Spoiler içeriyor
Yazarımızın tek kitabı olması ve çok fazla sevilmesiyle listeme aldığım, hep çok sağlam bir yerlere bağlanacak diye sabırla okuğum ve karakterler arasında sürekli bocaladığım -sürekli önceki sayfalara dönmek zorunda kaldığım- aşk ve intikamın en şiddetli hâllerine şahit olduğum bir kitaptı.…devamıYazarımızın tek kitabı olması ve çok fazla sevilmesiyle listeme aldığım, hep çok sağlam bir yerlere bağlanacak diye sabırla okuğum ve karakterler arasında sürekli bocaladığım -sürekli önceki sayfalara dönmek zorunda kaldığım- aşk ve intikamın en şiddetli hâllerine şahit olduğum bir kitaptı. Bazı bölümlerde, aşk romanı mı korku romanı mı okuyorum diye sorgulatıyor kitap. Olaylar beklenmedik şekilde öyle ilerledi ki kurgu bana bazen fazla zorlama geldi. Kurgu zorlama bile olsa karakter derinlikleriyle başarıyı yakalamış bir eser. Çok klasik okumuş biri olarak beğenip beğenmemek arasında bocaladım kitap boyunca. Üslubun şiirselliği etkilemeseydi büyük ihtimal de beğenme ihtimalim olmazdı. Karmaşık karakter örgüsünü basitleştirmek ve okuyacak olanlara yardımcı olmak ve her zaman yaptığım gibi kalıcılık sağlaması adına aşağıya kısa bir özet incelemesi bırakıyorum. Özet sonundalki son sözüme de göz atabilirsiniz :)
... KISA ÖZET ...
Kent yaşamından bunalıp hasta düşen ve doktorunun önerisiyle sakinlik arayışına çıkan Bay Lockwood'un kiralamayı düşündüğü Thrushcross Çiftliğinin sakinlerinin garip tavırları onu bu ailenin geçmişini öğrenmeye iter. Bu öğrenme isteğini de yıllardan bari bu ailenin hizmetçisi Nelly ile başarıya ulaştırır. Dinledikleriyle kafası ve ruhu o kadar meşgul olur ki hastalığı iyileşir. Okuyucu ise bu karamsar olaylardan ötürü hasta olma yolundadır :)
Küçük yaşta yalnızlığa terk edilen Heathchliff'in çiftliğin sahibi Bay Earnshaw tarafından eve getirilmesiyle ailenin kaderi değişir. Çocukları Hindley ve Catherine ilk başta bu yabancıyı benimsemeseler de Catherine ile aralarında yavaş yavaş alevlenen bir aşk doğmaya başlayacaktır. Hindley'in ise en büyük düşmanı hâline gelecektir. Adeta bir iblis gibi Bay Earnshaw'ın kendisine olan düşkünlüğünü fırsat bilerek aileyi birbirine katan Heatchliff, ev sahibi öldükten sonra bir süre evin oğlu tarafından dışlanır. Bu sırada Catherine ile komşu malikâne Linton'lara ziyaretler gerçekleştiren bu genç aşığın kaderi bir kez daha değişme yolundadır. Bu ziyaretler sırasında malikânede bir Earnshaw daha dünyaya gelir. Hareton'un doğumu da bir lanet gibi çiftliğe çökecektir. Doğumuyla annesini kaybetmesiyle babasında görülen ruhsal değişim onu daha çekilmez ve sert biri hâline getirir, bunun da hırsını oğlundan alarak onu cahil bırakır. Hareton'un kaderi çok uzun süre değişmeyecektir ama kitabın sonunda onu da bir sürpriz beklemektedir.
Aşk ve intikam, olayları bambaşka seviyeye getirmeye başlar. Catherine ve Heathchliff arasındaki tutkulu aşkın doğurduğu intikam hırsı ve Catherine'in doğduğundan beri çektiği yoksulluktan kaynaklanan zenginlik özlemi onu komşularının oğlu Edgar Linton ile evlenmeye mecbur hissettirir. Catherine hırçın yüzünü onlara göstermediği için bu aile tarafından çabuk onay almıştır. Evlendikten sonra zaman zaman en hırçın hâliyle kocası Edgar Linton'a ben kimle evlenmişim hissiyatı yaşatsa da Catherine'e olan aşkından, ondan vazgeçemeyecek duruma gelmiştir. Bu evliliğe tahammül edemeyen Heatchliff de ara ara aşkını ziyarete gitse de kibre kapılan Catherine onu aşağılamaya başlar ve o da intikam hırsıyla kendisine abayı yakan Edgar Linton'un kardeşi İsabelle Linton ile kaçarak evlenir. İsabelle'de çok kısa sürede bir iblisle evlendiğinin farkına varacaktır. Bu sırada iki ailede de kısa aralıklarla bir bebek dünyaya gelir.
