14 Şubat gelmeden kafanıza romantik bi film atayım da hem aynı zaman diliminde yaşıyor olmanın ve aynı gündemlerden etkileniyor olmanın ucuz samimiyetinden yararlanayım...hem de duygusal meseleleri kurcalamak suretiyle zihninizi bulandırıp... sizi daha manipülatif bir alana sürükleyeyim...böylece daha etkileyici bir incelemeyle…devamı14 Şubat gelmeden kafanıza romantik bi film atayım da hem aynı zaman diliminde yaşıyor olmanın ve aynı gündemlerden etkileniyor olmanın ucuz samimiyetinden yararlanayım...hem de duygusal meseleleri kurcalamak suretiyle zihninizi bulandırıp... sizi daha manipülatif bir alana sürükleyeyim...böylece daha etkileyici bir incelemeyle fikirlerimi daha kolay empoze edebilir ve bana hak vermenizi sağlayarak saygı ve sempatinizi sömürüp kendimi daha değerli hissedebilirim...
O zaman başlayalım...
Hepimiz pek de farkında olmadan...en temel ve en ilkel içgüdümüzün buyruğuna göre hareket ediyoruz...
Nedir bu içgüdü...?
Neslin en uzun süre ve en verimli şekilde devamlılığını sağlamak....
Bu bütün duygu ve düşüncelerimizi etkileyen en temel kod...ve bu kod sayesinde ilk insandan beri...adına güzel bulma... beğenme... hoşlanma... hoşa gitme... sevme belki de aşk dediğiniz kavramlar hayatımızın bir parçası halinde...
Peki ya bu içgüdü bizi nasıl etkiliyor...?
Örneğin güzellik ve yakışıklılık dediğimiz şey üzerine düşünelim...
Toplumun genelinde erkek birey için güzel kadını tasvir ettiğimizde... geniş kalçalı...dolgun göğüslü...uzun bacaklı...sarışın renkli gözlü bir kadın ortaya çıkıyor...
Peki neden bir erkeğe...bir kadında... bu özelliklerden biri veya bir kaçının bulunması güzel geliyor...neden ilgisini çekiyor...?
Tamamen neslin devamlılığını sağlama gibi ilkel bir güdü...
Geniş kalçalar kadının leğen kemiğinin geniş olduğunu... bu da daha geniş bir pelvis eğrisine sahip olduğunu...bu sebeple daha kolay ve ölüm oranı düşük doğumlar yapabileceğini...dolgun göğüsler doğan bebeğin annesi tarafından sağlıklı bi şekilde beslenebileceğini ve bebeğin hayatta kalma oranının yüksek olacağını...uzun bacaklar kadının koşup tırmanabileceğini ve çocuklarını dış tehlikelerden koruyabileceğini...renkli saçlar ve renkli gözler...-her iki taraf için de geçerli olmak üzere- farklı ve çeşitli genlerle çaprazlanma durumunun gen havuzunu artırıp genetik bozukluğu önleyerek...neslin sağlıklı şekilde devamlılığının sağlanacağı algısını oluşturur...
Örneğin yine kadınların geneli için... erkekteki belli oranda boy uzunluğu ve maskülenlik de... avlanabilen ve dış etkenlere karşı dayanıklı ve tehlikelere karşı çocukları ve aileyi koruyabileceği algısını oluşturduğu için günlük hayattaki tabirle yakışıklı geliyor...hoşa gidiyor... beğeniliyor...
Bu sebeple yine boyu kısa olan ...
şişman olan ya da aşırı zayıf olan ...uzuvlarında orantısızlık bulunan insanlar genel olarak neslin sağlıklı devamlılığı için hem gen havuzu bakımından hemde hayatta kalma ihtimali bakımından...riskli ve tehlikeli seçimler olacakları için hoşlanılan tercih edilen insanlar olmazlar...bu da doğal seçilimin bi parçası aslında...
Yani aslında hoşlanma dediğimiz...güzel ve yakışıklı dediğimiz bu kavramlar... genlerimizdeki ilkel kodların tetiklenmesinden ibaret...
tabi buna aşk demeye devam edebilirsiniz...
Bi de sapyoseksüellik meselesi var...toplum geliştikçe ve evrimleştikçe ...en temel genetik kodlarımızda bile değişiklikler meydana gelebiliyor...örneğin artık ne kadar maskülen olursanız olun ya da ne kadar güzel ve alımlı bir vücuda sahip olursanız olun...aklınız yeterince çalışmadığı müddetçe para kazanıp ailenizi doyurmanız veya modern dünyanın sorunlarıyla boğuşmanız mümkün değil...yani zeki değilseniz...modern dünyada neslin devamlılığı için ideal seçim değilsiniz...bu sebeple içinde bulunduğumuz bilgi çağında... artık zeka...yavaş yavaş yakışıklılıktan veya güzellikten daha hoşa giden bi unsur olmaya başladı...
Yani makyaja ve estetiklere bel bağlayıp hayatı kendinize zindan eden takıntılı bi tip olmaktansa...olayı kabullenip ...kafayı çalıştırmakta fayda var...👍🏻
Velhasıl her ne kadar işin romantizminde de olsanız...görünüşten ve algılardan... düşünceye ve anlayışa geçememişseniz...
aşk meşk konularında hebele hübele sesler çıkaran bi mağara adamı kadar yol alamamışsınız demektir...
Bu sebeple yol almak için de okumak izlemek gerek...yoksa bu konuda anlatacak bir şeyleriniz olmayacağı gibi muhtemelen kimse de sizi anlamaya veya aydınlatmaya çalışmayacaktır...
Filme gelecek olursak...
"Devamı yorumlarda yine sığmadı buraya...⬇️"