"Küçükken izlemediğim için üzüldüğüm yapımlar" başlıklı bir liste yapsaydım ilk sırada bu anime olurdu. Açıkcası eskiden animeler hiç ilgimi çekmezdi Tsubasa'yı bile birkaç defa izlemeye çalışmış fakat sevememiştim bu yüzden seven birini görünce şaşırıyordum. Hani çocuklar bir yemeği sevmediği zaman…devamı"Küçükken izlemediğim için üzüldüğüm yapımlar" başlıklı bir liste yapsaydım ilk sırada bu anime olurdu.
Açıkcası eskiden animeler hiç ilgimi çekmezdi Tsubasa'yı bile birkaç defa izlemeye çalışmış fakat sevememiştim bu yüzden seven birini görünce şaşırıyordum. Hani çocuklar bir yemeği sevmediği zaman herkesin sevmediğini düşünür, seven birini görünce şaşırır yaa işte bana hep ondan oluyordu.
Aslında yeğenlerle vakit geçirmek için izlemeye başlamıştım fakat onları bekleyemedim, tüm bölümleri bitirdim. Konusu çok güzeldi ve olaylar hep birbirine bağlanıyordu yani gereksiz bir sahne yok denecek kadar azdı.
Merak unsuru da çok fazlaydı, sürekli izlemek istiyordum hatta çabuk sıkılan biri olduğum için genelde bir şey izlerken illaki başka bir şeylerle uğraşırdım ama bunu izlerken gözlerimi ekrandan alamıyordum.
Her karakteri ayrı ayrı sevdim sanırım en sevmediğim karakter Azula'ydı ama o da kötülüğün hakkını veriyordu, onu da sevdim galiba.
Bu arada küçükken izlemediğim için üzüldüğüm yapımlara eklerim demiştim ama küçükken böyle bir çizgi dizinin olduğunu bile bilmiyordum hatta izlemeden birkaç gün önce öğrenmiştim.
Avatar deyince aklımıza hep mavi yaratıklar geliyor bu yüzden birine önerince "Bu o bildiğin Avatar değil" diye açıklama yapma gereksinimi duyuyorum.
Keşke daha çok bilinen bir yapım olsaydı ve şu an çizgi film yayınlanan kanallarda yayınlansaydı çünkü şu an yayınlananlar sanki çocukların zekalarına hakaret ediyor.
Neysee konusuna gelirsek; dört ulus yani hava, su, toprak ve ateş ulusu düzen ve barış içinde yaşıyorlardı fakat bir gün ateş ulusu, dünyanın hakimiyetini eline almak isteyip savaş başlattı. Bu savaşı da sadece bu dört elementin ustası olan avatar bitirebilirdi fakat savaşın en yıkıcı olduğu dönemde avatar ortadan kayboldu.
100 yıl sonra bir buz dağının içinden Avatar Aang ortaya çıktı fakat savaşı durdurabilmesi için tüm elementleri öğrenmesi gerekiyordu bize de Aang'in başından geçenleri merakla izlemek düşüyor.
Şimdi her dizide olduğu gibi karakterleri teker teker anlatacağım. Yine upuzun bir yazı bizi bekliyor jsddjjf
Öncelikle Aang'dan bahsedelim; ilk sahnelerde yeğenim Keloğlan'a benziyor dediği için uzun bir süre gözümde Keloğlan canlandı bu yüzden asla ciddiye alamadım. Zaten karakterin yaşından dolayı çocuksu bir yapısı vardı ve yer yer sinir bozucu bir şekilde davranabiliyordu ama sonradan olay tatlıya bağlanıyordu.
İlk başlarda Avatar'ın mantığını anlamamıştım hatta sadece hava bükücüler Avatar olabiliyor sanmıştım ama bölümleri izledikçe diğer uluslardan da Avatar çıkabildiğini öğrendim.
Aang; masumluğu, iyi niyeti simgeliyormuş gibi hissettim hani çocuklar da öyledir yaa çevresinden etkilenmeseler kötü düşünmezler, hep olayların iyi tarafına bakarlar ve insanlara zarar vermek istemezler. Bir hata yapıyorlarsa çok üzülür ve pişman olurlar. Ben Aang'i hep minnoş bir çocuk olarak gördüm ama en çok karakter gelişiminin yaşandığı kişi de o olmuştu. Son bölümdeki Aang, ilk bölümdeki Aang'in dedesi gibiydi o derece bir bilelik vardı.
