İnternete düşmesini sabırla beklediğim, düştükten sonra da izlemek için ortam aradığım bir filmi sonunda izlemiş bulunmaktayım. Arkadaşlarla toplanıp izlemek gerçekten keyifliydi, her kaygı sahnesinde bana imalı bakışları (ki naalaka yani!) ve bir arkadaşımın öfke sahnelerini öfkeden daha iyi canlandırması sonucu…devamıİnternete düşmesini sabırla beklediğim, düştükten sonra da izlemek için ortam aradığım bir filmi sonunda izlemiş bulunmaktayım.
Arkadaşlarla toplanıp izlemek gerçekten keyifliydi, her kaygı sahnesinde bana imalı bakışları (ki naalaka yani!) ve bir arkadaşımın öfke sahnelerini öfkeden daha iyi canlandırması sonucu öfkenin ikizini bulduğumuzu anladığımız o dakikalar benim için tebessümle hatırlayacağım anlar arasında kalacak kesinlikle.
Bir sorun var ki, dublajdan değil altyazıdan izledik. Diğer sorun ise alt yazının berbat oluşu sonucu yanlış yerleri kendimiz düzeltmek zorunda kaldık.
Ve evet dublajını gördüğüm anda da tekrar kardeşimle izleyeceğim.
Filme gelecek olursak, gözümde tüten bir geçmiş tortusu var; kendimi filmdeki Nostalji gibi hissediyorum.. 9 yıl geçmiş a dostlar, oysa daha dün gibi ilk izleyiş
Yeni karakterlerimiz çok tatlı ve çok acılar. Bıkkınlık, utanç, gıpta, kaygı, nostalji; tam olarak ergenliğe adımda bohçamıza kattığımız duygular destesi bir nevi. Bu kadar iyi yansıtmak ve onun Riley üzerindeki etkisini izlemek çok hoştu. Özellikle ergenliğe girişteki o karmaşa ve telaş, çok manidar.
Kaygının her yerde üste çıkıp olaylara müdahele etmesi, bıkkınlıktaki o alaycılık ve bezmişlik, gıptanın hayranlık dolu bakışları, utancın kapüşonu ve nostalji nenemiz(keşke seni daha çok görseydik ama muhtemelen diğer filme saklıyorlar, umarım)...
Hepsi ayrı bir detay barındırıyor ve tam anlamıyla duygusunu yansıtıyor bir ayna misali.
İlk film her daim zirve olacak benim için muhtemelen, ama bu filmde üzerinde durulan şeyleri de elbette yabana atacak değiliz. İkisi de çok güzel ve izlenilmesi gereken animasyonlar. Kesinlikle tavsiye ederim.
Şimdiden iyi seyirler ✨
.
.
𝚄𝚏𝚊𝚔𝚝𝚊𝚗 𝚂𝚙𝚘𝚒𝚕𝚎𝚛ı𝚖𝚜ı 𝙱𝚒'𝚜̧𝚎𝚢𝚕𝚎𝚛
.
.
Üzerinde durulan benlik kavramı, gerçekten ders verir nitelikteydi. Oluşturmak istenilen benlik, oluşturulmak zorunda hissedilen benlik, olunması gereken benlik...
Neşe'nin istediği benlik çok toz pembe ve çocukça idi. Sonuçta kızımız büyüyor ve o karakter içerisinde hayata tutunamazdı.
Kaygı'nınki ise tam anlamıyla ergenliğin getirdiği, çevre tarafından kabullenmek adına zorunda hissedilen benlik kavramı, zaten davranışlarındaki o şartlandırma bunu yüzümüze tokat gibi çarpıyordu. "Eğer şöyle olursan; seni severler, kabul ederler, değer verirler.."
Ergenlik döneminde herkesin oturtmaya çalıştığı kişilikte illaki bunun etkisi hissedilmiştir. Çevre tarafından kabullenme arzusu. Tabi bu kiminde Riley gibi gerçekleri ve nasıl olunması gerektiğini sonunda anlayarak asıl benliğin ortaya çıkışı şeklinde olur, kimisinde ise başkası gibi olmak adına kendini yok etmek ile sonuçlanır. Karakter oluşturması, işte bu döngüde dönüp durur ve iyi-kötü bir noktada sonlanır.
Umarım sizler de doğru noktada sonlandıranlardan olur, kendi iç dünyanızdaki asıl benliği ortaya çıkarırsınız. Veya çoktan öyle olmuşsunuzdur, kim neyi duymak istiyorsa işte
Selametle efem, kaygıya da dozunda yer vermeli, ki fazlası dikenli teller gibi beyninizi kuşatmasın~•°