Spoiler içeriyor
Neyle karşılaşacağını bilmeden izlemek o kadar güzel ki izlemek isteyenler lütfen okumasın😁 özellikle bu film için. . . Bak ben yaptım ha uyarımı. . Filmin başlarında 500. Güne bir an önce gelmesini ve filmin çabucak bitmesini istiyordum. Sonuçta aşina olduğumuz…devamıNeyle karşılaşacağını bilmeden izlemek o kadar güzel ki izlemek isteyenler lütfen okumasın😁 özellikle bu film için.
.
.
Bak ben yaptım ha uyarımı.
.
Filmin başlarında 500. Güne bir an önce gelmesini ve filmin çabucak bitmesini istiyordum. Sonuçta aşina olduğumuz bir ilişkileri vardı. Bir, iki yüz civarı güne geliyor o günlerde kızın soğuk yaptığını gösteriyordu bir de başlardaki, Tom'un heyecanını bizim de duyduğumuz günleri gösteriyordu. Ha bir de zaten film başlarken uyarısını yapmıştı. Bu bir aşk hikâyesi değil. Ama günler netleştikçe filmi durdurup biraz düşündüğüm oldu ya da karakterle konuştuğum. Hangi günlerin iyi hangi günlerin kötü olduğunu anlamamak da kafamı karıştırıyordu ve kendi kendime saydırıyordum bu karışıklığa. Ta ki günlerin yazdığı ekranda kötü günlerle beraber çizimlerin de solduğunu fark edene kadar. Bunu sonradan fark etmiş olmamda da bir aşk var bence🤭🤭
Tom iyi çocuktu ama bir kusuru vardı. ((Tom iyi çocuktu, aşkı arıyordu ve bulduğunu sanıyordu)) Filmi anlatan sesin de dediği gibi Summer zaten erkeklerin dikkatini çekecek bir auraya sahipti. Yani gidip dümdüz bir kıza aşık olmamıştı ki Tom zaten hoşlanılması en ama en muhtemel kıza aşık olmuştu. O yüzden Tom'a üzülemedim. 'Taam kardeşim aşıksın sen' diyemedim.
Küçük kızın konuşmaları çok mantıklıydı, hepimizin hayatına lazım böyle biri. 'Onun senin için en iyisi olduğunu düşünüyorsun ama bir dahaki sefere kötü anları da hatırla' gibi bir cümle kuruyordu. Yapıyoruz bunu belki üzülmemek için. Hem kötü anları hatırlamamayı seçiyoruz hem de karşımızdaki kişinin bizim için en iyisi olduğuna inandırıyoruz kendimizi. Daha iyisi var ya da kızın da dediği gibi daha çok balık var diye değil geçeceğini bilerek üzüntülerimizi de yaşamayı bilmeliyiz böyle anlarda.
Summer karakteri için oyuncu seçimi muhteşem. Kabul edelim kızı pataklamak istedik izlerken. 'Ne istiyorsun kızım sen ne' diye sarsmak istedik.
Summer'in yüzüğünü görünce ben de paramparça oldum. 'Sana verilmeyenin bir başkasına fazla fazla sunulduğunu görmek koyar' gibi bir ifade var ya hani böyle değil o cümle neyse işte o cümle geldi aklıma. Ciddi ilişki istemiyorum diyen Summer evlilik teklifini kabul ediyor üstüne bir de evleniyor! Tom'un binadan çıktığı ağlamak üzereyken karşıdan gelen çift fark etmesin diye hemen kendini toparladığı ve binaların arasında durduğunda etrafın önce bir çizime dönüştüğü sonra da silikleştiği sahne piyanist filmindeki ağlama sahnesi kadar abartılmadı be! Ayıp!(taam kardeşim orda insanlarının aileleri ölüyor taam duygusuzum ben de zaten)
Kader, nasip ve tesadüf. Nasip kafamı karıştırıyordu zaten film sağ olsun içinden iyice çıkılmaz bir hale geldi. Ama şimdi ikinci tanıştığı kızın isminin de bir mevsim olduğunu öğrendiğinde oradan koşarak uzaklaşmalıydı. Hadi gel buna da tesadüf de hadi!
Çalan şarkılar çok güzeldi. Ben bu cümleyi pek kurmam her filmin şarkısı bana hitap etmeyebiliyor. Ama bu filmdeki şarkılar çok yerindeydi. Özellikle -wolfmother vagabond- çok beğendim. Sahneyle uyumu çok güzeldi.
Filmi çok çok coook beğendim. Çok beğendim. Aşırı beğendim. Yetmedi biraz daha beğendim. Ama herkesin damak zevki aynı değil. Eğer siz de inandırıcı gelmeyen romantik film diyarlarından sıkıldıysanız o filmleri kusarak izliyorsanız koşarak gidip bu filmi izleyin. 😉