Katara hayranlıkla izlediğim karakterlerden biriydi ve çok güzeldi. Abisi ile atışmaları komikti bazı sahnelerde aralarındaki ilişkiyi çok tatlı buldum küçükken abisiyle yalnız kaldığı için anne görevi üstlenmişti bu yüzden sürekli anne gibi davranıyor, gruba ne yapılması gerektiğini söylüyor, onu dinlemedikleri zaman sinirleniyor, her şeye rağmen şefkatli davranıyor, şifali elleri var, sürekli yemek yapıyor, besliyor... Grubun annesi olsaydı o kişi Katara olurdu.
Sokka..
Karakteri nasıl tanımlayabilirim bilmiyorum çok güldüğüm biriydi. Ayrıca sürekli laf söylüyorlardı ama zekası sayesinde bazı işlerin içinden çıkabiliyorlardı hakkını yemeyelim. Çok komikti keşke Sokka gibi bir arkadaşım olsaydı tüm gün hiç sıkılmazdım sjsjdjd
Ama ilişkiler konusunda biraz şıpsevdiydi kimi gerçekten çok sevdiğini anlayamamıştım Suki ile çok tatlı bir çift olmuşlardı ama aya dönüşen kıza da çok üzülmüştüm. Ayrıca görmediği zamanlar Suki'den hiç bahsetmiyordu ve hapishanede görmeseydi Suki'yi aramayı bile düşünmezdi. Sokka için buradan bir puan kırdım.
Toph da çok tatlıydı bazen Katara'yla anlaşmazlık yaşıyorlardı ama aralarındaki ilişki güzeldi. O da doğuştan görmediği için ailesinin gözünde hep hiçbir şeyi başaramaz, edemez gibi görünüyordu fakat Toph, sen neymişsin yaa?
Çok güçlü bir toprak bükücü olmasının yanında psikolojik açıdan da çok güçlü bir insandı açıkcası bu özelliğini çok sevdim.
Zuko'ysa en baştan beri kötü olmasına rağmen sevdiğim karakterlerden biriydi aslında kötü olduğu zaman bile içindeki iyiliği kesit kesit gösteriyorlarmış gibi hissediyordum. Bir yerde Zuko'nun aslında filmin sonunda Aang ile savaşacağı ama Zuko'yu seslendiren adamın ses tonundaki o hafif yumuşama onun karakterini tamamen değiştirdiğini, iyiliğe yönelttiğini duymuştum. İlk defa bir seslendirmen senaryoyu değiştirmişti. Bu bile diziye ayrı bir hava katıyordu.
Zuko'da babası tarafından hep küçük görülmüş ama annesinin sevgisi sayesinde içindeki iyiliği büyütebilmiş bir çocuktu. Bir sahnede Zuko, Azula, Ty Lee ve Mai'nin aileleri hakkında eleştirileri vardı her birinin karakterinin, iyi veya kötü özelliklerinin asıl sebebi ailelerinin onlara karşı davranışlarından kaynaklanıyordu. Kardeş sıralaması bile çok etkiliydi mesela Ty Lee'nin çok fazla kız kardeşi vardı ve bu yüzden anne babasının ilgisi ona yetmiyordu hep en sevilen kız olma peşindeydi. Mai ise tek çocuktu sürekli ilgi gördüğü için ve her istediğine kolayca ulaşabildiğinden sürekli sıkılıyordu. Mai'yi izlerken aklıma sürekli İnside Out'daki Bıkkınlık karakteri geliyordu, aynılardı jsjsjd
Momo ile Appa'ya çok alışmıştım ikisine de sarılmak istiyordum. Gün içerisinde sürekli yip yip diyordum bir de suyu ve ateşi bükmeye çalışıyordum sjsjsj
Ben bu yaşımda bile bunları yaptıysam küçükken izleyenler daha çok eğlenmiştir.
Zuko Katara'yı bir tek ben mi yakıştırdım yaa? Aang' de üzüldüm ama keşke Katara'yı Zuko ile shipleselerdi.
İçimde kaldı..
Bu arada birkaç ay önce mizaçları kafaya takmıştım. Her insanın mizacı farklı oluyordu ve bu mizaçlar da hava, su, ateş ve toprak olarak adlandırılıyordu. Ne kadar doğru bilmiyorum ama bana biraz mantıklı gelmişti.
Diziyi izlerken de hep mizacımı merak ediyor ve bölümü bitirir bitirmez araştırmaya gidiyordum. Hâlâ bulamadım :/
Normalde yazacak çok şey vardı ama şu an hiçbiri aklıma gelmiyor. Zaten bu yazıyı da bir haftadır erteleye erteleye yazıyordum. Şu an yazdığım için kendimi tebrik ediyorum.