Türkiye’nin doğusundaki bir yatılı okulda geçen dramatik ve etkileyici bir hikaye. Film, izleyiciyi soğuk ve izole bir ortamda, katı disiplin kuralları altında ezilen öğrencilerin dünyasına götürüyor. Özellikle Yusuf ve Memo’nun hikayesi, izleyiciye derin bir empati kurma fırsatı veriyor. Filmi, hem…devamıTürkiye’nin doğusundaki bir yatılı okulda geçen dramatik ve etkileyici bir hikaye. Film, izleyiciyi soğuk ve izole bir ortamda, katı disiplin kuralları altında ezilen öğrencilerin dünyasına götürüyor. Özellikle Yusuf ve Memo’nun hikayesi, izleyiciye derin bir empati kurma fırsatı veriyor. Filmi, hem öğretmen olarak hem de öğrencilerin gözünden değerlendirmek gerektiğini düşünüyorum.
Film, okul yönetiminin katı ve duyarsız tutumunu eleştiriyor. Memo’nun hastalığına zamanında müdahale edilmemesi, bürokrasinin insan hayatı üzerindeki olumsuz etkilerini çarpıcı bir şekilde görebiliyoruz. Öğrenciler ve öğretmenler arasındaki ilişkiler, filmde önemli bir yer tutuyor. Özellikle Yusuf’un Memo’ya olan bağlılığı ve onu kurtarma çabası, dostluğun ve insanlığın önemini vurguluyor.
Filmin gerçekçi anlatımı ve doğal oyunculuk performansları, izleyiciyi hikayenin içine çekiyor. Yönetmen Ferit Karahan’ın kendi deneyimlerinden yola çıkarak oluşturduğu senaryo, filme inandırıcılık katıyor.
Türkiye’deki eğitim sistemi, özellikle kırsal bölgelerde, hâla birçok zorluk ve adaletsizlikle karşı karşıya. Dışarıdan bunları görmek belki zor olabilir ama işin içinde olan bir öğretmen olarak bunu çok rahat bir şekilde söyleyebiliriz. Film, bu zorlukları ve adaletsizlikleri etkileyici bir şekilde yansıtıyor. Günümüzde de, özellikle yatılı okullarda ve kırsal bölgelerde, öğrencilerin benzer zorluklarla mücadele ettiğini görmek mümkün. Film, bu açıdan Türkiye’deki eğitim sistemine dair önemli bir eleştiri sunuyor ve izleyiciyi bu konular üzerinde düşünmeye teşvik ediyor.
Filmde verilmesi gereken mesaj, bana göre, eğitim sistemindeki katı ve baskıcı yapıların öğrenciler üzerindeki olumsuz etkilerini vurgulamak ve bu sistemin insanî yönlerinin göz ardı edilmemesi gerektiğini anlatmaktır. Film, öğrencilerin sadece akademik başarılarıyla değil, aynı zamanda duygusal ve psikolojik ihtiyaçlarıyla da ilgilenilmesi gerektiğini güçlü bir şekilde ifade ediyor. Özellikle, öğrencilerin seslerini duyurabilmeleri ve haklarını savunabilmeleri için daha demokratik ve empatik bir eğitim ortamının önemini vurguluyor. Bu mesaj, eğitimde reform yapılması gerektiğine ve öğrencilerin birey olarak değer görmelerinin ne kadar önemli olduğuna dikkat çekiyor.
Filmi izlerken öğretmenleri de acımasızca eleştirenler olabilir fakat şu gerçekler de unutulmamalıdır ki; Öğretmenler, tüm öğrencilerin eşit eğitim almasını sağlamak için çaba gösteriyorlar. Bu, bazen bireysel ihtiyaçların göz ardı edilmesine neden olabilir, ancak genel olarak tüm öğrencilerin aynı fırsatlara sahip olmasını amaçlıyorlar. Bu durumlar, öğretmenlerin niyetlerinin genellikle öğrencilerin iyiliği için olduğunu gösteriyor. Ancak, yöntemlerin ve yaklaşımların daha insancıl ve empatik olması gerektiği de bir gerçek.