“Bazı şeyler geçmek bilmez. Bence bu iyi bir şey.” Çoğu zaman doğru insanların yanlış cümle kurması normal gelirken, yanlış insanların doğru cümle kurması bana oldukça garip geliyordu, alıntının geçtiği sahne ile aklıma kazınacak etkileyici bir örnek olmuş oldu. Martin Mcdonagh…devamı“Bazı şeyler geçmek bilmez. Bence bu iyi bir şey.”
Çoğu zaman doğru insanların yanlış cümle kurması normal gelirken, yanlış insanların doğru cümle kurması bana oldukça garip geliyordu, alıntının geçtiği sahne ile aklıma kazınacak etkileyici bir örnek olmuş oldu.
Martin Mcdonagh anlatım tarzından dolayı sevdiğim bir yönetmen, kendine has bir yazım tarzı, ingilizlerin kendi diline özgü sıradanlığını çok iyi kullanıyor oluşu ve bu şekilde olayları aktarış şeklini çok sevmiştim. Kendisine Gülşen Sayın’ın Martin Mcdonagh tiyatrosu kitabını okurken rastladım ve yönetmen olduğunu öğrenince bir şans vermek istemiştim.
Film uzak bir irlanda adasında yaşayan iki arkadaşın hayatına odaklanıyor, içlerinden biri artık arkadaşlıklarını sonlandırmak istediğinde ikili kendilerini endişe verici durumların içinde buluyorlar. İki ana karakterin çekişmesinde haklı bir taraf olmadığı gibi kazanan da olmuyor.
Doğrusu arkadaşlık üzerine çok film izlediğimi hatırlamıyorum, iki insan arasında olan bu ilişkiyi, sevgiyi, kabullenişi ve daha bir çok duygusal uçları çok iyi yansıttığını düşünüyorum, şahsen ben her detayını çok sevdim, açıkçası film ne anlatırsa anlatsın, anlatmak istediği karşındakinin anladığı kadardır. Bana kalırsa herkesin beğeneceği bir film değil beğenip beğenmeyeceğiniz tamamen bakış açınızla ilgili, anlatılan arkadaşlığın ve ıssızlığın detayları karşısında kendinizce ister istemez empati kuruyorsunuz, manzaralar, anlatımın duruluğu, diyaloglar genel olarak oldukça başarılı bir samimiyet ve doğallık var bunda oyunculukların etkisi de büyük ve bu filmin tonu hüzün sanırım yani masalsı bir tarafı da var ancak hüzün kadar baskın değil.
Arka planda iç savaş ve onun anlamsızlığı çok başarılı bir şekilde işlenmiş.
Kısa sürede mükemmel bir karakter gelişimi söz konusu, karakterlerin hisleri ve Padraic'in dönüşümünü izlemek beni oldukça etkiledi. Herkesin yalnızlıkla baş etme veya edememe yöntemleri farklı, Colm yalnızlıkla daha iyi baş ettiğini düşünüyor ama aslında Padraic’tan çok yalnızlıkla savaşıyordu, en yakın arkadaşını ve ailesinden birini kaybeden birinin yapabilecekleri, insanın şiddete eğilimindeki o kolay ve geçirgen çizgi iyi yansıtılmış, istediğimiz kadar yanlış bulalım, kendi haline bıraktığımız insanlar, yalnızlaştırdığımız insanlar canavarlaşır ve ilk saldırdıkları kişi bizler oluruz, bu son derece olağan ve anlaşılırdır.
Yaşadıkları yeri o kadar sıkıcı gösteriyor ki film yani böyle sıkıcı bir yerde yaşayıp yalnız olmak; şu an yaşadığımız dönemde ve toplumda yalnız olmaktan çok daha iyi hissettirmeli diye düşünmeden edemiyordum, böyle bir hayat yaşayıp oradan hiç bir şey tutmasa bile kaçamamak, kurtulmak isteyip cesaret edememek hikaye ne kadar eski olursa olsun böyle duygular insan hayatında hâlâ var olmaya devam ediyor.
Filmin sonunda kendine ait olan adaletin burada uygulandığını ve cezaların herkese eşit paylaştırılmadığını görüyoruz, yaşam da biraz böyledir, her şey herkese kadar olmaz, olamaz.
Buradan sonra filmin benim hayatımdaki bir döneme benzemesi hakkında ve hiç unutmak istemediğim bir arkadaşım için yazdıklarım var, o yüzden isterseniz geçebilirsiniz.
Bana göre arkadaşlıkta bazıları hiç iz bırakmazken insanda, bazılarının kaybı acı verir... belli etmesen de... ne olursa olsun; araya mesafe, kırgınlık gibi şeyler girse bile, bıraktığın yerden devam edebiliyorsa "sağlam" olarak tabir ettiğimiz kalıcılıktadır, böylesi hiç kolay sağlanılmıyor. Anlamak, anlaş(ıl)mak, güvenmektir sırrı, arkanı dönünce kazık yemeyeceğini bildiğindir. ağladığın omuzdur; sırrınla sevincini ve acını paylaştığın, kahkahanı pekiştirip keyfini kadehine tokuşturduğun, düşünce destek bulduğun kişiyle yaşadığındır... sen anlatmayıp sustuğunda bile anlayan, küskünlüklere karşı duranla paylaştığındır.
