"Dum vivimus vivamus." demiş Seneca, yani "Hayattayken yaşamalıyım." Hayattayız ama yaşıyor muyuz gerçekten? Bu aralar bunu çok fazla düşünmeye başladım. Yakın zamanda hayatının bir bölümüne tanık olduğum birinden bahsedeceğim: Bu kişi Tolstoy'un “Yiyordu, içiyordu, uyuyordu, uyanıyordu ama yaşamıyordu” sözünün beden…devamı"Dum vivimus vivamus." demiş Seneca, yani "Hayattayken yaşamalıyım."
Hayattayız ama yaşıyor muyuz gerçekten? Bu aralar bunu çok fazla düşünmeye başladım.
Yakın zamanda hayatının bir bölümüne tanık olduğum birinden bahsedeceğim: Bu kişi Tolstoy'un “Yiyordu, içiyordu, uyuyordu, uyanıyordu ama yaşamıyordu” sözünün beden bulmuş hali.
Tüm gün uyuyor, yemek yiyor, bir şeyler izliyor ve tekrar uyuyordu ertesi gün de öyle, sonraki gün de öyle ondan sonraki gün de… Neredeyse aylarca bu şekilde yaşadı ya da yaşamadı.
Ben eskiden hayatımı yaşamadığımı düşünürdüm ama muhtemelen bu kişiye göre çok güzel bir hayatım var ki bunu kendisinden de duymustum.
Hayatımızı nasıl yaşayacağız? Herkesin durumu diğerinden daha kötü ya da daha iyi. Bu aslında içimizden gelen bir şey mi? Çünkü bazı zamanlar kendimi çok iyi hissediyor ve hayatımın her şeye değer olduğunu düşünüyorum ama bazı zamanlar…
Bu kitap aslında bir açıdan iyi geldi. Her ne kadar felsefik cümleleri kafam basmadığı için zorlansam da kıyıdan köşeden kaptığım bazı önerileri hayatıma uyarlamaya çalıştım. Mesela az ve öz konuşmayı hayatıma dahil etmem gerekiyordu çünkü çok fazla konuşuyorum. Yani her ortamda konuşma durumum olmaz ama konuşmaya başladım mı çok saçma konulardan soru sorabilecek seviyeye gelebiliyorum. O an sessizlik olmasın istiyorum, hatta bazen sessizliği bozmak için sıcak olmasa bile sıcak olduğunu dile getiriyor ve konuştuğum için kendimi mutlu hissediyorum jdjf
Kitap genel olarak üç filozofun hayatından örneklerle bize kişisel gelişim hakkında bilgiler veriyor. Bu filozoflar; bir köle olan Epiktetos, imparator olan Marcus Aurelius ve devlet adamı olan Seneca’dır.
Aynı zamanda kitaba adını veren “Vaktinden önce mutsuz olma” düşüncesi de filozof Seneca’ya ait. İlk başta ne tuhaf bir başlık diye düşünmüştüm ama bir yandan mantıklı geldi. Zaten zamanı gelince mutsuz olacağız peki ya niye vaktinden önce mutsuz olarak mutsuzluk süremizi arttırıyoruz ki?
Stoacılar: “Geçmişte yaşamak depresyon, gelecekte yaşamak endiselerin içinde kaybolmaktır. Sadece anda yaşamak mutluluk verici ve anlamlıdır.” der. Sanırım en büyük eksikliğimiz anda yaşamayı bilmediğimizden kaynaklanıyor.
“Yaşamın bir amacı, yönü ve anlamı vardır. Amaçsız yaşam kişide yönsüzlük yaratır, yönsüzlük boşluk yaratır ve boşluk da çöküntü dediğimiz depresyonu yaratır. Yani kişinin kendi içine batmasına sebep olan ve girdap oluşturan aslında bu amacsızlıktır.”
Kitap aslında çoğu zaman duyduğumuz bilgileri içeriyor fakat önemli olan bunu hayatımıza dahil edebiliyor olup olmayışımız. Umarım ben de dahil olmak üzere kitabı okuyan herkes bu bilgileri hayatına dahil edebilir ve en azından vaktinden önce mutsuz olmaması gerektiğini bilir.