Efsanevi Dune serisinin son kitabını da nihayet bitirme şerefine eriştim. Seriyi övgü dolu bir incelemeyle noktalamak isterdim ama ne yazık ki okurken en zorlandığım kitap Rahibeler Meclisi oldu. Kitabın aşırı yavaş ilerleyen temposu ve benim de yanlış zamanda başlamış olmam…devamıEfsanevi Dune serisinin son kitabını da nihayet bitirme şerefine eriştim. Seriyi övgü dolu bir incelemeyle noktalamak isterdim ama ne yazık ki okurken en zorlandığım kitap Rahibeler Meclisi oldu. Kitabın aşırı yavaş ilerleyen temposu ve benim de yanlış zamanda başlamış olmam hem beni hem de kitabı süründürdü.
Rahibeler Meclisi’ni tek başına değerlendirdiğimde gayet güzel, derinlikli ve siyasi temaların baskın olduğu bir kitap. Ama serinin 5 kitabıyla kıyaslandığında yetersiz olduğunu düşünüyorum. Dune’un genelinde durağanlık hakim ve bu durum beni şu kitaba kadar hiç rahatsız etmemişti çünkü böyle yavaş ilerleyen anlarda yazar hem tasarladığı evrene dair yeni bilgiler veriyordu hem de içsel çatışmalarla karakterleri daha yakından tanımamızı sağlıyordu, ama bu kitapta, zaman zaman kendini tekrarlayan betimlemeler ve diyaloglar nedeniyle hikayenin akışı sekteye uğruyor gibi hissettim. Tabii ki Başrahibe Ananın yaşadığı liderlik sorunları ve içsel çatışmaları derinlemesine işlenmiş. Sorumlulukları, aldığı radikal kararlar, karakter gelişimi çok etkileyiciydi ama diğer karakterler geri planda kalmış fikrimce. Kitapta önemli yere sahip karakterleri son 100 sayfa kala okuyoruz, bu da kitabın genel anlatımında bir eksiklik hissi yarattı maalesef.
Son 100 sayfa kaotik ve bol aksiyonlu geçti. Ama Sapkınlar’da olduğu gibi bu kitabın finali de oldu bittiye getirilmiş. Kitabın başından beri heyecanla beklediğim karşılaşmalar hem çok kısa sürdü hem de beklediğim kadar etkileyici değildi. Çok önemli karakterler yok yere harcandı, yarım kalmış bir seri olması da cabası…
Kitabı kusur bulucu gibi yorumladım biraz ama sevdiğim yerlerde yok değil. Frank Herbert’ın genel olarak yaptığı analizleri çok beğeniyorum, bu kitapta da erk sahipleri, işçi sınıfı ve siyasetle din arasındaki ilişkiyi fazlasıyla etkileyici bir şekilde incelemiş. Cümlelerin altını en çok çizdiğim Dune kitabı Rahibeler Meclisi oldu. Kitaptaki en beğendiğim kısım ise Lucilla ve Yüce Saygın Ana arasında geçen diyalogdu. Bir de Izdırap bölümünü çok beğendim. Kitaptaki ilişkiler de samimi geldi, 4. kitaptaki ilişkiler biraz zorlama gelmişti. Bu kitapta Butleryan Cihadı’yla ilgili de birkaç brifing alıyoruz, merak uyandırıcı duruyor; ilerleyen zamanlarda rafıma eklemeyi planlıyorum. Spoiler vermek istemediğim için anca bu kadar yorum yapabiliyorum. Kitabı okumalı mısınız? Bence okuyun. Her ne kadar yarım kalmış bir seri olsa da 5. kitabı gerçekten başarılıydı. Sapkınları okuyup, bunu okumamak da olmaz. Sadece zamanlamayı iyi ayarlayın, kitapları üst üste okumanıza gerek yok. Son olarak serinin bende önemli bir yeri olduğu için genel olarak birkaç şey söylemek istiyorum.
Gerçekten son kitabına rağmen çok çok iyi bir seri. Olay örgüsü öylesine sıkı dokunulmuş, yabancı, bir o kadar da tanıdık bir toplumun detayları o kadar zengince ve zekice işlenmiş ki kitapları okurken içlerinde kaybolmamak elde değil. İlk kitabı bitirdiğimde serinin ilerisine dönük birkaç tahminde bulunmuştum ama şu anda gelinen yer beni o kadar şaşırttı ki ne desem az kalır. Karakterlerin kahraman mı yoksa anti-kahraman mı olduklarına karar vermek çok güç. Evrenin büyüklüğü, yazarın güçlü dil ve anlatımı, din, siyaset, ekoloji, insan doğası, özgün felsefesi gibi geniş spektrumuyla hayran olduğum, şu ana kadar okumuş olduğum en sağlam seri. Hayranlık duyduğum kitapları eleştirirken kendimi yetersiz hissediyorum, bu yüzden sadece okumanızı tavsiye edebilirim. Seriyi bitirirseniz eminim gelinen nokta sizi de son derece şaşırtacaktır. Bu serinin yeri ben de her zaman ayrı olarak kalacak.
Kapanışı, ben dahil Dune serisini okuyanların hayatında önemli bir yere sahip olduğunu düşündüğüm korku duasıyla yapmak istiyorum:
"Korkmamalıyım. Korku katilidir aklın. Korku, mutlak yıkım getiren küçük ölümdür. Korkumla yüzleşeceğim. Onun etrafımdan ve içimden geçip gitmesine izin vereceğim. Ve geçip gittiğinde, onun izlediği yolu görmek için iç gözümü kullanacağım. Korkunun geçtiği yerde hiçbir şey olmayacak. Yalnızca ben kalacağım."