Her tür açlığın insanı kıvrım kıvrım sararak için için kemiren dört yanı dikenli bir yılana dönüşmesini gayet güzel yansıtan bir kitaptı. Midenin açlığı da, ruhun açlığı da insan için derin bir ızdıraba dönüşebiliyor. Kendini sağlıkla doyurmayı başarabilenlere ne mutlu... Ana…devamıHer tür açlığın insanı kıvrım kıvrım sararak için için kemiren dört yanı dikenli bir yılana dönüşmesini gayet güzel yansıtan bir kitaptı. Midenin açlığı da, ruhun açlığı da insan için derin bir ızdıraba dönüşebiliyor. Kendini sağlıkla doyurmayı başarabilenlere ne mutlu...
Ana karakterimizin açlıkla beraber her açıdan düştüğünü, çöktüğünü görüyoruz. Değerleri bile azar azar zedeleniyor, aç insan her şeyi yapabilecek hâle geliyor. Bu açlık hem fizikî hem manevî olarak yorumlanabilir. Karakterimizi çepeçevre saran bir yalnızlık hakim gibi ve bu yalnızlık ruhunu; parasızlık da midesini kemirip duruyor.
Bu açlığın getirisi adım adım zihin bulanıklığı da güzel yansıtılmış. Zaten kitap ağırlıklı olarak monologlardan oluştuğundan karakterimizin zihni çarşaf çarşaf seriliyor önümüze ve dolayısıyla karakterin psikolojisi, düşünce akışı satırlardan, kelimelerden gürül gürül taşıyordu, etkileyiciliği üst düzeydeydi. Anlatımı sevdim cidden, hissetmeyen, açlığı bilmeyen böyle yazamazdı diye düşünüyorum. Kitapta kendi kendine konuşmalar ağır basıyor dedim lakin diyaloglar az sayıda olsa da son derece etkiliydiler.
Karakterimizin bazı yerlerde de fevri tepkileri vardı ve sonrasında pişmanlık duyuyor, git geller yaşıyordu, tüm bu zihnindeki ikircikli karmaşaları açlık tetikliyor gibi duruyordu.
Ana karakterimiz tüm bu açlığa ve açlığın tezahürü ızdıraplarına rağmen fazla gururdan ölümü bile göze alabilecek durumda, yardım almak suçmuş gibi ruhuna eziyet ediyor. Bu duruş vesilesiyle de kurguda onur, şeref, dürüstlük ve vicdan kavramları açlık hissinin etrafına örülmüş oluyor.
Kitap boyunca yadırgadığım bir nokta da farklı bir toplumla karşılaşıyor oluşumuz, bizim topluma nazaran bir kültür çatışması hissettiriyordu. Bizim toplumumuzda yer edinmiş olan açı doyurmak, zorda kalana yardım etmek sevaptır anlayışından mütevellit "bir tas çorba, bir ekmek de mi veremiyorsunuz..." diyerekten doyurma iç güdüm kaç defa tetiklendi durdu sayamadım :')
Toplum açlığı görmüyor, yardım etmiyor, fazla bireysellik bencillik getirmiş gibi ama ana karakter ise bu duruma tamamen ters bir yapıda. Gerçi başlarda fazla cömert ve yardımseverken gittikçe bu yönleri de zedeleniyor ama olsundu yine de olabildiğine ruhu geniş, eli bol bir isimsiz karakterimiz avare avare dolaşıyordu Christiana (günümüze göre Oslo) sokaklarında...
Bu açıdan özellikle bakkal ile olan konuşmasını yadırgamıştım, kafamda farklı kurgulanmıştı o kısımlar, umduğumu bulamamak biraz hayal kırıklığı oldu sanırım :') ama oradan topluma yönelik bir eleştirisi olduğu da anlaşılıyor, tok insanlara yönelik "Neden yardım etmiyorsunuz" sitemi vardı.
Bir de sanki sadece yazarın değil, ülke genelinin bir açlık sorunu var gibiydi. Karakterimizin karşılaştığı hemen hemen her insanda da bir yoksulluk kol geziyordu sanki hafiften.
⚠️ Son olarak bu aşağıdaki cümle spoilerımsı sayılabilir, hikâyenin nasıl biteceğinin belli olmamasını isteyenler gardınızı alın ve hemen kaçın bu cümleden, benden söylemesi 😂
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
Sonunda açlıktan öleceğini düşünmüştüm ama her zorluğa rağmen umudun diri tutulması mesajı ağır basıyordu kitap boyunca. Bu açıdan şehri terk etmesi şaşırtmıştı beni.
Madem hazır spoiler sekmesi açtım, şu bakkal konusuna da değinmek istiyorum 😅
Bakkalın bilerek çaktırmadan yardım ettiğini sanmıştım ilk karşılaşmalarında ama gerçekten de yanlışlık yaparak vermiş ya parayı, kabullenemiyorum bu kısmı bir türlü :')
Bir de "Eh be adam kendini olduğundan daha iyi göstere göstere açlıktan ölecen nerdeyse, ne gururmuş be!" diyerekten isyanımı da yaptım mı tamam, oh içimde kalmadı, rahatladım 😂
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
⚠️ Spoiler bitti ⚠️
Kitabı okuduğum anda yorum yazmamanın ceremesi... neden bu puanı verdiğimi unutmuşum, nereden kırdım iki puanı hiç bilmiyorum. Neyse artık işte, kitaba puanım buymuş 😅
8/10
⭐⭐⭐⭐⭐⭐⭐⭐☆☆
------------------------------------------------------------------------
📌Sf. 13
"Her şeyi oluruna, kendimi şen sabaha bırakıyor, mutlu insanlar içinde ben de kaygısız, öne arkaya sallanıyordum. Bulutsuz, berraktı gökyüzü; benim de gönlüm gölgesiz."
📌Sf. 19
"Pencereyle sokak arasında düşünceler mekik dokuyor ama tek söz söylenmiyordu."
📌Sf. 40
"Ve karanlık çepçevre etrafımda pusudaydı; her taraf sessizdi, her şey sessiz. Ama yukarıda edebi musikî, hava, asla susmayan uzak ve sessiz uğultu, devam ediyordu."
📌Sf. 41
"Gemi leşlerinin yüzdüğü bulanık insanlık denizinde bembeyaz bir fenerdim ben."
📌Sf. 42
"Talih çok kere dolambaçlı yollardan gelirdi."
📌Sf. 70
"Vicdan mı, dedin? Delilik etme, bu yoksulluğunda, vicdan senin neyine?"
📌Sf. 125
"İnsan deli olmasa bile, biraz duyarlı bir kalbe sahip olabilirdi pekâlâ. Öyleleri vardır ki, ufak tefek şeyler onları yaşatır da sert bir söz onları öldürür."
📌Sf. 154
"Gülünç olmak istemiyordum, fazla gururdan ölebilirdi insan."