"Aşk ve arzu, romantik aşkın ortaya çıktığı gergin bir yay doğurur. Ancak tüm tecrübelerimiz gibi aşk da tutku da kısmen kurgudur. Tabii ki tamamen kurgulanmış değildir bunlar, ne de bilinçli aklımızın emrindedirler. Sabahleyin kalkıp o gün kime aşık olup arzu…devamı"Aşk ve arzu, romantik aşkın ortaya çıktığı gergin bir yay doğurur. Ancak tüm tecrübelerimiz gibi aşk da tutku da kısmen kurgudur. Tabii ki tamamen kurgulanmış değildir bunlar, ne de bilinçli aklımızın emrindedirler. Sabahleyin kalkıp o gün kime aşık olup arzu duyacağımıza karar vermeyiz. Ancak aşk ve arzu, günlük hayatımızın dokusu içinde doğar ve ortaya çıktıkları ortamı kurgulamada bizim de rolümüz büyüktür."
"Otantik bir romantik aşk, Nietzsche’nin anlayışına uygun olarak, trajiktir. Ölümle son bulur, hiçbir zaman sadece istikrarlı değildir, en iyi haliyle sürekli kaybedilip yeniden bulunarak gidip gelir. Harold Bloom, Romeo ve Juliet’ e dair tartışmasında, “Ya aşk ölür ya da aşıklar” der, “Pragmatik olasılıklardır bunlar.” Romantik tutku, ancak garantisi olması gereken güçlü duygulara kendini bırakmayı gerektirir. Ama ne yazık ki hiçbir şeyin garantisi yoktur. Hayat ve aşk kaçınılmaz olarak zor ve risklidir ve bu riski kontrol etmek adına, çoğu kez başka ilişkiler yoluyla, hem güvenlik hem de maceranın kaynaklarını tespit edip korumaya uğraşırız."
"Tabii ki zamanla ölen romantik tutkular vardır: Onları terk etmenin bedeli yıllar süren yeniden canlandırma çabalarına kıyasla genellikle daha azdır. Ancak yanılsamalı kesinliklerin çekimi çok güçlüdür. Uzun süreli ilişkilerdeki tutku yoksunluğunun nedeni, aşk ateşinin sönmesi değil, daha çok ilişkinin anlamsız bir donuklukta sürmesi adına danışıklı bir şekilde uğraşılmasıdır."
"Sevgi, doğası gereği güvenli değildir; ancak aksinde ısrar eder dururuz."
"Sevgi denetim, istikrar, devamlılık ve kesinlik ister. Arzu ise kendini bırakmayı, macerayı, yeniyi ve bilinmezi arar. Sevgide demir atılacak, bağlanacak noktalar ararız ya da güvenebileceğimizi düşündüğümüz bir şeyler. Arzuda ise, reddedilmiş kayıp parçalarımızı ve de kendimizin ötesinde, kendimize dair tanımlarımızın sınırları dışında ve ırağındaki bir şeyleri ararız, ki normal şartlarda kendimizi şiddetle koruruz bunlardan."
"Cinsellik doğası gereği belirsizlik, karmaşıklık ve kırılganlık ile yüklüdür. Cinsel tutkuya kaçınılmaz olarak kendiliğin keşfi eşlik eder: bağımlılıkta, hayal kırıklıklarında ve de saldırganlıkta. Cinsel tutkuya ötekinin keşfi de eşlik eder, kaçınılmaz olarak ötekine zorunlu olarak uyarma, tatmin etme ve hayal kırıklığı yaratma gücünün bahşedilmesidir bu. Bu nedenledir ki birçok çift için cinsellik zamanla rutine dönüşüp sıkıcı bir hal alır. Oysa ilgi eksikliğine yol açan aşinalık değil, karşılıklı bağlılığın derinleşmesi, paylaşılan hayatların daha da karmaşıklaşıp iç içe geçmesiyle cinsel tutkunun, beraberindeki risklerle daha da tehlikeli bir hal almasıdır."
"Sahip olduğunuz bir kişiye arzu duymaktaki tehlike o kişiyi kaybedebileceğinizdir. Bilinmeyen ve elde edilemeyen birine arzu duymak, bilinen ve elde edilebilir, yani kaybı muhtemel birini arzulamaya karşı bir savunma olarak işler."
Ve son olarak:
"Grief is an expression of love."