geçmişte de olsa böyle mücadeleci ve sosyal bir adamın var olduğunu bilmek gurur verdi.