🌟🌟🌟🌟 Yıllar evvel Sıfır Bir dizisi ilk YouTube bölümünü yayınladığında heyecanlı merakla izleyen, takip eden ve destek veren tayfadanım. Bir Kezban Bir Mahmut ilk çıktığı yılda onda da aynı desteği ve takibi sürdürmüştüm. YouTube dizisi başarılı olur mu? İzlenir mi?…devamı🌟🌟🌟🌟
Yıllar evvel Sıfır Bir dizisi ilk YouTube bölümünü yayınladığında heyecanlı merakla izleyen, takip eden ve destek veren tayfadanım.
Bir Kezban Bir Mahmut ilk çıktığı yılda onda da aynı desteği ve takibi sürdürmüştüm.
YouTube dizisi başarılı olur mu? İzlenir mi? Halka etki eder mi? Aktör yetiştirir mi? Gibi birçok sorunun cevabı ve ilk başarıları ve ilk deneyenleri bu ekipler olmuştur.
Evet küfür var, evet şiddet var, evet olumsuz örnek var. Evet bunu izleyip de rollenen, taklit eden, dizide geçen repliklerin suyunu çıkaran, TikTok akımları ve gönderilerle sosyal medyayı kullanılamaz hale getiren bir güruh var.
Ama gelin size bu hikayenin başını anlatayım. Bir grup genç ve mahalleli, senaristi belli olmadan ve o zamanlar sadece belli başlı rapçilerin (Beta, Ais Ezhel gibi) beat ve kliplerini yapan Esat Bargun ve Kadri Baran Taşkın'ı da ekibe alarak minimum bütçe ile YouTube'da gayrimeşru hayatı özellikle de 90'ların Getto Adanasını yerel halktan derledikleri anı ve olaylarla bir takım güncel olayları birleştirerek ve elbette özellikle senaristi gizli tutarak anlatmak istedikleri özgün ve cüretkar bir işti.
İlk çıktığı zamanları kast ediyorum bu arada...
O zamanlar Facebook gruplarından oyuncu arıyorlardı. Ve cidden ilk sezon yayınlandığında diziyi bilenlerin sayısı 1 milyon bile değildi. Sonra başarılı bir iş olduğunu ve yerelde tuttuğunu gören yapım şirketleri bu işe kol kanat germek istedi. İlk 2 sezon cidden yokluklar içerisinde mahallenin katkısı ve gönüllü ve acemi oyuncularla çekildi. Üstüne üstlük setin yediği polis baskınları da cabası...
Biz o zamanlar YouTube'un has kitlesi bu nev-i şahsına münhasır işi bölüm bölüm takip ederdik. Sonra Blu TV projeyi üstlendi. Ve başarılı bir reklam çalışmasıyla "Bir dürüm parasına bizi destekleyin şimdi taşın altına elinizi koyma sırası sizde" gibi kısa videolarla kendi YouTube kitlesini fazlasıyla üstüne koyarak Blu TV'ye üye yaptılar. Bu o zamana kadar görülmemiş bir şeydi. Sonra 6 sezon devam eden dizi aslında başından beri istenen ve hayali kurulan bu filmi mahsul verdi.
2. sezondan sonra Özgür ve Cihangir'in Savaşla olan kavgalarından sonra diziden ayrılmasıyla izleyici ve destekçi konusunda bayağı bir kitle kaybetseler de grup dağılma noktasına gelmesine rağmen profesyonel şekilde devam etti ve üzerine birkaç sezon daha ekleyerek ve senaryoyu güçlendirerek bu filme ulaşmayı başardı. Ben de Cihangir ve Özgürün ekipten ayrılmasıyla neredeyde bırakma noktasına gelenlerden biriyim. Gene de devam ettim ve bitirdim. Onun dışında Cash Flow ve Gazapizm gibi rapçilerin diziye verdiği destek de kitlenin büyümesine sebep oldu. Esat Bargun'un jenerik ve alt yapıları bu diziyi unutulmaz arasına soktu bundan eminim.
