Spoiler içeriyor
9,5/10 Öncelikle daha önce izlemeyenler için birazcık ne olduğundan bahsedeyim. Belki izlemeye ikna ederim bazılarını. Bu uzun soluklu serimiz surların arkasında yaşamak zorunda kalmış insanların hayatlarını değiştiren o korkunç gün ile başlıyor. İnsanoğlu devlerin ne zaman ve neyden kaynaklı olduğu…devamı9,5/10
Öncelikle daha önce izlemeyenler için birazcık ne olduğundan bahsedeyim. Belki izlemeye ikna ederim bazılarını. Bu uzun soluklu serimiz surların arkasında yaşamak zorunda kalmış insanların hayatlarını değiştiren o korkunç gün ile başlıyor. İnsanoğlu devlerin ne zaman ve neyden kaynaklı olduğu kesin olmayan varlığının başlangıcının ardından üç surun (Maria,Rose ve Sina) arkasına çekildi. Dıştan içe doğru köylü kesimden, askeriye ve soylulara, en içte ise aristokratlar ve krala gidiyor. Maria duvarı o gün diğer devlerden farklı, daha önce görülmemiş devasa bir dev tarafından yıkıldı ve insanlar devlerle tekrardan karşı karşıya geldiler. O gün baş karakterimizi içteki sura kaçmayı başarabilse bile annesinin bir dev tarafından yenildiğine şahit oldu. Zaten deli dolu olan bu çocuk bu sefer nefretle devlerin kökünü kazımaya karar verir. En basitçe kafanızı belirli bir fikre odaklamadan, spoiler vermeden bu şekilde anlatabilirim. Sadece bu hikâyenin devler ve insanların savaşından fazlası olduğunu bilin. İzlerken uçuk tahminlerde bulunup sonuca ulaşmak için çaba sarf etmekten ve şaşırma çabanızı yok etmekten kaçının. Hikaye size ne gösterirse ona bakın ve hikayenin içinde kaybolun. Seyir zevkinizi lütfen mahvetmeyin. Özellikle ilk kez anime izleyecekseniz bu animeden başlamanın sizin için avantajlı olacağını düşünüyorum. İyi bir kurgu, sağlam karakterler, hikayeye çabuk adapte olup bağ kuruyorsunuz. Daha ne olsun? Hemen hemen her türden insanın sevebileceği ve rahatlıkla izleyebileceği bir anime.
Bundan sonrası animeyi veya mangayı bitirenler içindir. SPOİLER!
Öncelikle,uzun soluklu bu hikayeyi bitirirken ne söylemeliyim kestiremiyorum. 10 senelik macera noktalandı nihayet. Kimi sonunu her ne kadar sevmese, saçma bulsada beni rahatsız eden bir son değildi. Kötü de bulmuyorum. Sadece 3.sezon ve 4.sezon arasındaki şeyleri izlemek isterdim. Çoğu şeyi bize direkt aktarmadan yavaş yavaş sunmak istedikleri için böyle hızlı bir giriş yaptılar ama yine de içimde ukde kaldı diyebilirim.
3.sezon efsane bir sezondu. Özellikle son kısımları. Bir sürü efsane olay ve sahne vardı; Eren'in ilk kez deve dönüşmesi, Dişi devin ortaya çıkışı, Eren'le dövüşleri, Zeke'nin (canavar dev) ortaya çıkışı,Reiner ve Bertholdt'un ihaneti,Eren'in kaçırılması, kurucu devin gücünü gördüğümüz ilk sahne ve daha nicesi... ancak 3.sezonun sonu açık ara zirveydi.Keşke unutup tekrardan izleyebilsem. Tüylerim diken dikendi. O Kapana kısılmışlık hissi, çaresizlik... İnanılmazdı. Açık ara en iyi bölümleri onlardı bence.Armin'in Reiner'ı bulduğu an, Bertholdt'un fırlatılması ve deve dönüşürken hissettiğim o gerginlik, Erwin'in verdiği kararlar,Levi'ın son görevini tamamlayamaması, olayların aslını öğrenişimiz,Armin'in denizi göremeyeceğini düşünmek, keşif birliğinin ölüme yürüyüşü, kalbinizi adayın... Her şeyiyle neredeyse kusursuzdu. Hepimiz en az bir kere "eğer Erwin yaşasaydı ne olurdu acaba?" demekten kendini alamamıştır. Açıkçası bilemiyorum. Gerçekten bilmiyorum hem de. Erwin çok iyi bir liderdi ancak yaşanılan olayların çoğunda Armin'in zekasının payı çok yüksekti. Sonuç olarak karakterler yazarın onlara yüklediği anlamlardan ötesi olamazlardı ve yazar Armin'in sonuca daha çok katkısı olacağına inanıp öyle kurgulamış. Bir kişinin hayal gücünün ne söylediğinden fazlası olamayan karakterler için varsayım yapmak pek mantıklı değil. Hepimiz için çok acıklı bir an olduğuna eminim. Eren'in denize ulaştığında mutlu olamaması... Düşmanın değişmesi...
