Spoiler içeriyor
"Doktor, her şeyden hatta kendinizden bile şüphelenmenin ne berbat bir duygu olduğunu bilemezsiniz." ♤ Kitabın ilk üç yüz sayfası film gibiydi. Ikinci yarıdan sonra ise yazılanların hissi bana geçmedi. Kelimelerin kullanımından mı, konuların geçişinden mi bilmiyorum ama sığ bir anlatım…devamı"Doktor, her şeyden hatta kendinizden bile şüphelenmenin ne berbat bir duygu olduğunu bilemezsiniz."
♤
Kitabın ilk üç yüz sayfası film gibiydi. Ikinci yarıdan sonra ise yazılanların hissi bana geçmedi. Kelimelerin kullanımından mı, konuların geçişinden mi bilmiyorum ama sığ bir anlatım vardı. Gerçekçi olmayan, taklit bir tiyatro eserine benziyordu. Karakterlerdeki zorlama iyilik, sahte tavırlar beni itiyordu okurken. Pek keyif alamadım son kısımda bu sebeple.
Şahsi fikrim Stephen King'in Korku Ağı kitabı daha akıcı ve daha doğaldı. Dracula'da okurken hoşuma giden kısımlar ise girişteki korkuyu en iyi yansıtan sahnelerdi.
Bunları bir kenara bırakırsak vampir/gotik türde ilk akla gelen kitaplardan biridir. Vampir hikayeleriyle ilgilenen insanların okumadan geçmemesi gereken bir kitap.
(Kitapla alakalı olmayan kısım. Atlayabilirsiniz.)
"At night, when the sea cradles me
And the pale star gleam
Lies down on its broad waves,
Then I free myself wholly
From all activity and all the love
And stand silent and breathe purely,
Alone, alone cradled by the sea
That lies there, cold and silent, with a thousand lights."
Bu kitap için çok daha uzun bir inceleme düşünüyordum. Okurken de büyük bir merakla başlayıp keyifle bitirdim genel anlamda. Ancak bir anda dünyam birden tersine döndü. Bu ve diğer kitaplarla ilgili yazmak istediklerim tamamen aklımdan çıktı.
Bireyler olarak biz, domino taşları gibiyiz. Misal ben, oldukça aksiyonsuz ve tekdüze bir hayat düzenine sahip olsam da yakınımdakilerin etkisiyle eski, yıpranmış bir tekne gibi alabora oldum. Kendi gemimin kaptanıyım sanıyordum. Ancak gemi benim de olsa içindeki mürettebat ve yolcular da gemiyi alabora etmek ve kaptanı boğmak konusunda yetkiliymiş.
Özel hayatınızda da kendi sorunlarınızı küçük dalgalar misali kolayca aşıyorsunuz ama başkasının gemisinin batarken oluşturduğu dalgalar sizi de yutabiliyormuş.
Kitapları, filmleri, hobilerimi, normalde keyif veren her şeyi yok saydığım bir ruh haline girdim. Bunlara zaman ayırma düşüncesi bile midemin altüst olmasına yetiyor. Kendi başıma gelmeyen olumsuzlukların beni etkileyeceğini hiç düşünmezdim duygusal bir yapım olmadığı için. Gel gör ki inanmadığım halde kaderi suçlayacağım günler, beklentimin aksine yaşlılık günlerimden çok daha önce gelecekmiş.
Burayı genelde kitap ve bazen film/dizi yorumları haricinde kullanmayı hiç düşünmedim. Fakat bu uygulama bana, birkaç insanın girip sonra da geri döndüğü tenha, çıkmaz sokakları anımsatıyor. Bu sebeple, üzerinde pek düşünmeden bende baş ağrısına neden olan duyguları yazmak istedim. Son kısmı manasız bir günlüğe dönüştürdüm elimde olmadan. Okuyan tek tük insanın da görmezden gelmesini rica ederim.