OFFFFF KOCA BİR OF! Öncelikle puanım 7/10 Tarık Tufanın sanıyorum ki kullandığı dil hep böyle. Nasıl? Kasvetli. Ne dediğini bilmez lafının peşine düşmez sadece melankolisini, savrulmuşluğunu hatta tezattır ki şavrulmuşluğuyla aynı zamanda sıkışıp kalmışlığını bunaltısını anlatır. Ben severim bu dili.…devamıOFFFFF KOCA BİR OF!
Öncelikle puanım 7/10
Tarık Tufanın sanıyorum ki kullandığı dil hep böyle. Nasıl? Kasvetli. Ne dediğini bilmez lafının peşine düşmez sadece melankolisini, savrulmuşluğunu hatta tezattır ki şavrulmuşluğuyla aynı zamanda sıkışıp kalmışlığını bunaltısını anlatır. Ben severim bu dili. Daha önce okuduğum kitaplarında bu durum hiç zorlama gelmemişti ama Hayal Meyalin aşağı yukarı ilk 40 sayfasında bu açıdan biraz suni oturmamış bir hava aldım. Kitabın 126 safa olmasına bakarsak gayet yüksek oranda bir dilimi bir tık kabak tadı vermiş oldu.
Direk sanki kitabı beğenmemişim gibi böyle bir paragrafla başlamak istemezdim, ama başladım. İlk 30 sayfayı dün, kalan 90 sayfayı bugün okudum. Halbuki bugün de 30 sayfa okuyup kalkacaktım, halbuki çok yorgundum ve belki 10 sayfa bile okuyamazdım... Aktı gitti valla, güzel yazmış.
Pişmanlık derya deniz gibi bir konu, içinden çık çıkabilirsen. Acını her gün yazsan her gün başka tanımlarsın. E malzemesi bol, Tarık bey de güzel değerlendirmiş. İlk kırklı sayfalara pişmanlığı değdirmemiş. Öncesinde bir giriş yapmak istemiş ama belli ki o da benim gibi girizgahta zorlanan biri, fazla uzatmış. Önemli değil, geçeyim artık bunu. Ama şöyle de bir şey var ki bu kitap kitaplığımda yıllardır duruyor, daha önce de başlayıp bıraktım. Yani önemli aslında, neys.
Hikaye bazında değerlendirirsek basitti. Ama zaten son bölümlere kadar kitabın kurgu için ortaya attığı bir iddia yoktu, bariz bir şekilde şiirsel bir içerik vaat ediyordu. Son bölümlerde biraz kurguya oynamış yazar ama bence çok başarılı olamamış, kitapla ilgili beğenmediğim ikinci ve üçüncü şey de burada devreye giriyor. İkinci problem şu ki kitapta çok yer kaplamasa da bir bilge karakterimiz var. Malesefki karakterin cümleleri çok yavan, çok. Ben öğüt dinlemekten sıkılan bir insan değilim, yeter ki yeri gelsin de öyle dinleyelim. Kitapta pek yeri gelmeden dinliyoruz bir tık.
Üçüncü probleme pek de problem diyemeyebiliriz. Dediğim gibi kitap herhangi bir hikaye ya da şaşırtmaca beklentisine sokmadığı için son sayfada biraz afalladım. Gözlerim doldu. Bitirdim. Sayfayı tekrar okudum iki damla göz yaşı döktüm ve bir daha bitirdim. Eğer yazar beni bu konuda beklentiye sokmuş olsaydı kesinlikle sınıfta kalır bir sondu, ama bu şekilde bir hediye vermiş gibi oldu. Böyle değerlendirirsek gayet mütevazi bir son diyebilirim.
Bir şey daha,, Tarık Bey kitaplarını Doğan kitaba satmış, Profil kitap iyiydi doğan şov olmuş biraz sanki dmdkslsmd.
İçimde bu konuda bir beğenmemişlik var. Evet şimdi tanımlayabildim ki, bunu demek istemezdim ama, biraz Elif Şafak hissiyatı oluşturdu bende. Tam bir dakika önce 'ya halbuki doğan kitabı da severim niye beni huzursuz etti ki artık Doğanda basması' diye düşünüyordum.
Yazdıkça sinirlendim kitaba sanırım, yazmadan önce gayet duygusal ve olumluydum.
Her neyse toparlayacak olursak, 7 puan hiç de az değil ama fazlasını da almaz gibi. Konusu rafta yazmıyor, ben de yazmamışım yazsam daha iyi bir yazı olacaktı muhtemelen. Konusuna siz bir bakın çekerse okuyun derim. Ben bu kitaptan razıyım, Allah da yazarından razı olsun. Hadi eyvallah
Saat de üç olmuş