Etkileyici bir başyapıt. Roman, Alamut Kalesi'nde yaşayan Hasan Sabbah ve İsmailileri konu almaktadır. Eser hakkında birkaç detay aktarmak istiyorum. Kitabın konusu Hasan Sabbah'ın, Alamut Kalesinin, fedailerin ve cennet bahçelerinin hikayesini anlatır. Bir tarafta Hasan Sabbah'n yeryüzü cennetiyle yeni tanışan güzel…devamıEtkileyici bir başyapıt. Roman, Alamut Kalesi'nde yaşayan Hasan Sabbah ve İsmailileri konu almaktadır.
Eser hakkında birkaç detay aktarmak istiyorum. Kitabın konusu Hasan Sabbah'ın, Alamut Kalesinin, fedailerin ve cennet bahçelerinin hikayesini anlatır. Bir tarafta Hasan Sabbah'n yeryüzü cennetiyle yeni tanışan güzel köleler, diğer tarafta onun en güvenilir savaşçıları olan fedailer. Sabbah'ın yarattğı cennetin içinde gözleri açıldığında hepsinin hayatı hiç umulmadık bir şekilde değişir. Hikaye 11. yüzyıl iranında, kendini peygamber ilan eden Hasan Sabbahin, seçilmiş bir grup insanı intihar suikastçısına dönüştürerek bölgede hakimiyet kurmak için çılginca ve aynı zamanda zekice bir plan tasarladığı Alamut Kalesinde geçmektedir.Güzel kadınların, yemyeşil bahçelerin, şarap ve haşhaşın göz boyadığı sanal bir cennet yaratan Sabbah, genç savaşçılarını emirlerine uydukları takdirde bu cennete gidebileceklerine inandırır. Kendilerini onun yoluna adayan, ölmeyi de öldürmeyi de göze almış olan bu küçük orduyla hükümdar sınıfına gözdağı verebileceğini düșünür. Sabbah kendi deyimiyle insanların saflığını kullanıp dine adanmışIığı politik emellerine alet eder. Artık
kapılar onun için ardına kadar açılmıştır. (Alıntı)
Din, mezhep, cennet ve cehennem inanışları bu eserde sorgulanmakta ve yer yer inkar edilmektedir.
Bu nedenden dolayı 1960 tarihi ile 1980'li yıllar arasında bazı ülkelerde kitabının okunması yasaklanmıştır.
Vladimir Bartol bu romanı yazmak için yaklaşık 10 yıl boyunca ayrıntılı bir araştırma yapmış, romanın yazımı onun için bir tutku haline gelmiş ve Bartol günlüklerinde kitabını tamamlayıp yayıncıya teslim etmeden ölmemesi için Tanrıya yalvarmıştır.
Bu dönem İslam dünyasında mezhep çatışmalarının yoğun olduğu bir zamandır.
Eser gerçek, tarihi figürleri, kurgusal ögeleri ustaca harmanlar. Bu da okuyucuya hem tarihi bir perspektif sunar hem de kurgusal bir hikayeyi anlatır.
Hasan Sabbah ve İsmail'i Doktrini; "İnsanları ikna etmek için her kapıyı çalın. En önemlisi de önce onların güvenini kazanın. Her seferinde aynı yöntemleri denemeyin. Hep farklı taktikler geliştirin. Eğer karşınızdaki inançlı biriyse, Kur’an’a sıkı sıkı bağlıysa ona sizin de aynı derecede inançlı olduğunuzu gösterin. Herkesle kendi kişiliğine ve düşüncelerine uygun biçimde konuşup zihinlerinde kurulu düzenin işleyişiyle ilgili kuşkular uyandırmaya çalışın. Aynı zamanda da alçakgönüllü olup azla yetinen biri olduğunuzu gösterin. O an hangi düşünce tarzını savunuyorsanız ona uygun davranın."
Hasan Sabbah karakterize ve Kurnaz bir lider olarak tasvir edilir. Onun İsmail'i doktirini kullanarak insanları nasıl manipüle ettiği ve intihar suikastçılarına dönüştürdüğü anlatılır. İsmail'i mezhebinin öğretileri kitapta merkezi bir rol oynar. Bu da okuyucunun dini inançlar ve fanatizm konusunda düşünmesine yol açar.
Kitapta aynı zamanda iktidar uğruna yapılan fedakarlıkları ve insan doğasının karanlık yönlerini gözler önüne serer.
Hasan Sabbah'ın hırsları ve manipülasyonları bu temaları iyice vurgular. İnsanların inanç sistemleri ve ideolojiler uğruna nasıl hareket ettiği kitabın ana temasıdır.
Alamut; tarihi bir roman olmanın ötesinde, insan doğasını, inanç sistemlerini ve iktidar etkilerini derinlemesine inceleyen bir başyapıt.