Heathchliff ile İsabelle'nin kaçtıktan kısa bir süre sonra Linton adında çocukları olur. Isabelle hayata gözlerini yummadan önce kaçıp evlendiği için arası bozuk olan abisine çocuğunu emanet eder. Heathchliff bu zengin aileden intikam alma hırsıyla hâla dolup taşmaktadır. O sıralarda büyük aşkı Catherine'in de çok kötü durumda olduğunu öğrenir ve sonunda ölümünü öğrenince daha çok sarsılır. Çocuğunu yurt dışından geldiği gibi onların elinden alır ve kitaba ismini veren tepenin olduğu Thrushcross Çiftliğine götürür. Edgar ile Catherine'in çocuğu Cathy kuzenine doyamamıştır. Yıllar sonra bir araya geldiklerinde onu tanımakta bile zorlanır.
Nelly olayların hepsine tanık olmuştur ve anlatmaya devam eder. Anlattıklarıyla günümüze yaklaşmıştır. Hindley Earnshaw'ın ölümüyle artık çiftlik Heatchliff'e kalmıştır. İsabelle bir gün şans eseri çiftliğe gider ve kuzeni Linton ile aralarında bağ oluşur. Bu bağ zamanla aşka dönüşür. Heatchliff bunu öğrenince şiddetle karşı çıkar ve bu aşkın önünde en büyük engel olur. Daha sonra intikam hırsıyla ortaya çıkan hain düşüncelerle ikisinin evliliği ile kızın tüm mal varlığını üstüne geçirme ve Lintonlar'dan bu şekilde intikam alma arzusuyla yanıp tutuşur. Linton'un kırılgan yapısı ve çekingen tavırları bu planını zorda olsa başarıya ulaştırır ve ikisini bir şekilde evlendirir. Babasının yetiştirme tarzıyla psikolojisi alt üst olan Linton sebepsiz yere Cathy'e çok kötü davranmaya başlar ve o da bir süre sonra hastalanır ve aramızdan ayrılır.
Başta bahsettiğim gibi karmaşık karakter örgüsünü basitleştirme adına kısa kısa olaylara değindim. En son kısma geldiğimizde Hareton yine devrededir. İsabelle çiftliğe gelip gittiği sırada Hareton'u cahilliğinden dolayı sürekli alaya almıştır. Çiftliğe yerleştiği zaman da alayların derecesini arttırmıştır. Heathchliff bir yandan Linton'lardan intikam almaya çalışırken diğer yandan da Hareton'u kültürel yönden cahil bırakarak Earnshaw'lardan da intikamını almıştır. Sonlara doğru Heathchliff ciddi bir psikolojik buhran geçirmeye başlar. Bu buhranın asıl sebebi de elbette ki unutamadığı aşkı Catherine'dir. Ölümsüz aşkının kuzeni olan Hareton'un bazı hareketlerini, kızı Cathy'nin de yüz hatlarını ona benzetmeye başlamıştır. Onları görmeye tahammül edemez ve sürekli dışarda veya odasında yalnız vakit geçirmeye başlar. Kuzenler, evin dindar hizmetçisi Joseph ve Nelly artık başbaşa kalmışlardır. Bu durumdan bir sonra sıkılıan Cathy, kuzeniyle arasını düzeltmeye ve onu kültürel açıdan geliştirmeye karar verir. Hareton, aşağılanmaya alışık olduğundan ve kuzeninin de zamanında bu tarzda davranışları olduğundan kuzenini affetmesi kolay olmaz. Cathy'nin öpücüğüyle samimiyetine inanır. Bu öpücükle başlayan eğitim süreci de büyük bir aşkın tohumlarını atar. Evde belki de ilk defa huzurlu ortam sağlanmıştır. İblis Heathcliff ise günden güne solarak odasında yalnız başına hayata veda etmiştir.
SON SÖZ
Aşk, nefret, intikam, kibir ve gurur gibi kavramların zirvelerde yaşandığı bu roman, üslubuyla ve merak ögesiyle okuyucuyu etkisi altına alıyor. Aşktan ziyade intikam olgusu ön planda. Romanın başından sonuna kadar bir gerilim havası hâkim. Gençlere kesinlikle önerebileceğim fakat 30 yaştan sonrasını biraz sıkabileceğini düşündüğüm bir eser.