Klasik dizi, kör göze parmak. Pek bişeyi yok ama gün geçirmeye izlenecek belli. Kona netflixten hazzetmez. Asya-netflix-dizi çekindiğim bi kombinasyondur. Öyleyse neden izledim? Kretek sigaranın dizinin muhtemelen en iyi oyuncusu olduğu bu yapımdaki kretek için. Bir vefa borcumuz vardır arkadaşlarla…devamıKlasik dizi, kör göze parmak. Pek bişeyi yok ama gün geçirmeye izlenecek belli.
Kona netflixten hazzetmez. Asya-netflix-dizi çekindiğim bi kombinasyondur. Öyleyse neden izledim?
Kretek sigaranın dizinin muhtemelen en iyi oyuncusu olduğu bu yapımdaki kretek için. Bir vefa borcumuz vardır arkadaşlarla kendisine ödedik geldik.
Vefa mefa sigara akşam akşam ne dersin bre Kona diyenler için:
Let me tell you a story
Evvel zaman içindeee
Kalbur samaan içinde
Pireler berbeeer, develer tellal iken
Kona ve saz arkadaşları ergenliklerinin doruğunda iken
Arkadaşlarımızın arasında, diğerleri gibi sigaradır alkoldür, futboldur, pek sevmez, kadınlara nispeten daha duygusal yaklaşan, insanlarla konuşmayı çok ilgi çekici bulmaz yakışıklı bir genç vardı.
Bir yaz tatilinde -o zamanlar ihtiyaç harici şeyler için yazın 1-2 ay çalışmak yeterdi ve normaldi- bu delikanlı çalıştığı yerde mavi gözlü, kızıl saçlı(o zamanlar gençlerde boya yok gibi bişey) hafif problemli bir kızla tanışır. Yaz bitimine doğru biz bunu öğrenir ve kendisini gazlarız
“Olm sen bunu rüyanda göremezsin salak mısın git konuş çok çok tersler maşşak geçeriz” diye kızın üstüne salarız. Normalde pek huyumuz değildir ama malum sosyal medya falan doğru düzgün yok o zaman. Bir de iyi çocuktu şerefsiz mutlu olsun istedik kız güzelse sende yakışıklısın demek istedik. Neyse bunlar yakınlaştılar - tamamen kızın insiyatifi bizim oğlan mal- kız takar koluna bunu gezdirir, o konser senin bu tiyatro benim, şu tablacı bizim. Bizimki sanki Zeki Müren aman rahatsızlık vermeyelim aman işte ben ters adamım bişey derim diye kendi kendine tribe giriyor. Bunlar böyle 1 seneyi devirmeye yakın kızın sorunları ve asabi kişiliği itibariyle ciddi ciddi şiddetli geçimsizlik soslu toksik bağlılık bir ilişki meydana gelir. Ne oğlanın gözü dışarıyı görür ne kızın. Biz ibretle niye ayrılmıyonuz olm deyince bizimle kavga etmeye başlamıştı. Sevgiden başka bişeydi. Artık olaylar şahsileşmiş birbirlerinden alacakları varmış gibiydi. Yenge bel altı vurmaya başlamış oğlan alkole. Behzat Ç ortamı yavaştan selamın aleyküm demiş endişelerimiz artmaya başlamıştı. Yaz gelmiş aynı yerde çalışmaya başlamışlar, yakınlarda bacak kadar boylarıyla bir yer tutmuşlar akşamları bizi misafir etmeye falan başlamışlardı. Ateşli bir anlaşmazlık içerisinde ana-baba ve denyo evlatlar gibi bir tablo ile o yazı geçirdik.
Bir gün yakışıklı bize gelip artık ruh hastalığı seviyesindeki ilişkilerinden enstantaneler sunmaya başladığında artık korkmaya başlamış, sansüre geçmiş özellikle ve özellikle sınıftaki kızları konuyu kolektif dedikodu ağından çıkarmalarını rica etmiştik. Bizimkiler diğer sınıfların kızları gibi normal insan değil şerefsiz olduğundan daha da körüklemeyi tercih ettiler. Elçi olarak seçildiğim o görüşmeyi hiç unutmam. Neyse ki yancım çiğdem başka yollardan pelennor ovalarında eowyn gibi bizi dımdızlak bırakmamıştı.
