Spoiler içeriyor
"Eğer Tanrı'nın katında özel bir yeriniz varsa, neden sizi önce Patanların, sonra Moğolların, sonra da Hristiyanların ayaklarına kapandırdı." "Ben ülkemizde insanın insana karşı beslediği nefretten ve bu nefretin parçaladığı bir toplumdan başka bir şey görmüyorum. Bu koşullar altında düş ürünü…devamı"Eğer Tanrı'nın katında özel bir yeriniz varsa, neden sizi önce Patanların, sonra Moğolların, sonra da Hristiyanların ayaklarına kapandırdı."
"Ben ülkemizde insanın insana karşı beslediği nefretten ve bu nefretin parçaladığı bir toplumdan başka bir şey görmüyorum. Bu koşullar altında düş ürünü bir 'gerçek'e bağlanarak kendimizi avutmanın kime ne yararı olur?"
(Spoiler)
Konusunu araştırdıktan sonra okumak konusunda tereddüt ettiğim ilginç bir kitaptı Gora. Hint asıllı Rabindranath Tagore isimli yazarın uzun yıllar Emek vererek yazdığı, bir romandan çok daha fazlası olan ve Hindistan toplumuna dair birçok perspektiften farklı düşüncelere ve yaşam tarzına yer veren akıcı bir kaynak olduğunu düşünüyorum.
Kitabı akıcı yapan şey, bu esere ismini veren Gora isimli genç ve en yakın arkadaşı Binoy'un hikayesidir. Hindistan'daki kast sistemi, Gora'nın Hinduizm inancını gönülden, hatta körü körüne desteklemesi ve onun en yakın arkadaşı olan diğer gencin çok daha farklı karakter yapısıyla okura renkli bir hayat karşılaştırma imkanı vermesi kurguya sürükleyici bir hikaye sağlamış.
Bu iki arkadaşın karakteri arasındaki zıtlık oldukça eğlenceli yazılmış. Şahsi olarak, kitaba ismini veren karakterden ziyade hakikati arayan insanlarda göreceğiniz, kendini sorgulama ve şüphecilik niteliklerini barındıran Binoy karakterini daha çok severek okudum.
Kitap, içerdiği konular nedeniyle oldukça zengin bir kaynak oluşturuyor. Hindistan toplumundaki kadının yerinden, inancın ve geleneklerin kimi zamanlarda nasıl birbirine üstün geldiğinden ve aynı toplumun insanların inanç farklılıkları dolayısıyla nasıl birbirlerine yabancılaştıklarından bahsediyor.
Ayrıca alıntı olarak ekleyeceğim cümlenin anlamının aslında putları savunmak amacıyla söylendiği çıkarımını yapabiliriz. Sonsuzluğun biçimlendirilmesi sonsuz güç sahibi tanrıların, bir biçime bürünmesi manasına geliyor. Bu düşünceyi ancak cümleyi okuduktan birkaç sayfa sonra anlayabildim çünkü Hinduizm'de yer alan putlara dair pek bir bilgim yoktu. Bu konuda bildiğim tek şey çok tanrılı ve toplum yapısında kast sistemini savunan bir din olduğuydu.
Ayrıca ilginç başka bir konu daha okuru sıkmayacak şekilde verilmiş. İnsanların mezheplere ayrıldığını görüyoruz. Daha liberal olan bir mezhepteki insanlar kast sistemine inanmıyorlar, putlara tapmıyorlar ve kadınlarını hareme kapatmıyorlar. Yine de kendi içlerinde başka şekilde bağnazlıklar olduğunu görebilirsiniz. Ek olarak, Hinduizm dinindeki insanlar liberal düşünce ile kendi cemaatlerinden ayrılan bu mezhebi Hristiyan olarak görüyorlar.
Bu yazarı keşfettiğim için ne kadar mutlu olduğumu anlatamam. Okuma konusunda bile bir süre sonra size yeni duygular yaşatacak, farklı bir perspektifi gözlemlemenizi sağlayacak kısacası size taze bir motivasyon kaynağı olacak kitaplara ihtiyaç duyuyorsunuz. Bana bu yenilik ve tazelik duygusunu bu kitap tekrardan hatırlattı. Aksi halde kitap okumak yeknesak ve yavan bir eylem haline geliyor ve herhangi bir tat almadan yapılan bir rutine dönüşüyor.
Konusu için her bölüme özel eleştiri yazılabilir ama çok fazla uzatmak istemiyorum. Kitaba şans verirseniz sosyolojik ve felsefik konuları okuma fırsatı bulabilirsiniz.
♤ (Not aldığım bazı alıntılar)
"Eğer kadınla erkek arasındaki temiz ilişkiyi bozan tutkuysa, bunun için yalnızca yabancıları suçlamak haksızlık olmaz mı? Ahlakçılarımızı şiddetle, kadının uzak durulması gereken bir bela olduğunu savunmaya iten yine bu tutku değil mi? Bunların ikisi de aynı güçlü duygunun birbirine zıt, farklı biçimlerde dışa vurumudur. Eğer bunlardan birini eleştirirsen, diğerini de eleştirmen gerekir."
"Ulusunuzun hiçbir şey başaramayacağını söylemek kolay, değil mi? Nasıl oluyor da, bunu söylerken ekmeğiniz boğazınıza dizilmiyor."
"Sınırları olmayan bir şey açıkça görülemez. Sonsuzluk bize kendisini göstermek için biçimlenmek zorundaydı, yoksa onu nasıl görebilirdik? Biçimlenmeyen bir şey kusursuzluğa erişemez. Nasıl düşünce sözcüklerle kusursuzlaşırsa, sonsuzluk da biçimle öyle kusursuzlaşır."
"Her şeyden önce, kadını evinin dışında görmekten büyük bir rahatsızlık duyuyoruz, çünkü buna alışkın değiliz. Sonra da kendimizi haklı çıkarmak için bunun ahlak kurallarına aykırı, uygunsuz bir şey olduğunu söylüyoruz. Her şeyin temelinde gelenekler vardır, savunulan düşünceler yalnızca bahanedir."
"Tanrı, insanın düşlerinde bile katlanamadığı büyük acılara katlanabildiğini kanıtlamak için benim canımı almamıştı."