Buradan sonrası artık yokuş aşağı. Herkes kendince bazı tarafları haklı buluyor ya da haklı haksız ayıramıyor. Bense bunun ayrımını yapamayan taraftayım. Haklı diyemem ancak anlıyorum diyebilirim herkes için.
Eren'i ihanet eder pozisyonda görmek gerçekten üzücüydü. Arkadaşlarının bu kadar çabuk sırtını dönmesi hâlâ sinirimi bozuyor. Sasha ölürken büründüğü tavır pek hoş gözüküyor diyemesemde anlamayı hiç denemişler gibi de hissetmedim. Sonuçta ne başardılarsa en başta Eren'in sağlam yüreği ve cesareti sayesinde oldu. Diğerlerinin payını asla küçümsemiyorum ancak Eren olmasaydı bu kadar yol kat etmeleri asla mümkün değildi. Marley'e gerçekleşen ilk saldırıda Eren'in Reiner ile hesaplaşması ve Armin'in Muazzam deve dönüşüp limanı patlattıktan sonra aklına Bertholdt'un gelmesi oldukça sağlam sahnelerdi. Evet bir nevi onlara yapılanın aynısını yaptılar. Hatta bence daha hafifini, sebebini sonra açıklayacağım. Eren Çekiç devi alıp düşmanına oldukça hasar vererek üstünlüğünü sağladı. Zeke'yi de almış oldu ancak bunda aslında nefret ve intikam duygularının yoğunlukta olmadığını kimse söyleyemez.
Ötenazi planı baştan sona asla adil olmayan bir fikirdi. Her iki taraf da oldukça büyük günahlara imza atmışken bir tarafın yapı olarak daha avantajlı olması tek bedel ödemesi gereken tarafın onlar olması gerektiği anlamına gelmez. Elbette bu uğurda masum birçok çocuk öldü, savaşın haklı nedenleri olsa bile iğrenç bir trajediden başka bir şey değildir. Marley halkının nefret bilincini anlıyorum. Zamanında çok acı çekmişler,bariz bir üstünlük farkı ile bu ise onlarda nesiller boyu devam eden bir nefret oluşturmuş. Karşı taraftaki insanlar da bir canavara dönüşme potansiyeli olan canlılar olduğundan kurtulmak istemeleri ve korkmaları çok normal. Peki aralarında bulunan Eldialılar'a bir köpek muamelesi yapıp, aşağılamalarını hatta ve hatta küçük bir kızın köpeklere yem edilmesini nasıl açıklayacağız. Eldialılar'a bile kendi soyuna lanet ettirmişler. Çok korkunç bir şey. Haklı olarak savunma ile vahşet farklı şeyler. Marley eğer Eldialılar onlara el uzatmasaydı ve avantajı kaybeden taraf olmasalardı ufacık bir yumuşama bile göstermezlerdi. Sadece tek bir ırkı yok ederek bu nefret son bulamazdı. Ki Eldia yıllarca tam olarak ne olduğunu bilmediği devlere karşı çaresizce savaştı, canlı canlı yenildi, tıpkı bir deney faresi gibi oynandılar, kullanıldılar. Başlarına gelen bu felaketin ufacık bir açıklaması bile yoktu. Marley ise her şeyin farkında,en azından başlarına gelen felaketin sebebini biliyordu. O yüzden kıyas dahi yapılamaz bence. Farklı şekillerde halledilmesini tercih ederdim ancak hak etmediler de diyebilir miyiz? Bakıldığında diplomatik yollarla hallolması fazla toz pembe bir rüya olurdu. Eren, yıkım ile göz dağı verebilirdi gerçi bilmiyorum. Gerçekleştiremezdi Zeke olmadan ama galiba yanlış hatırlamıyorsam Marley bunu bilmiyordu. Yanlış hatırlıyor da olabilirim. Zeke'yi esir aldıktan sonra onun da konuşmasını engellemiş olurlardı. Ancak uzun aralıklarla izlediğimden bu tezimin ne kadar sağlıklı olduğunu bilemiyorum.
