Spoiler içeriyor
“Bakın hele, tutmuş aşağılık herifin biri Kılavuz olmuş Kendinden daha aşağılık birine, İşte Tanrı böyle birleştirir birbirine benzeyen kişileri,” Felsefe kitapları okumak için bir başlangıç noktası arıyordum. Felsefe ile ilgili güzel içeriklere sahip bir kanal sayesinde İlyada ve Odysseia destanlarının,…devamı“Bakın hele, tutmuş aşağılık herifin biri
Kılavuz olmuş Kendinden daha aşağılık birine,
İşte Tanrı böyle birleştirir birbirine benzeyen kişileri,”
Felsefe kitapları okumak için bir başlangıç noktası arıyordum. Felsefe ile ilgili güzel içeriklere sahip bir kanal sayesinde İlyada ve Odysseia destanlarının, felsefeye başlamak için ideal kitaplar olduğunu gördüm.
Antik Yunan, bu iki kitaptan da anlaşılacağı üzere hem dindar hem de ataerkil bir yapıya sahiptir. Birçok farklı amaçla şölen düzenlerler; evlilik ve ölüm törenleri, kendilerine has bir kültüre dayanmaktadır. Ayrıca Platon ve Sokrates gibi filozoflar da Homeros'un kitaplarına gönderme yapar. Bu sebeple hem Yunan mitolojisindeki tanrıları hem de diğer filozofları anlayabilmek için bu iki kitabın okunmasının gerekli olduğunu düşünüyorum.
İlyada kitabından farklı olarak bu iki kitapta Troya Savaşı'ndan sonrası yer alır. Özellikle Odysseus karakterinin birçok farklı mitolojik yaratık ve sorunla karşılaşmasını, karşısına çıkan problemleri keskin zekası sayesinde aşarak evine dönmeye çalışmasını işler. İsminin anlamı da zaten 'çileli' olup, başına gelenlerle tamamen uyumludur.
Kitapta ilgimi çeken birkaç toplumsal gerçekten bahsedeceğim. Bunlar epey rahatsız edici detaylar: Onuncu bölümde yer alan ve kardeşlerin birbirleriyle evlendirildiği kısım; kadınları değerli eşyaların yanı sıra başkalarına hediye olarak vermeleri ve entelektüel gelişimlerine rağmen birbirlerini acımasızca öldürüyor olmaları.
İsmi Helen kadar olmasa da, bilinen başka bir kadın karakter ise Penelope, Odysseus'un karısıdır. Kitabın büyük bir kısmında Antik Yunan toplumu için "ideal kadın" modelini yansıtır. Itaatkar ve kendinden yaşça ve akılca aşağıda da olsa erkek sözü dinleyen, kendi hırsları ve amaçları olmayan kadınların her zaman doğru ve mutlu olacağı mesajını veriyor.
Antik Yunan toplumunun bir başka inancı ise tanrıların insan suretinde, insan duygularına sahip fakat çok daha güçlü varlıklar olduğu. Bu tanrılar, taraf tutarlar ve insanların kaderine müdahale ederler.
İlginç olan kısım, tanrıların mutlak gerçek gibi yazılıp bazı kısımlarda buna inanmayan insanların da var olması. Çok küçük bir bölümdü ancak gözümden kaçmadı. Düşünün ki insanlara görünüp mucizeler gerçekleştiren tanrılar varken bir de bunlara inanmayan insanlar var. Sanırım Homeros'a göre tanrılar sadece belirli bir gruba görünüyor ve diğer gruptan kendilerini gizliyor.
Ayrıca kitabın çevirisi o kadar güzeldi ki hiç zorlama bir anlatım yaratmamış. Sanki esasen Türkçe yazılmış bir destan gibi akıcıydı. Diğer baskılarını bilmiyorum ama Azra Erhat ve A. Kadir'in yaptıkları Yunanca aslından direkt çeviriyi tavsiye ederim.
“Bir tanrı yok, Zeus baba senden katıyürekli,
Hem yaratırsın insanları, hem acımazsın onlara,
Yıkıma sürükler, yağdırırsın başlarına korkunç acılar.”