Yine Oscar ödüllü bir filmle karşınızdayım. 2005 Güney Afrika yapımı olan film Uluslararası dalda en iyi film Oscar'ına layık görülmüş. Yanılmıyorsam ilk defa Güney Afrika filmi izliyorum. İlk deneme olarak hoşuma gitti, beklediğim sertlikte bir film değildi ama yine de…devamıYine Oscar ödüllü bir filmle karşınızdayım. 2005 Güney Afrika yapımı olan film Uluslararası dalda en iyi film Oscar'ına layık görülmüş. Yanılmıyorsam ilk defa Güney Afrika filmi izliyorum. İlk deneme olarak hoşuma gitti, beklediğim sertlikte bir film değildi ama yine de seyir zevki yerindeydi.
İlk önce Tsotsi'nin ne demek olduğundan bahsedeyim, sonra filmin ne anlattığını söyleyip duygu ve düşüncelerime geçeyim. Tsotsi Getto dilinde gangsterlere, çete liderlerine verilen bir isimmiş. Baş karakterimizin de bir adı yok. Onu Tsotsi olarak biliyoruz.
Gelelim filmin konusuna. Tsotsi araba hırsızlığı ve gaspçılık yapan bir çetenin lideri. Bir gün silah zoruyla bir arabayı gasp ediyor ve arabanın sahibi kadını da yaralayıp kaçıyor. Kadının bebeği arabada kalıyor. Tsotsi bebeğe bakmaya başlıyor. Bu minik insan yavrusu Tsotsi'nin yumuşak kalbini ortaya çıkarıyor.
Film Güney Afrika'da sınıf ayrımını son derece net yansıtmış. Bir tarafta zenginler bir tarafta arka mahallenin düşkünleri. Tabii bunun yanında Tsotsi'nin de aralarına dahil olduğu suçlular çetesi. Yozlaşma, ayrımcılık, suçlar, gaddarlık ve masumiyet... Hepsini de 1 buçuk saatlik bu filmde görebiliyorsunuz.
Beklediğim sertlikte değil demiştim. Elbette filmde suçlara tanık oluyoruz, ama ben bir Gangster filminden daha sert suçlar beklerdim. Merhamet çabuk geldi sanki. Bilmiyorum, belki de Tanrı Kent'teki sertliği aradım. O filmi izlememiş olsaydım bu yapım sert ve acımasız gelebilirdi, belki...
Film aslında her insanın içinde bir iyilik olduğunu, bunun için bir kıvılcıma ihtiyaç duyulduğunu gösteren -belki biraz polyanacılık- bir yapım. Kısa da olsa Tsotsi'nin çocukluğunu görüp -çocukluğunu demişken bu suçları işlerken de pek büyük olmadığını hatırlatmak isterim- nasıl sokaklara düştüğüne, nasıl suça bulaştığına tanık oluyoruz. Hasta bir anne ve alkolik bir babadan kaçıp sokaklara düşüyor. Yani film diyor ki; suç doğuştan insan zihninde yer almaz. Çevresi, ailesi, yaşadıkları onu suça sürükler. Ne kadar doğru bilemem ama Tsotsi için bu geçerli. Film Tsotsi'nin merhametini ve içindeki masumiyeti de pek iyi yansıtmış.
Tsotsi'nin içindeki merhamet dedim. Evet karakterin yüzünde net bir masumluk var. Fakat bir çete lideri olacak acımasızlık yoktu yüzünde. Şeytan yüzlü bir melek karakteri görmek daha iyi olabilirdi. Fakat Tsotsi karakteri zorlama suç işleyen masum bir çocuk gibiydi. Dediğim gibi o sertliği karakterde göremedim.
Film boyunca Tsotsi bebeğe bakarken kendince bir vicdan hesaplaşması da yapıyor. Finalinde rahatlamış olduğunu hissettirdi. Vicdanen rahatladı çünkü. Doğru olduğunu düşündüğü bir şey yaptığı için.
Biraz daha acımasız olabilirdi, fakat konuyu güzel işlediği için beğendim. Kapanış jeneriğinde çalan müzik güzeldi.