8/10 Türk aile yapısını oldukça iyi yansıtarak mizahi olgunluğa erişmiş olan bu eseri okumak oldukça zevkliydi. Güldürürken düşündüren, inceden inceye değil açık açık eleştiri yapan bir kitap. Yazardan okuduğum ilk kitap olduğundan birazcık çekimser yaklaşmıştım ancak sonrasında öylesine açıldım ki…devamı8/10
Türk aile yapısını oldukça iyi yansıtarak mizahi olgunluğa erişmiş olan bu eseri okumak oldukça zevkliydi. Güldürürken düşündüren, inceden inceye değil açık açık eleştiri yapan bir kitap. Yazardan okuduğum ilk kitap olduğundan birazcık çekimser yaklaşmıştım ancak sonrasında öylesine açıldım ki buna ben bile şaşırdım. Gerçekten güzel ve rahat okunan bir eser, okurken hiç kasmıyor, sıkmıyor akıp gidiyor. Dolayısıyla tek oturuşta kolayca bitirebileceğiniz bir kitap.
Kitapta güldüğüm birçok sahne oldu hatta örnek vereyim hemen. Şimdi bizim ana karakterimiz Nuri'den üst komşusuna mektup yazması isteniyor. Bu mektubu yazmasının sebebi ayıptır söylemesi komşusunun hayvan gibi evde tepinmesi. Ailecek Nuri'den kaba,ağır bir ikaz mektubu yazması bekleniyor. Nuri de şöyle başlıyor...
*Nuri* - Çok ağır olmalı... (Yazacaklarını söyleyerek yazar) 'pek muhterem komşumuz efendim' nasıl?
*Gülay*- Ağır mektup bu mu?
*Nuri*- Durun... Bu daha bir şey değil, başlangıç... Arkasını dinleyin! 'Zatıâlinizden pek ehemmiyetli bir ricada bulunacağımdan evvelâ özür dilerim efendim.' Oldu mu?
*Metin*- (Alay eder.) Olursa bu kadar olur.
*Gülay*- Aman baba, sen neler yazıyorsun... Kim kimden özür dileyecek?
*Nuri*- Çok mu ağır oldu?
*Metin*- Ağır da lâf mı, düpedüz hakaret... Adam mektubu okuyunca, tabancasını alır fırlar gelir buraya...
(...)
Böyle devam eden bir kısım. Şu küçücük parçadan bile Nuri'nin nasıl biri olduğunu anlamışsınızdır. Böylesine bir şahsiyetin Toros Canavarı sanılması oldukça 'trajikomik' olmuş. Yazık Nuri ne kadar da bahtsız bir adam, resmen kelebek etkisiyle adamın hayatının kayışını okuyoruz. Okuması gerçekten zevkliydi, ama sonu beni pek şaşırtmamakla beraber mutlu da etmedi. Puanı da oradan kırdım zaten. Yazacak bir şey bulamadım zaten ben susayım da alıntılar anlatsın bazı şeyleri.
🔩"Siz davayı kazandık diye kasılın bakalım. Ben hepsini öğrendim; aleyhimize karar veren mahkemenin hakimi de sizin gibi kiracının biriymiş. Kabahatin başı, benim avukat olacak dürzüde. Ulan, hiç insan tahliye davasını, hakimi kiracı olan bir mahkemede açar mı ne? Bunların avukat olmaları için beş fırın ekmek yemeleri lâzım. Diplomayla avukatlık olmaz; diploma başka, bu işler başka... Evi olan bir hakim olsaydı, sizi şıp diye evden attırdı. Neden? Çünkü o zavallının da kiracı derdinden ciğeri yanmıştır da neler çektiğimi bilir. Benim avukatım olacak dürzüye bunları dedim de, bana 'ev sahibi olan hakim bulamadım.' dedi. Memleket memleket değil ki, ev, apartıman sahibi olan da hakimlik etmiyor. Kiracıdan hakim olursa, öyle memlekette adalet olur mu, olmaz elbet..."
🔩"Vatandaşsan polisten başka kimden şikayetin olacak... Öyleyse sen vatandaş değilsin. Biz bilmez miyiz... Yok vatandaş değil de yüksek bir zevatsan, o zaman da telefonu açarsın komiser beye, böyleyken böyle oldu dersin..."