Spoiler içeriyor
Ne izleyeceğime bir türlü karar veremediğim için cinnet geçirmek üzereyken bu film çıktı karşıma. Konusu ve imdb puanı da içime sinince dün gece başlayıp bugün bitirdim filmi. Bu kadar ince eleyip sıkı dokuduktan sonra filmi beğenmek zorundaydım. Fakat hâlâ film…devamıNe izleyeceğime bir türlü karar veremediğim için cinnet geçirmek üzereyken bu film çıktı karşıma. Konusu ve imdb puanı da içime sinince dün gece başlayıp bugün bitirdim filmi. Bu kadar ince eleyip sıkı dokuduktan sonra filmi beğenmek zorundaydım. Fakat hâlâ film hakkında ne hissedeceğimi bilemiyorum. Başta konusu olmak üzere beğenimi kazandığı pek çok noktası var. Ancak beğenemediğim, içimde memnuniyetsizlik oluşturan ve anlam veremediğim bir yanı da var filmin.
Dream Scenario, üniversitede profesörlük yapan ve sıradan bir aile babası olan Paul abimizin, bir anda milyonlarca insanın rüyalarına girmeye başlamasını konu ediniyor. Türünün komedi/korku olması ve konusu itibariyle, aklımda Korkunç Bir Film ve Fredy'nin Kabusu karışımı bir senaryo oluşmuştu. Yer yer rüya kesitlerinde korku unsurları olsa da benim gözümde canlanandan çok daha farklı bir senaryoyla karşı karşıya kaldım.
Hayatı, sadece izleyici olmaya gelmiş gibi yaşıyor Paul. Hırslı olduğu kadar ezik bir karakter de. Özgüveni düşük, düşüncesiz, bencil ve yalancı biri olduğunu her fırsatta gözler önüne seriyor resmen. Aslında bu karaktere çok da uzak değiliz. Günlük hayatta karşılaştığımız gibi aynı yönetmenin elinden çıkan Sick of Myself filmindeki karakterlerde de aynı sığlığı görmüştük. Benzerlikler bununla da sınırlı kalmıyor. Yönetmen, Sick of Myself'te olduğu gibi Dream Scenario'da da insanların sürekli görünür olma isteğinin çağımızın vebası olduğunun altını çiziyor.
Sosyal medya da bu isteği besleyen ve büyüten başlıca etmenlerden. Her gün farklı biri saçma bir sebepten sosyal medyada ünlü olup reklamlar alan, pahalı markalarla işbirliği yapan, programlara konuk olan, gittiği her yerde övgüyle ve sevgiyle karşılanan biri haline geliyor. Saman alevi misali ünlü oldukları hızla sönüp gidiyor bu kişiler. Eğer şanslılarsa öylece unutuluyorlar. Bir de sosyal medyanın acımasız yüzüyle başa çıkmak zorunda kalanlar var. Linç kültürü dediğimiz kavram karşılıyor bizi bu noktada. Fiilen yapılamayan linç hareketleri, sosyal medya üzerinden kolaylıkla yapılıyor. Anonim olmanın getirdiği sorumluluğu üstlenmeme ve daha az hesap verme durumu linç kültürünü pekiştiriyor. Sonuç olarak filmde de gördüğümüz olaylar bildik bir sırayla günlük hayatımızda da gerçekleşiyor.
Sosyal medyanın esasında kocaman bir reklam panosu olduğu gerçeğine de parmak basılıyor filmde. Filmin bu kısmını biraz özensiz buldum. Sanki biraz da bu konuya değinelim diyip araya sıkıştırmışlar ve son 20-25 dakikayı üstünkörü geçmişler.
Sürprizbozan uyarısı!!!
Rüya bileklikleri fikri, gerçekleşmesi çok olası ve korkunç bir fikir. Black mirror izliyormuşum gibi hissettirdi. Bu fikrin çok acele ve karışık işlendiğini düşünüyorum. Biraz daha net ve detaylandırarak yer verebilirlerdi.
Sürprizbozan sonu!!!
Aslında verilen bu mesajlar son zamanlarda pek çok filmde yer alıyor. Ancak yönetmenin mesajı iletmek için seçtiği yol/konu diğer filmlerden ayrılmasını sağlamış bence. Son 20 dakikasında gelişen olaylar biraz havada kalsa da genel olarak filmi beğendim.
25. Kare kanalı, filmin analiz videosunda filmde benim hiç fark etmediğim bir detaya yer vermiş. İzleyince gözümden kaçmasına şaşırdım ve o detay biraz aklımı karıştırdı. Filmden sonra o videoyu izlemenizi de öneririm.