Eren'i durdurmaya çalışmalarına hak veriyorum çünkü ne olursa olsun bu benzeri olmamış korkunç bir katliam, zaten Eren de durdurulmak istedi.Yine de insan Connie'nin kendi yoldaşlarını bu uğurda öldürmüş olmasını kolay hazmedemiyor. Haklı ya da değil sadece ağır hissettiriyor. Eren'in dünyanın çoğunu yok ederek ve devlerin varlığını yer yüzünden silerek durumu eşitlediğini düşünüyorum. Acımasızca olduğunu kabul etmeliyim ancak eğer ki ödenmesi gereken bir bedel varsa bunu tek başına Eldialılar ödeyemezdi. Doğru olanı yaptı demek iddialı olur ancak yapabileceği tek şeyi yaptı. Marley hâlâ Eldialılar'a silah çekerken hem de. :D
Sonuç olarak evet belki de mutlak ve ideal dünya hayalleri gerçekleşmedi. Zaten en başından beri gerçekleşmesi de olanaksızdı çünkü; anime gerçekçi olmayan figürleri olsa da çoğu şeyiyle gerçek hayattan bir animeydi. Kendi halkının, nesiller boyu bu uğurda kendini feda edenlerin, acı çekenlerin mirasını korudu. Kendi halkına yaşama ve söz söyleme fırsatı sunarken, dünyayı bu dengesiz güç dengesinden ve korkulardan korudu. Ben adil olduğunu düşünüyorum.
Herkese zaman zaman kızdım,herkesi sevdim,herkese üzüldüm ve herkesi haklı buldum, onları anladım. Bu yönüyle çok güzel bir animeydi. Kızsam bile haksızdı diyemedim bazen ve bu gerçekliğini arttırdı benim gözümde. Tek sevemdiğim ve sonunda hayatta olmasına üzüldüğüm karakter Pieck oldu. Nedense Gabi'yi bile sevdim de onu sevemedim.
Son part içinde beni en çok etkileyen şey Armin'in Eren'in öldüğünü gördüğünde haykırışı oldu. O nasıl ağlamaktır, seslendiren kişinin hakkını teslim etmek gerekir. Bende bütün ipler koptu zaten o anda.
Sadece ben Mangasını okuyunca Mikasa tarafından öldürülmüş gibiydi diye hatırlıyorum ama son part da öyle bir şey göremedim. Ben mi gözden kaçırdım ya da yanlışlıkla atladım mı anlayamadım.
Birde son part için çizimler beni tatmin etmedi açıkçası. Daha iyisi olabilir gibiydi. Teknik açıdan sebebini söylemem imkansız ancak sevemedim. 4.sezon kötü değildi bence ama ilk 3 sezonun yarattığı etkiyi yaratabildiğini düşünmüyorum. Daha etkili değerlendirebilirlerdi.
Buraya kadar okuduysanız teşekkür ederim. Yeni sezonu yayınlanana kadar çoğu detayları unuttuğum veya silikleştiği için yanlış aktarımda bulunduysam affola.
10 senelik bir serüveni noktaladık,eminim çoğumuz garip hissetmiştir. Bu tarz bir yapıma bir daha rastlar mıyız bilmiyorum. Umarım yeniden böylesine sağlam bir kurguda buluşuruz. Unutmayın, kalbinizi adayın... :')