Ülkemizde yaz dizileri bu ülkenin medyasının başına gelmiş en kötü şeylerinden biridir. Yüzde 95i aynı senaryo ve berbat oyunculuklar ile, laçkalığın dibine vurulan berbat işler oluyor. (Çok ciddi sosyolojik bir problem bu dizide de baş gösteriyor ancak kötünün iyisi deyip…devamıÜlkemizde yaz dizileri bu ülkenin medyasının başına gelmiş en kötü şeylerinden biridir. Yüzde 95i aynı senaryo ve berbat oyunculuklar ile, laçkalığın dibine vurulan berbat işler oluyor.
(Çok ciddi sosyolojik bir problem bu dizide de baş gösteriyor ancak kötünün iyisi deyip bakmak istedim. Bu probleme yazının alt kısmında değindim)
Bu dizi için durum biraz farklı. Benim izlemek isteme sebebim sadece Ali Atay idi başta. "Acaba gerçekten senaryoya inandı da mı girdi yoksa Haluk Bilginer gibi ben parama bakarım deyip boş iki dizi çekelim mi dedi?" Diye sorduğum soruyu cevaplasın diye izlemeye başladım. Ancak gerçekten de güzel bir senaryo kurgusu ve çok başarılı oyunculuklar ile ilerlemiş dizi ki yaz dizisinden çıkıp kışın prime time bile denemisler dizi bitmesine rağmen tek sezonda.
Öncelikle iyi şeylerden bahsedeceğim sonra kötü yanlara gelmek istiyorum. Birincisi dediği gibi dizinin oyuncuları zaten kaliteli bir de iyi oynamışlar hepsi, seviye yükselmiş. Müzikler başarılı dizideki, büyük oranda. Dizinin ilk sezonunun yani aslında finalinin alışık olduğumuzun dışında bitmesi bence çok çok başarılı ve doğru bir tercih olmuş. İzlerken refleksim başkaydı tabi ama sonra düşününce helal olsun valla dedim. Bir diğeri de yaz dizisi olmasının bir avantajı sanırım, dizideki dramalar kısa kısa hep. Drama özellikli bir dizi olmamasına rağmen 2-3 bölüm uzatmamışlar aynı şeyleri ki bunu dizilerin neredeyse hepsinde görüyoruz maalesef. Keyif aldırıyor insana, diyaloglar, Ali Atay'ın oyunculuk performansı eğlendiriyor insanı. Yan karakterlerin başarısı diziyi ileri götürüyor kesinlikle. Soner, Ali başkomiser, Fatih, Canan karakterleri bence harika olmuş harika oynanmışlar. Yan karakterlerin başarısı en önemli değildir ama diziyi ilerletir kesinlikle. Bunlar dışında diyebileceğim, dizideki baş kötünün yüzünün hiç gösterilmemesi ve sadece telefondaki bir sesten ibaret olması da doğru tercih olmuş. Halil Sadi karakterinin yüzünün gözükmesi, onun kudretini bilinçaltında düşürürdü. Bu yüzden en iyisini yapmışlar. Toplamak gerekirse birçok yönden başarılı ve diğer dizilerden ayrılan bir sürü özelliği var. Bu sebepten önyargılı olsanız da şans vermenizi tavsiye ederim. Şimdi gelelim kötü yanlarına.
Çok fazla şey sıralamayacağım ama bir konu var çok rahatsız olduğum, onu uzun uzadıya yazabilirim. Çünkü bence çok ciddi sosyolojik bir problem. Birincisi Akgün Gökalp karakterinin sürekli bağırması. Gerçekten çok kafa yoruyor bir yerden sonra. Karakteri bu olduğu için tabi ki ama nolursa olsun insan izlerken gerçekten ses kısıyor. Bu da yanlış yapıyorsun demek bence. Bir ikincisi Ali Atay'ın sinirlendiği sahnelerin biraz fazla telaşe davranması. Bence bu Ali Atay'ın oyunculuk tarzı ile alakalı bir şey, kimisi sevebilir ama ben çok kaliteli bir oyuncu olduğunu bildiğim için, bu tarz fazla fazla refleks vermelerini, tepkilerini çok çok göstermelerini ona yakıştıramadım açıkçası. Şimdi gelelim asıl konuya. Akgün Gökalp Taşkın karakteri, serseri, it kopuk, içten çok temiz bir mafya çocuğu olarak gözüküyor başta. Daha sonra kendini ehlilleştirmeye çalışıyor. Yağmur karakteri aşık oluyor ve nolursa olsun peşini bırakmıyor. Şimdi bu gerçekte olsa, aile zaten baştan engel olur ki hele de bu aile hukukçu bir aile ise. Dizide olur bunlar demeyin. Çünkü bu karakterler genç kızlara güzel ve doğru gibi yansıtılıyor. Veya bu karakterler aslında iyi huylu olduğu için, gerçekte de böylelerdir imajı veriliyor. Biz bunlara inanmıyoruz da demeyin çünkü inanıyorsunuz. Bilinçaltınız bunları sindiriyor çoktan. Üstelik duygusal bir varlık olan kadınlar, bu gibi şeylerden kolayca etkilenmeye müsait. Akgün karakteri dizide adam vuruyor, darp ediyor, gasp eder gibi mekân basıyor, bilimum her türlü serseri davranışı yapıyor ancak Yağmur karakteri "olsun iyi yürekli o gençken savrulmuş" deyip hâlâ peşinde koşuyor. Şunu anlıyorum. Genç bir kadın için risk alan, asabi duran ve güçlü duran erkekler çok çekicidir. Bunu anlıyorum. Ancak o zaman şu soruyu sormam gerek. Ya siz kiminle beraber olacağınızı asla secemiyorsunuz, ya da yeri her geldiğinde "erkekler kapatilsın" gibi cümleler söylerken iki yüzlülük yapıyorsunuz. Şimdi bu ağır gelmiş olabilir ama lütfen düşünün ve anlamaya çalışın. Ya da seçim yaparken "istediğimle olurum" kafası ile ilerleyip, pişman olduktan sonra suçun erkekte olduğunu bile bile kalkıp iki gün sonra bahsettiğim Akgün karakteri gibi erkeklerden yine hoşlanmamalısınız. Ama devam ediyorsunuz. Bu çok ciddi sosyolojik bir problem. Bunda belki erkeklerin ülkede kadınlara asla güven vermemesinin büyük payı var bunu bilmiyorum, ben sadece gözlemledigim kısmı vurgulamak istedim. (Kadına şiddet uygulayan kesim için bahsetmiyorum bu arada. Nolursa olsun bir kadına elini bile kaldırmak o kişiyi ilelebet suçlu yapar. Bu tamamen farklı bir şey.)
Neticede diziyi izleyin derim ancak dediklerimi eğer izlediyseniz de bir daha düşünerek diziye bakın bence.