Merhaba Canım ben az konuşan çok yorulan biriyim şarabı helvayla içmeyi severim hiç namaz kılmadım şimdiye kadar annemi ve allahı da çok severim annem de allahı çok sever biz bütün aile zaten biraz allahı da kedileri de çok severiz hayat…devamıMerhaba Canım
ben az konuşan çok yorulan biriyim
şarabı helvayla içmeyi severim
hiç namaz kılmadım şimdiye kadar
annemi ve allahı da çok severim
annem de allahı çok sever
biz bütün aile zaten biraz
allahı da kedileri de çok severiz
hayat trajik bir homoseksüeldir
bence bütün homoseksüeller adonistir biraz
çünki bütün sarhoşluklar biraz
freüdün alkolsüz sayıklamalarıdır
siz inanmayın bir gün değişir elbet
güneşe ve penise tapan rüzgarın yönü
çünki ben okumuştum muydu neydi
biryerlerde tanrılara kadın satıldığını
ah canım aristophones
barışı ve eşek arılarını hiç unutmuyorum
ölümü de bir giz gibi içimde
ölümü tanrıya saklıyorum
ve bir gün hiç anlamıyacaksınız
güneşe ve erkekliğe büyüyen vücudum
düşüvericek ellerinizden ve
bir gün elbette
zeki müreni seveceksiniz
(zeki müreni seviniz)
Her yazar gibi yaşamının, yönelimlerinin kendisine verdiği, sıkıntıyı, varoluş çabasını eserlerine yansıtan, sevdiğim şairlerden birisi kendisi.Özger şiirlerine, bu gözle baktığımızda onun eşcinsel kimliğinin ve o nedenle yaşadığı sorunların yansımasını yeterince hissettiriyor. Aynı zamanda devrimciydi, üniversite zamanlarında yayımlanan solcu şiirlerinden, direnişinden ötürü polislerden şiddette gördü. Gördüğü şiddetten sonra adeta bu duruma da şiirsel bir atıfla 'bu müzikal bir dayak' dedi. Hatta gizemli ölümüne başına aldığı job darbelerinin neden olduğu söylentisi mevcuttur.
İşte böylesine devrimci bir ruha sahipken,eşcinsel kimliği ile bu iki ruhu bağdaştıramayan,kınayan örümcek beyinliler, böylesine değerli bir kalemi ötekileştirdiler.
Öldürmemeyi bilen ama yaşatmak hakkında fikri olmayanların sıradan kötülükleri..
"ey gecede unutulmuşluğumun suçluları
ey yanlışlığımın yanlış yargılayıcıları
suçum: nefreti öksüz bırakmak
savunmam: sevgimi yüceltmek içindir
sakalım yok biliyorum ama kötü değilim
büyükleri sayarım küçükleri severim
çocukları incitmeden severim.kadını öpmesini bilirim
sizi de sizi de öpmesini bilirim"
Oysa ki o daha yirmilerinde iken dönemin en iyi dergilerinde şiirleri yayınlanıyordu. Cemal Süreya,Ataol Behramoğlu gibi yazarlarla aynı sayfaları paylaşıyordu.Arkadaş Zekai Özger adına 1996'dan beri her yıl şiir ödülü verilmektedir. 25 yaşında yolculuğunu bitiripte, yarım asır sonra bile, bu kadar değerli eserlerle adından bahsettirebilen kaç kişi vardır.
İşte Zekai Özger'in, kendi deyimiyle *Arkadaş'ın kısa yaşamında, ardında bıraktığı izlere tanık olacağınız bir belgesel. Tam da bu 'sakalsız bir oğlanın tragedyası'..
"önce anne doğurdu çocuğu acıya
sonra çocuk acıya anneyi ve ölümü kattı
sonra herşey ve herkes çocuktan var oldu
ama bir gün anneyle de hesaplaşılır
çocuk yalnız annesine yaşar çocukken
anne yalnız çocuğuna yaşamaz anneyken
bölüşür anneliği babanın kasığında
çocuğun bakışında çelişkidir büyüyen
ağlamak bir soru olur sevginin yarım payında"