THEODORE GERİCAULT-MEDUSANIN SALI Fransız ressam olan Theodore Gericault’un en bilinen eseri MEDUSA’NIN SALI ile karşınızdayım. Yani orjinal adıyla “Le Radeau de la Meduse” eserinden bahsedeceğim. Oldukça büyük bir bir tabloya yapılan bir yağlı boya çalışmasıdır. O zaman bu eserin hikayesine…devamıTHEODORE GERİCAULT-MEDUSANIN SALI
Fransız ressam olan Theodore Gericault’un en bilinen eseri MEDUSA’NIN SALI ile karşınızdayım. Yani orjinal adıyla “Le Radeau de la Meduse” eserinden bahsedeceğim.
Oldukça büyük bir bir tabloya yapılan bir yağlı boya çalışmasıdır. O zaman bu eserin hikayesine geçelim.
O zamanlar Fransız Kralı’nın emriyle 4 gemilik bir filonun Senegal açıklarına doğru yelken açmasıyla başlıyor. Amaç İngilizler tarafından ele geçirilen kolonileri (bir topluluğun yerleştiği yer) tekrar Fransız tarafından ele geçirilmesi idi. Tahmin edersiniz ki bu gemilerin arasından en büyük olan gemi La Meduse adlı gemiydi. Bu geminin kaptanlığı ise 25 yıldır denizlere çıkmayan bir kaptana verilmişti. Verilenlere göre gemide yüzlerce insan bulunuyordu. Hazırlıklar tamamlandığında gemiler yolculuğa başladı. La Meduse gemisi hem içinde taşıdığı önemli yolcular hem de yükleri yüzünden, aynı zamanda diğer yelkenlilerden oldukça hızlı olduğu için öncü gemiydi.
Amaç Senegal kıyılarına ilk varan olmaktı ama La Meduse geminin kaptanı ne harita kullandı ne de subayların önerilerini dikkate aldı. Kaptanın amacı geniş bir kumsala ulaşmaktı. Fakat işler düşündüğü gibi ilerlemedi. Önüne çıkan engelleri fark edemeyen kaptan ne yazık ki geminin Moritanya kıyılarının biraz uzağında karaya oturmasına sebep oldu. Gemi beklenenden çok sığ bir tarafta karaya oturmuştu. Her ne kadar uğraşsalarda geminin tekrar su yüzeyine çıkmasını sağlayamadılar. Birkaç gün sonra çıkan fırtına Le Meduse’nin omurgasını kırdı. İşler gittikçe kötüye gidiyordu ve gemiyi terk etmelerinin zamanı gelmişti. Geminin sağlam kalan kalaslarından derme çatma bir sal yapıldı. Denizciler ve askerlerden oluşan 150 kişi bu sal ile okyanusa açıldı. Amaç kayıklar yardımıyla bu salı kıyıya çekmekti ama ne yazık ki birkaç saatin sonunda bağlantı iplerinin kopması sonucu bu uğraş da başarısız oldu. Okyanusun ortasında küreksiz, yelkensiz tek başına kalan Medusa’nın Salı kontrol edilemez bir şekilde hırçın dalgaların arasında sürüklenmeye başladı. İlk günden erzakların bitmesi de durumun gittikçe kötüleşmesine neden oluyordu. Bazı yolcular bir umut kendilerini köpekbalığı dolusu sulara attılar ve sonları ne yazık ki felaketle sonuçlandı. Birkaç gün içinde onlarca yolcu hayatını bu şekilde kaybetti. Geriye kalanlar uçan balık olarak adlandırılan ve sayıları da oldukça az, gemilerin üstüne atlayan balıklarla hayatta kalmaya çalıştılar. Zamanla durum içinden çıkılamaz bir boyuta ulaştı. Durum böyle olunca bazı yolcular ölen arkadaşlarını yiyerek, yamyamlık yaparak hayatta kalmaya çalıştılar. Günler sonra Le Meduse gemisinin arkasından gelen gemiler, Le Meduse gemisi ile karşılaştı.
150 kişi ile çıkılan yolculuktan geriye 15 kişi kalmıştı. Açlık, susuzluk ve keskin güneş yüzünden kalan kazazedelerin 5 kişisi daha hayatını kaybetti.
Bu olayın patlak verdiği bir dönemde genç bir ressam olan Gericault bu olayı yaşayan kazazedelerle konuştu. Resimde, o dönemde güncel olan bir gemi kazasının ardından kaptanın yolcuları ve mürettebatı ölüme terkedişi konu ediliyor. Gericault’un dramatik yorumuyla birlikte, bu güncel trajediyi anıtsal boyutta anlatan bir eser ortaya çıktı.
Evet, ilk olarak bu eseri seçmemin sebebi yıllardır ismiyle hafızamda yer edinmesinden kaynaklanıyor. Durum böyle olunca bende güzel bir başlangıç olabilir diye düşündüm.
Hem hikayesiyle hem de ismiyle akılda kalıcı bir eser. Eğer vaktiniz varsa gidip bir tabloya bakmanızı tavsiye ederim.
Bu arada araştırırken yabancı bir kanalın bu esere yaptığı bir şarkıya denk geldim. Şarkı gerçekten bire bir hikayeyi yansıtıyor resmen. Bende olabildiğince birkaç cümle çevirmeye çalıştım, umarım başarılı olmuşumdur. O zaman şarkının bir kısmını hemen yazıyorum ve gidiyorum.
“Diğer gemilerin önünde
Medusa yolundan saptı
Uzun bir serideki ilk ayrılık
Bir deyişle
Kıyıdan uzakta mahsur kaldı
Kazazedeler araçlarla kaçtı
Bazıları küreklerle taşınıyor
Diğerleri aceleyle inşa edilmiş bir sal üzerinde”