Raf’ta çok sevdiğim bu seriyi incelemeye karar verdim. Benim için anlamı çok büyük ve umarım size de bana ilham olduğu kadar olur zira Nolan’ın Batman serisi bana göre bir süperkahraman filminden çok insani derin bir yolculuğu anlatmakta. Film Batman’in doğumuyla…devamıRaf’ta çok sevdiğim bu seriyi incelemeye karar verdim. Benim için anlamı çok büyük ve umarım size de bana ilham olduğu kadar olur zira Nolan’ın Batman serisi bana göre bir süperkahraman filminden çok insani derin bir yolculuğu anlatmakta.
Film Batman’in doğumuyla başlıyor aslında. Bruce 26 yaşında eğitimini almış geri dönmüştür bir çok dövüş sanatında ustadır ama daha hazır değildir daha toydur. Filmimiz zaten ilk ihtiyacımız olan element olan korkuyla başlar Bruce bu korkuya travması yüzünden sahiptir ve fitili ateşleyecek ve Batman’in doğumuna sebep olacak şey bu korkudur.
Filmin başında Bruce Wayne kendi malikanesinde bir kuyuya düşer. Bu kuyuda yarasalar onu çok korkutur. Babası gelip onu kurtarır. Bruce kurbandır babası ise kurtarıcı. Bruce babası öldükten sonra bu travmayı atlatamadığı ve o korkuyu aşamadığı için kendi personasını korumak için yani Jung’un dediği gibi kendi kendini kurtarabilmek ve mutlak huzura erebilmek için Batman personasını oluşturur. Aslında Bruce her suçluyu durdurduğunda o geceki kendini kurtarmaya çalışıyordur burada takıntılı kalmıştır ve bu ihtiyaçtan Batman doğar. Bruce artık babası olmadığı ve korktuğu için kendi alter egosunu geliştirerek zihnen kendini bundan korur. Ancak bu korkusunu araç olarak kullanmayı öğrenir ve dediğim gibi Batman’i geliştirir.
Filmin sonunda da bu korku temasının dönüşümünü görürüz. Filmin ana noktasında yer alan bu tema önemlidir ve filmin sonunda Bruce korkuyu kendine gelen bir güçten çok artık düşmanlara yansıttığı bir silaha dönüştürmüştür. Burada denilmek istenen şey başımıza gelenlerle ne yapacağımızın elimizde olduğudur.
Filmde başkaca işlenen bir konu ise kişilikler arası yaşanan zorluklardır burada içsel bir çatışmadan bahsedilebilir. Bruce’un travması Batman’i yaratmıştır ama Batman ile Bruce mutlak huzur ve ahenk içinde değildir. Bu korumacı kişilik bir içsel çatışmayı da beraberinde getirmiştir aynı dövüş klübündeki gibi. Bruce zengin herkesin tanıdığı gündüz yaşayan bir adamdır. Batman ise maskeler arkasında gecenin karanlığında var olan biridir bu karakterlerin beklentileri farklıdır ve bu zorlayıcıdır ruh üzerinde.
Filmde başkaca işlenen bir motifde adalet ve intikam arasındaki bağdır. Bruce ilk başta anne ve babasının katilini öldürmek ister, intikam ister ama vazgeçer. Bu da onun karakter gelişimini ve içsel moral kodundaki gelişimi yansıtır ancak adalet adalet sağlayamadığı vurgusu da es geçilmez. Yetmiyordur ve intikam olmasa bile başka bir şey lazımdır işte o şey Batmandir. Bu yüzden Batman asla öldürmez.
Başka bir dualite ve çekişme aynı Batman Bruce, İntikam Adelet gibi, filmdeki yozlaşma ve kurtuluş temasında yer alır. Gotham city çürük yollarıyla rüşvet alan insanlarıyla bitik haldedir. Gölgeler Ligi bu şehirin ceza çekmesi gerektiğine adaletli olanın bu olduğuna çünkü bütün şehrin bundan sorumlu olduğuna inanır. Bruce ise eğitim gördüğü hocasından bu konuda ayrılıyordur çünkü sorguluyordur ve bir çocuğun doğduğunda göbek bağını kesmesi gibi tam olarak doğumun gerçekleşmesi için hocasından kopması onda yanlış gördüğü şeyleri ondan öğrendikleriyle yıkması gerekir. O yeni bir bireydir artık(yıldızsavaşlarındaki Anakin Obi Wan Kenobi çekişmesi, Polat Alemdar Aslan Akbey gibi). Öğrenci artık başka bir yolda gidiyordur ve hocası ile ters düşmüştür dolayısıyla doğum gerçekleşmiş Batman kendine yaslanan bir karakter olmuş göbek bağı kesilmiş kendi değer yargıları tam anlamıyla oluşmuştur. Batman Gotham’ın suçlu olmadığına değişebileceğine inanıyordur.
Başka bir ilinti ise kaybetmek ve fedakarlık üzerinedir. Buna hafif şekilde Kurtlar Vadisi postumda değinmiştim. Bu yolculuk zorludur ve fedakarlık ister, bu yüzden herkes kahraman olamaz. Bruce’un sevdiklerini kaybetme korkusu sık sık karşılaştığımız bir temadır. Ailesi, Rachel, Gotham, Alfred. Hep kaybedeceği sevdikleriyle sınanır Bruce. Bu da hep fedakarlığı ona hatırladır. Sevdiklerini korumak için bu korkuyu aşmak için kendi mutluluğunu huzurunu geri plana atmalı onlar için savaşmalıdır Batman olarak.
Burada tabii bu kurtarıcı ve kahraman kavramları da irdelenmektedir. Mesela Bruce’un kahramanlık anlayışı kurtarıcı ve onarıcı şekildeyken Gölgeler Ligine göre bu yok edilmeyle gelen bir dengedir.
Filmde başka önemli bir unsur da sembollerdir. Filmin sonuna doğru yarasa Bruce için sadece bir korkunun temsili düşmana korku salan bir sembol değil Gotham için umut olmuş başka kişilere kötülükle savaşması için ilham ve umut olmuştur. Batman aslında maskenin arkasındaki biridir Bruce herkesi bu olmaya davet eder ve bu moral kodu yaymaya çalışır çünkü Batman bir semboldür ve yok olmaz ama Bruce bir gün yok olacaktır. Gotham’ın değişimi ancak bu fikrin aşılanması ile olur.
Batman Begins’de bu kadar etki gücüne sahip insanların bunu hak edip haketmediği de sorgulanır. Bruce elindeki onca güce rağmen aşırıya kaçmaz ölçülüdür ve iyiyi aşılamay yaymaya çalışır ama hocası Ra’s al Ghul için aynı şey söylenemez bu yüzden bu etkiye sahip olan iki karşıt gücün hangisinin ne sebeplerle o gücü hak edip haketmediği de sorgulanan bir etkendir.