Çok sevdiğim yakın bir arkadaşım yüzünden ne yazık ki arkadaşlık kavramı benim için oldukça karmaşık ve hasarlı, filmdeki gibi yan yana olduğumuz fakat ayrı düştüğümüz bir zaman dilimi oldu ve bu ikimiz içinde hiç iyi olmadı, özellikle onun için.
Bu filmi de onunla izlemek istiyordum ancak konusunu okuyunca sanırım benden daha çok kötü hissettiği için beraber izlemenin iyi bir fikir olmayacağını belirtti, haksız değildi tabii bende daha izlemeden konusu yüzünden bu filmin bende etkisini tahmin edebiliyordum.
İzledikçe her iki ana karaktere kendimi ve onu o kadar çok yakın bulduğum anlar oldu ki, açıkçası çok duygusal biri olmadığım için arkadaşlığımıza hiç dışardan bakmamıştım, geçte olsa aramızdaki kırgınlık yüzünden bunu değerlendirme fırsatım oldu. Karakter olarak oldukça uyumsuzduk, benim sevdiğim ilgimi çeken şeyler onun çokta ilgisini çekmezdi, aynı şekilde benimde öyle ama buna rağmen mükemmel zaman geçirirdik. Ben çok sosyal biri olmadığım için bundan hep şikayet ederdi ortamlarda olmayı o kadar çok severdi ki sürekli yanında olmamı istediği için ister istemez onunla sosyal bir kişiliğe bürünüyordum, ki bu beni ciddi anlamda yıpratmıştı. Arkadaşlığımızda yaptığımız en büyük hataysa birbirimize kırgın olduğumuzda asla bunu paylaşmazdık, ne yazık ki bu şekilde hassas olan bağımızı koparmış olduk ve 5 yıl kadar bir süre konuşmadık. Benim hayatım yine bir şekilde ilerledi, konuşmadığımız için çok üzgündüm ancak alışmaya kısaca ne kadar hatırlamazsam o kadar iyi olacak diye düşünerek hayatıma devam etmeye çalışıyordum, onunda öyle yaptığını zannediyordum fakat onun için öyle olmamış tekrar konuşmaya başladığımız zaman küstüğümüz dönem onun için oldukça yıpratıcı bir dönem olmuş, hayatında onu mutsuz eden çok şey yaşamış ve oldukça içine kapanık birine dönüşmüştü, şans bu ya evlerimiz 10-15 adım uzaklıkta olmasına rağmen 5 yıl boyunca hiç karşılaşmamıştık ve herhangi bir durumdan haberdar olmamıştı bu yüzden oldukça kötü hissediyordum çok sevdiğim birinin zor geçirdiği zamanda yanında olmayı bırak haberim bile olmamıştı, tekrar konuşmaya başladığımızda bana anlatırken bana anlatmak için beklediğini söylemişti onu anlayacak tek kişinin ben olduğunu belirttiğinde çok şaşırmıştım, onun hayatında bu kadar değerli olduğumu düşünmemiştim, ilk defa bir insanın beni hayatının merkezi yaptığını farkettim, başta çok garip hissediyordum. Bu defa barıştığımızda arkadaşlığımız o kadar sıkı oldu ki, ne anlatsam dinliyor, ne sevsem seviyor, gün geçtikçe aynadaki yansımama dönüyordu, sabah mesajlarının sesine uyanmaya başladım, kimseyle fotoğraf çekmeyi sevmeyen o kızın benim galerimde en saçma halleri vardı, kırılmamdan o kadar çok korkuyordu ki benimle konuşurken asla hoşlanmadığım şeylerden bahsetmiyordu. Ben ailesi dışında kolay kolay birine bağlanan (bisturi hariç tabi o benim canımın ciğeri) ve samimi olacak biri olmadığım için gelecek hakkındaki planlarında ilk adı geçen kişi olmayı garipsiyordum. Sanırım o doğru arkadaşı bulduğunu hissetmişti, arkadaşlığa güvenimi sarsan kişiyle onu kuvvetlendiren kişinin aynı olması şaşırtıcı değildi aslında, o kadar olumsuz bir durumdan şimdiki duruma gelmeyi hayal bile etmiyordum. Şimdi o kadar mutluyum ki, biz ne zaman bir şey üzerine konuşup kahkaha atsak üstüne hep cenaze arabası gelirdi, giderken gülüşlerimizi de götürürdü tabi ama bu defa o bile beni mutsuz edemez.
İkimiz içinde o kadar güzel gelişti ki her şey annesiyle karşılaştığımda bana bir içten sarılışı vardı ki anlatamam, bizden daha çok sevindiği kesindi.
Sanırım onun sayesinde benim hayatımda da bir dönüm noktası oldu, kendimden sakladıklarımı onunla paylaşmaya başladığımda bunu daha iyi anladım, o kadar özlemiştim ki yanında rahatça konuşup beraber saçmalamayı, zor anlarının geçmesini birlikte beklemeyi, sabahın köründe arayıp “ben geldim uyan sana neler anlatacağım” demesini, onu dinlemeyi çok özlemiştim, ben onun için geçmişiydim, geleceğinde muhakkak yeri olan sığınacağı kimseydim o ise benim kendimi özgür kılmamı sağlayabilecek tek insandı.
Yakın zamanda bu uygulamayı kullanmayı düşünüyor, umarım ben göstermeden yorumuma denk gelir, çok sabırlı biri değil tabii bu kadar uzun yazmama rağmen okur mu bilemem.