Çok geçmeden haberi geldi. Yenge canına kıymış biz gerçek hayatın altında ezilmiş, ilk kolektif tokadımızı yemiştik. Artık salak şakalar yapamaz, gençliğin toyluğuyla ne yapacağımızı bilemez olmuş yerimize oturmuştuk.
10 gün sonra yakışıklıdan haber aldık. Kendisine yanık bi kaç arkadaşımız teselli etmeye kalktıysada kimse konuşamamıştı. Bir gece toplandık. O zamanlar abilerde kalan bir arkadaşımız bile olayın şokuyla kolunun altına 100lük bir vodka sıkıştırıp bizim evin yolunu tutmuştu. O gece ki son gülüşümüz olacaktı.
Delikanlı o zamanın dandik kulaklıklarını takmış Duman dinleye dinleye geliyor, sesin yarısı dışarı da geliyor. Kaan abi bağırıyor “hepsini ben hesapladııım” diye. Garibim önden demlenmiş geçiyor oturuyor, sırtında kızıl saçların yükü... Kaan abi hala söylüyor…Bi tane doldurup veriyoruz 5-6 dakika konuşmuyoruz baba yükleniyor şişeye yengeden kahırlı içiyor.(rahmetli hayatımda gördüğüm en sert içiciydi)
Sonra cebinden bi paket çıkarıyor siyah bir kretek paketi, maklube boy şaşkınlıktan salakça bir şekilde sen sigaraya mı başladın diyor kendisine hemen siktir sus bakışları atılıyor. Sigaraya vodka dökülmüş (hatırlayanlar vardır 50 derece vodkalar vardı)sigara alev alıyor uzun bi ateş sonrası baba eliyle ateşi darlayıp atıyor kenara inceden bir karanfil kokusu bürüyor ortamı. Benden kaşıyla sigara istiyor. Uzatıyorum. İçiyor hemen ardından kendi paketinden bir tane daha yakıyor, boğulacaksın diyoruz canına kastın mı var ne diye acele?
Bize bakıyor.
Bu mecrada yıkık postlar eski bir gelenektir ama sadece gelenektir, insan uzun süre “yalnız” kaldı mı kelimelerle, iç sesiyle düşünmeyi bırakır, artık söyleyeceği herşeyi yabancı bi dilden çevirir gibi imgelerden kelimelere dökmek zorundadır. Bi es verir konuşmadan. Bi duraksadı ağzını açtı nihayetinde kastır o sesi düzenleyen belli ki kullanılmamaktan acemilik var, çatlak ve dengesiz çıktı sesi
-bi daha kokusu gelsin diye
Bi bardak daha vurup çıktı baba… Yenge rahmetlinin sigaraları siyah kretekti bizimkine miras kalmıştı.
Fısıltı gibi bi ses duyuldu
-anamızı sikti
Diye ekibin bebe ruhisi cemaatçi arkadaş kendini dışa vurmuştu. Kimse itiraz edemedi…
Velhasıl kelam kretek bizim için o gün derdin kederin sembolü oldu ne zaman iş ciddiye binince yakıldı.
Hikayeyi yumuşatmak, gençleri de düşünmek açısından aşırı sansürlü ve kesilmiş anlattım. İsim kullanmadım belki karakterleri hatırlayan bilen çıkar neme lazım(o zaman ses getirmişti o intihar) yengenin adı ise bizimle mezara girecek şekilde lügatımızdan çıktı. Bir daha hiç kullanmadık. Ne o çocuğun yanında ne kendi hayatımızda, o kısım sansür değil huy olmuş artık bahsedemiyoruz. Hatta ara ara kendi kendime unuttuğum oluyor. Ama biliyorum ki o çocuk unutmuyor. Bu olaydan 10+ yıl sonra bile ceketinden inceden bir kretek kokusu alınca insanın (biz içtiğini görmedik dışarıda beyaz paket taşır) sansürleri kaldırmaya eli gitmiyor…
Bu da böyle bi anımızdır. Diziden iyi kalması varın size sektörün halini anlatsın.