Film zevklerine güvendiğim bir arkadaşım ile sohbetini yapmıştım bu filmin. Efsaneyi daha önce okumuş olmama rağmen filmi izlememiştim. Arkadaşımın tavsiyesi ile listeme aldım. Bu satırları okuyacağına inandığım için de selamımı iletiyorum :) Oyuncu performansları iyiydi. Müzikler, dekorasyon ve kostümler de…devamıFilm zevklerine güvendiğim bir arkadaşım ile sohbetini yapmıştım bu filmin. Efsaneyi daha önce okumuş olmama rağmen filmi izlememiştim. Arkadaşımın tavsiyesi ile listeme aldım. Bu satırları okuyacağına inandığım için de selamımı iletiyorum :)
Oyuncu performansları iyiydi. Müzikler, dekorasyon ve kostümler de ortalama olarak iyiydi. Bu kategorilerde başlangıç paket puanlarını veriyorum.
Gelelim senaryoya... Hikaye dramatize edilmek istendiği için, "tesadüfi" olaylar üzerinden fazlaca anlam yüklenmiş. Sanırsınız Johanna papa değil de direkt peygamber olacak, öyle bir olaylar zinciri. Bir yerden sonra tadı kaçıyor tabi bu tesadüflerin. Hani biz imkansızlar zincirini Selçuk İnan'ın İzlanda'ya attığı, son dakika frikik golünü anlamlı kılan 12 ihtimalin hepsinin gerçekleşmesi ile biliyoruz ya, işte Johanna için bu imkansız ihtimaller zinciri gündelik olay gibi. "Milyoner" filminde tüm soruların, yarışmacının bir şekilde bildiği yerden gelmesi filan yanında halt etmiş dercesine bir olaylar zincirinden bahsediyoruz. Tabi bu kadar abartı olunca dram etkisi de azalmış bana göre. Bir tık üstü zaten parodi filmlerde oluyor.
Gerçi o yıllarda böyle bir olay yaşandıysa, yani efsane gerçek ise, ancak filmdekine benzer bir ihtimaller zincirinin gerçekleşmesi gerekiyor. Bu yönüyle de filmin başarısını kabul etmek gerekiyor.
Dram dozu gereğinden fazla verildiği için hissizleştirdi dedim ama bir yere kadar doz iyiydi. Hatta bunca ayrı sahnede dramatize etmek yerine, daha az sahnede daha fazla vurucu olan birkaç olay olsaydı belki ağlatabilirdi. Burada çok ciddi bir ıskalama var. Bu filmin puanı 8 değilse, sebebi tam olarak bu ıskalama.
Filmin başarılı yansıttığı şeylerden de bahsedelim. O dönemdeki kilisenin halk nezdindeki baskısı, rahiplerin fetvaları kendilerine göre verip, bu baskıyı kuvvetlendirmeye çalışmaları ve kilisenin bu yöndeki "din dışı" eylemlerini gayet iyi anlatmışlar. "Gerçek Hristiyanlık bu değil" diye o rahiplerin kafasına klavye atasınız gelebilir.
Ana karakter oyuncu seçimleri de bu arada Aslıhan Gürbüz ve Tülin Ece seçimi kadar başarılı olmasa da çoğu yapımdan başarılı. Bunu da dile getirmem lazımdı. Diğer karakterlerde de oyuncular başarılı performans göstermişler. Gıcık olmanız gereken karakterlere gıcık oluyorsunuz, sevmeniz gereken karakterleri seviyorsunuz. Kısaca oyuncular rolün gerektirdiği duyguyu bize yansıtıyor. Artı yazdığım yönlerinden birisi burası.
Filmin bazı replikleri din eleştirisi getirdiği gibi, din felsefesi adına da başarılı tartışmalara kapı açıyor. Bunu yaptıkları sahne sayısını arttırmış olsalar yine puanının 8 olması işten bile olmazdı. Hatta yeniden izlenebilir kategorisinde kendine yer bulurdu. Burası da ıskalanmış.
Iskaladığı 2 ana konu bence bu şekilde. Eğer bunları ıskalamasalardı belki de 9 veya 10 puanlık "düşündürürken ağlatan" efsane bir yapım izleyebilirdik. Ancak şimdi hem Raf hem IMDb puanının aynı olması, filmin bu puanları hak ettiğini ispatlar nitelikte.