Merhabalar, bisikleti olanlar ekran başına! Olmayanlar yallah kapının dışına 🚳. Demeyeceğim tabii ki. Şimdi öncelikle, bu film "zamanı gelince izleyeyim"lik bir film değil (bunu belki öyle düşünüp de erteleyenler olur diye dedim). Neysecime, ben içimden geldiği gibi az ya da…devamıMerhabalar, bisikleti olanlar ekran başına! Olmayanlar yallah kapının dışına 🚳.
Demeyeceğim tabii ki.
Şimdi öncelikle, bu film "zamanı gelince izleyeyim"lik bir film değil (bunu belki öyle düşünüp de erteleyenler olur diye dedim). Neysecime, ben içimden geldiği gibi az ya da çok yazacağım, siz de izlerken içinizden geldiği gibi izleyin.
Bicycle Thieves, son zamanlarda izlediğim en doğal film olabilir. Kendi içerisinde, minimalist ve özellikle amatör oyuncularla çekilmiş olması ile daha fazla değer kazanması yetmezmiş gibi siyah beyaz olmasıyla da kendine özgü gerçekliğini sunuyor. Konusunu biraz çıtırdatmak gerekirse film aslında 2. Dünya Savaşı sonrası işsizlikten muzdarip Antonio'nun trajedisi ama bu ondan ibaret demek de değil.
Çaresizliği, mutsuzluğu, derdi, insana anlık gelen hevesleri, sevinci renkler bile olmadan küçük bir çocuğun (Antonio'nun oğlu, Bruno) gözünde görebilmek... En bayıldığım noktalardan biri kesinlikle buydu. Böyle diyorum ama Antonio'nun da hakkını yememek lazım şimdi, o da bayağı iyiydi. Ayriyeten böylesine iki oyuncunun aralarındaki baba-oğul ahengi, film diyalogsuz olsa bile kendisini izletirdi, buna eminim. Zaten filmin en beğendiğim sahneleri ikisinin de işe hazırlandıkları, birlikte yemek yedikleri, birlikte bisikleti arayışlarıydı.
Ben pek siyah beyaz film izlemedim, bu filmi görünce de (ya da herhangi bir siyah beyaz film görünce) "NE? SİYAH BEYAZ MI?? KESİN İZLEYECEĞİM!" demedim/demem ama sanırım sevmeye başlıyorum. Siyah ve beyazın arkasındaki renkleri oyuncunun veya oyuncuların ufak bir hareketinde/gözünde ya da artık her neyinde görürseniz bu, siyah beyaz filmleri özel kılar, en azından benim gözümde öyle.
Son kez filme dönecek olursam, insan bence bazen sadece oturup böyle bir film izlemek ister ya da buna ihtiyaç duyar. "Nasıl bir film yani?" diye soracaksınız sormayın, sadece izleyince "böyle"nin ne manaya geldiğini anlarsınız. Zaten o mananın içini herkes kendince, ayrı doldurabilir.
Ve gene son kez...
Ah Bruno, kaderin cilvesi her bir hecende saklı. Daha çocuktun ama sana ayrı bir film yapsalar oturur izlerim, o kadar masumanesin ki...
🚲 "Olan oldu zaten, nasılsa sonunda ölmeyecek miyiz, neden şimdi öleyim?"
eN eN eN bayıldığım sahne:
"+ Ne oldu?
- Düştüm işte!
+ Al, kurulan."
(İzleyince daha iyi anlarsınız.)
1,5 aydır bir şeyler yazmıyordum, iyi oldu bu. Yeniden yazmak hoşuma mı gitmeye başladı ne¿ 🦜 Neyse buraya kadar okuyana teşekkür ediyor ve serin günler diliyorum 📢.
🦜 7,5/10