Spoiler içeriyor
"Metafizik düşünen kuramdan olguyu, bilimsel düşünen ise, olgudan kuramı çıkarır. Metafizik mantık doğayı kendine göre, bilimsel mantık ise kendini doğaya göre açıklar." ♤ Kitap hakkındaki yorumuma genel bir soruyla başlayacağım. Kitaba ismini veren Demir Ökçe ne demektir? 122.sayfada yazılana göre…devamı"Metafizik düşünen kuramdan olguyu, bilimsel düşünen ise, olgudan kuramı çıkarır. Metafizik mantık doğayı kendine göre, bilimsel mantık ise kendini doğaya göre açıklar."
♤
Kitap hakkındaki yorumuma genel bir soruyla başlayacağım. Kitaba ismini veren Demir Ökçe ne demektir?
122.sayfada yazılana göre bu, Oligarşi ve despotizm anlamına geliyor. Bu yan anlamı. Mecazi olan anlamı ise insanları ezen despotizmin ökçeyi, demirin de makineleşmeyi temsil ettiğini düşünebiliriz.
Sermayenin karşısında emeğin değeri nedir?
Modern toplumumuzda büyük bir sermayesi olan çok iyi kazanır. Emek ise emekçiyi iyi kötü yaşatabilir. Ancak 20. Yüzyılın başında sermaye ile emek ilişkisi Emile Zola'nın Germinal'ini andırıyor. Emek satmaktan ve hayatta kalmaktan bambaşka bir durumda çalışıyor insanlar.
Fabrika kurmuş birkaç patron düşünün. Burada çalışanlara dikilmesi gereken giysilerin toplamına altı lira veriyor. Bazı günler hiç dikim işi alamıyorlar. Çok kötü bir ev için üç lira kira veriyorlar. Kalan paralarıyla da dikilecek çok kıyafet almışlarsa bazı günler iki öğün alt kalite yemek yiyebiliyorlar. Bu insanların on yaşından itibaren fabrikalarda çalışmaya başladığını unutmayalım.
Bunun sebebi nedir peki? Tekelleşme diyebiliriz. Her türlü sektör bir grup hissedarın elinde. Onlar da işbirliğiyle emekçiyi de sosyalistleri de ezebiliyorlar. Küçük işletmeler rekabet için daha uzuca satmak gibi bir lükse sahip olmuyor. Güçlü olanlar küçük işletmeleri ışık hızıyla batırıyor.
Sömürülmekten, paranın parayı çekmesinden yorulan insanlar da sosyalizm dedikleri bir harekete katılıyorlar. İşin sonunda ise kapitalizmin karşısında ayakta duramıyorlar. Kilisedeki vaazlar, akademik alandaki sunuların hepsi kapitalizmi destekliyor. Farklı düşünenlere akıl hastası ya da dinsiz, şeytan gözüyle bakılıyor.
Bir süre sonra kapitalizm ve sosyalizmden uzaklaşıyor konu. Kölelik çağına geri dönüyoruz bir anlığına. Madenlerde zorla işçi çalıştırıyorlar. Insanların günde on iki saatten fazla çalışmasını kısıtlıyan yasaları yeni yasalarla kaldırılıyor, köleliğin ismi de çalışma özgürlüğü oluyor.
O günlerin insanları adına bakılırsa sadece sağlıklı bir insan hayatı yaşamak istiyorlar. Başarısız olmalarının sebebini de bana göre Ernest karakteri başlangıçta açıklıyor. Kapitalist veya sosyalist, sermaye sahibi veya emeğini satan, hepsi bencildir. Bu bencillik ihanetleri beraberinde getiriyor. Iki tarafında gücünü tam anlamıyla sürdürememesinin nedeni bu temele dayanıyor bence. Hak ettiğin değil de alabildiğin en fazla miktarı almak. Bunu yaparken çekinmeden fırsat bulduğunda diğerlerinin hakları ve belki cesetleri üzerinde zıplamak.
"Ve siz bu görkemli kiliselerde, bu çocukların kanlarıyla göbeklerini şişirmiş o kazanç sahipleri adına tatlı tatlı vaazlar veriyorsunuz." 35
"Isa zengin insanlara varını yoğunu satmalarını söyledi. Psikopos Isa'nın sözüne uydu ve tımarhaneye tıkıldı. Isa öldüğünden bu yana çok şey değişti. Bugün, varını yoğunu yoksula veren zenginler, deli sayılıyor. Sorgu soru yok. Söz toplumundur."