Konusuna gelecek olursan yani Sıfır Bir ne anlatıyor dersek aslında bir zamanlar sokakta olanları olduğu gibi anlatıyor diyebiliriz. Çete savaşlarını, uyuşturucu ticaretini, faili meçhulleri, hapishane hayatını vesaire vesaire...
Çok abartılı olduğunu ve karşılığının olmadığını söyleyenler var doğru ama şunu anlamıyorlar ki Savaş Satışın kendi ağzıyla dediği gibi aslında bu hikaye 90'ların Adana'sını anlatmak için yola çıkılan bir hikayeydi.
Ve o şartlarda hapishanelerde dönen şiddet ve kıyımın haddi hesabı yoktu. Bakmayın 2000'lerden sonra geldi ölçülü olmak ve infaz yasalarında insanilik...
Neyse filme gelecek olursak "Herkes sussa da biz susmak" sloganıyla Türkiye'nin çoğu sinema salonunda vizyona alınmamasına rağmen iyi bir gişe yaptı.
Evet acemi bir iş ve evet senaryo daha iyi anlatılabilir ve daha iyi bir cast ile x2 x3 gişe yapılabilirdi. Ama zaten bu film de 6 sezonluk dizinin birikimi (hem bütçe hem cast) ile çekildi.
Filmde insan ticareti, göçmenler, çocuk işçiler, çeteler ve siyasi uzantıları, teşkilat içinde yolsuzsuk, halktaki yoksulluk gibi konular işlendi.
Aslında dizide de durum böyleydi. Kendi kaderine terk edilen getto bir mahallenin kendi yasalarını kendi yöntemleriyle koyması...
Özenme muhabbetine girecek olursak aslında dizide özenilecek tek bir karakter bile yok. Her ne kadar güzel gözükse de herkes öldü. Ve bir an bile olsa mutlu olamadılar. Sonu gelmeyen bir intikam silsilesi içerisinde ve kan davasıyla bedel ödeyip durdular. Kendilerince kendilerini haklı çıkaracak bazı argümanlar sunsalar da aslında hepsi içten içe bu batağa saplandıklarını ve çıkamayacaklarını elbet bir sahnede itiraf ediyorlar.
Aslında oyuncu ekibinin vermek istediği nihai mesaj;
Dışarıdan hoş gözüken bu alemde olsan olsan canından olursun ve bu işin kazananı yoktur bedel ödeyeni ve pişman olanı vardır. Nihayetinde büyükler kazanır küçükler sokaklarda heba olur kimse de sizi ve yaptıklarınızı hatırlamaz. Bu işlerden uzak durun olmuştur. Getto'da ya Sıfırsın ya Birsin ya ölürsün ya hayatta kalırsın ama nihayetinde gene birsin yani tek yerden tek ölürsün. Defnedecek kimsen dahi olmaz.
Tabii gençlerin ve çocukların dizideki ve filmdeki replikleri bir meme haline getirmesiyle iş başka bi boyut kazandı orası ayrı.
Ben bu işe ilk günden beri büyük saygı duyuyorum. YouTube dizisinin başarılı olabileceğini ve ana akım medya harici yerel ve bağımsız işlerin de önünün açık olduğunu göstermesiyle çok başarılı buluyorum. Sonrasında her il ve ilçe kendi dizisini yapmaya başlamıştı.
Sıfır Bir ekibi ise Sokağın Çocukları ve Kıyma gibi dizilerle yollarına devam ettiler.
Onları tam izlemedim bilmiyorum. O yüzden bu gönderi de Sıfır Bir Dizisi ve Filmi tek çatı altında olmuş olsun.
Seven sevmeyen herkese saygım var ve haklı buluyorum.
Bütün acemiliklere rağmen ki gerçekçiliği o sağlamış kanaatindeyim. İbretlik dizi ve film isteyenlere tavsiye ederim.