Yazarın, yarı otobiyografik sayılabilecek tek romanı. Kitap yayımlandıktan bir ay sonra intihar etmesi, belki de çocuklarına ve çevresine kendini anlatabilmenin huzuru ile verilen bir ayrılma kararı. Gerçi bu, onun hayatı boyunca istediği tek şeydi değil mi ? Bu kitap, okuyanlarına…devamıYazarın, yarı otobiyografik sayılabilecek tek romanı. Kitap yayımlandıktan bir ay sonra intihar etmesi, belki de çocuklarına ve çevresine kendini anlatabilmenin huzuru ile verilen bir ayrılma kararı. Gerçi bu, onun hayatı boyunca istediği tek şeydi değil mi ?
Bu kitap, okuyanlarına bir imdat çağrısı değil, sadece iç dökme durumu. Sade bir dille, tüm duygularının dışa vurumu. Onun gibi bir hastalığım yok biliyorum ama neden onu bu kadar iyi anlayabiliyorum? Neden, hissettiklerinin hepsini özümseyebiliyorum. Koca şehirde, kalabalığın içinde ki yalnızlığını, savruluşlarını, buna karşın verdiği akli ve fiziki tepkileri nasıl haklı bulabiliyorum ? Neden, okurken sırça fanusun içinde hapsolmuş, nefes almaya çalışırken hissediyorum ?
Bir insanın, böylesine bilinçlilik ve kararlılık ile intiharı bu kadar çok istemesi ürkütücü. Bir anne, nasıl çocuklarının odasına kurabiye ve süt koyup, kafasını fırının içine sokarak intihar eder? Ne düşündün bunu yaparken Sylvia? Çocukların en çok kurabiye mi severdi ? Senden başka herkesin, çocuklarına daha iyi mi bakacağını düşündün? Yüzün içindeyken, hiç korkmadın mı? Vazgeçmemeyi nasıl başardın ? Belki biliyorsundur, oğlun da büyüyünce intihar etti. Genetik bir psikolojik miras mı bıraktın yoksa onun psikolojisini sen mi bu kadar etkiledin? Herşeye rağmen, kim ne derse desin, bildiğini okudun. Kendi kararlarını vermenin özgürlüğü içinde, umarım şimdi mutlu ve iyisindir. Bu dünyada yaşadığın cehennemin bedeli olarak, gittiğin yerde rahatsındır.
Belki bencillik olacak ama, artık ölmen yerine, edebiyata katacaklarından bizi yoksun bırakmana kızıyorum. Çünkü, seni anlıyorum. Keşke bir kaç roman daha bırakıp gitseydin be. Kırdığın fanusun içinden çıkmanın keyfini çıkar güzel kadın.
📚"Kendimi koşu yolu olmayan bir dünyada yasayan yarış atı gibi hissediyorum."
📚"Sırça fanusun içinde ölü bir bebek gibi tıkılıp kalan insan için dünyanın kendisi kötü bir rüyadır."
📚"Yaşamımın, öyküdeki yeşil incir ağacı gibi önümde dallanıp budaklandığını görüyordum. Kendimi dalların çatallandığı noktada otururken görüyordum, incirlerden hangisini seçeceğime bir türlü karar veremediğim için açlıktan ölüyordum. İncirlerin hepsini ayrı ayrı istiyordum ama birini seçmek ötekilerin hepsini kaybetmek demekti ve ben orada karar veremeden otururken incirler buruşup kararıyor, birer birer toprağa, ayaklarımın dibine düşüyorlardı."
📚"Bir gün sonra yine yıkanmak gerekeceğine göre bugün yıkanmak düpedüz aptallıktı. Bunu düşünmek bile yoruyordu beni. Her şeyi birden, ilk ve son kez yapıp kurtulmak istiyordum."