Spoiler içeriyor
Son zamanlarda izlediğim en acayip filmlerden. Filmin yüzeysel anlatımını ayrı, metaforlarını ayrı sevdim. İzlerken tamamını tek seferde anlayamamış olsam da filmden sonraki okumalarım biraz yardımcı oldu. Kafamdan uçmadan toparlamaya çalışacağım. Saat gece 04.04. Öncelikle filmi izleme sebebim büyük oranda oyuncular…devamıSon zamanlarda izlediğim en acayip filmlerden. Filmin yüzeysel anlatımını ayrı, metaforlarını ayrı sevdim. İzlerken tamamını tek seferde anlayamamış olsam da filmden sonraki okumalarım biraz yardımcı oldu. Kafamdan uçmadan toparlamaya çalışacağım. Saat gece 04.04.
Öncelikle filmi izleme sebebim büyük oranda oyuncular ve yönetmendi. Javier Bardem zaten ikonik bir aktör, Jennifer Lawrance'ı da 2 gün önce izleyip etkilenmiştim ve tekrar izlemek iyi gelir diye düşündüm. Darren Aranofsky ise bende kuşku uyandıran bir yönetmen ama önceki filmlerini ağır bulmama rağmen sevmiştim. Yine bir şans vermek istedim.
Filmi yüzeysel olarak inceleyeceğim öncelikle. Bir çift ormanın ortasında bir 3 katlı evde toplumdan izole bir şekilde yaşamaktadır ve davetsiz misafirlerin gelmesiyle ortalık karışmaya başlar. Evde yabancılar varkenki mother'ın yaşadığı rahatsızlığı iliklerime kadar hissettim. Empati yapmam hiç zor olmadı çünkü ben de konfor alanıma biri girdiğinde aşırı rahatsız olan ama bu rahatsızlığına rağmen sesini çıkarmaktan çekinen birisiyim. Kocasına da söylemekte zorlanıyor çünkü kocasını seviyor. Önce eve adam geliyor. Sonra adamın karısı. Daha sonra da iki oğlu geliyor ve evde cinayet işlenmesine kadar büyüyor olay ve tüm bunlar yaşanırken anne sadece izliyor. Filmin sonlarına doğru yaşananlar iyice kabusa dönüyor ve böyle bir kabus görseydim muhtemelen terleyerek uyanırdım, o derece korkunç. Cin min hikaye benim için. Bana bunlarla gelin.
Gelelim metaforik anlatıma. Burada temel bazı şeyleri filmi izlerken fark ettim ancak birçoğunu filmi izledikten sonra yaptığım okumalarla gördüm. Yine de aklımda kalanları anlatmaya çalışacağım. Buradan sonrası ağır bir şekilde spoiler içeriyor. Aslında yukarıda da yüzeysel olarak yaşananlardan bahsettim ama filmi izleyip yukarıdakinin spoiler olduğunu düşünüyorsanız hiç anlamamışsınız demektir.
Şimdi film aslında dinleri anlatıyor. Hatta Hıristiyanlığı anlatıyor diyebilirim. Baba dediğimiz Javier Bardem, Kutsal Ruh da Anne, yani Jennifer ablamız oluyor. Oğul dediğimiz ise tahmin edeceğiniz üzere doğan bebek, yani İsa. Baba ve Anne mutlu mesut yaşarlarken Adamın biri(Adem) Tanrı ile tanışmak için Tanrının evine geliyor. Bir süre sonra karısı(Havva) da eve geliyor. Tanrı bunların gelmesinden mutlu ve evinde ağırlamaktan mutluluk duyuyor. Ancak Adem ile Havva yasak elmayı yiyor(kristali kırıyorlar) ve cennetten(tanrının evi) kovuluyorlar. Sonra davetsiz misafirlerin oğulları (habil ve kabil) da geliyor ve kardeşlerden biri diğerini öldürüyor. Sonra bir anma töreni gibi bir şey oluyor ancak burasını anlamadım. Anne'nin çıldırmasıyla adam herkesi evden kovar ve birlikte olurlar. Sabahında Anne hamile kalır ve adama ilham gelir. Akabinde şiir kitabını(kutsal kitap) yayınlar ve karısı başta olmak üzere herkes tarafından beğenilir. İnsanlar eve akın etmeye başlar ve tanrı herkesi eve kabul eder. (bir noktaya kadar evi cennet olarak görüyordum ancak dünya olarak tasvir ediliyor sanırım) işler iyice çığrından çıkar ve insanlar evi bildiğin sömürmeye başlar. Evdeki her malı kendi malıymış gibi kullanır ya da çalar. Açgözlülük zirvededir. İşler o kadar çığrından çıkmıştır ki insanlar tanrıya taparken istemeden de olsa zarar vermektedirler. Tanrı da evinden kovmak istemez kimseyi. En nihayetinde anne doğurur ve bir erkek evlat (isa) dünyaya gelir. Tanrı onu cennetten çıkarıp insanlarla tanıştırmak istese de anne bunu istemez ancak yine de tanrı çocuğu alır ve insanların huzuruna sunar. İnsanlar ise bebeği öldürür. Anne ise bebeğin öldüğünü görünce kriz geçirip bodrum kata giderek kazan dairesindeki yakıtı boşaltıp evi ateşe verir. Evdeki herkes ölmüştür. Tanrı ve anne hariç. Tanrı en sonunda annenin içinden kristali alıp dünyayı yeniden yaratır. Bu da kıyametin birden fazla kez kopmasına atıftır.
Filmde benim yakalayamadığın çok daha fazla atıf, alegorik anlatım, metafor mevcut ancak hepsini yazmaya ne ben şu an dayanabilirim ne de o kadar bilgi birikimim var. Yukarıda yazdıklarımın birçoğunu filmi izlerken yavaş yavaş keşfettim ancak bazı kısımları anlamak için okuma yapmam gerekti. Karakterleri net bir şekilde oturtmak dışında diğer her şeyi filmden sonra anladım diyebilirim. Bu filmi tek seferde anlamak mümkün değil zaten. Ya filmden önce derin bir dini bilginiz olması lazım ya da üst düzey bir film okuma tekniğinizin olması lazım. Bende ikisi de olmadığından birkaç kez izlemem gerekecek.
Toparlamak gerekirse; filmi çok beğendim, oyunculuklar iyiydi, sinematografi iyiydi, hikaye iyiydi. Film anlatmak istediği duyguyu bana geçirebildi. Alt metni de vardı. Aileyle izlenmez. Sinefil bir arkadaşla izlenebilir, yoksa izlenmez. Tek başına izlenecek filmlerden. Katmanlı bir yapısı olduğu için tek seferde anlaşılmayabilir. Önden bir bilgi birikimi lazım. Dinlerle aram iyi olsaydı filme daha çok bağlanabilirdim sanatsal açıdan ama öyle çok da bayılmadım. Tekrar izlerim, sevdiğim arkadaşıma öneririm. Notum da 8/10. Saat de 4.42 olmuş. Yavaştan sızayım :)