♤ "Zayıf, güçsüz bir insana özgürlüğünü verirsen, onu koyar bir torbaya getirir sana teslim eder. Akılsız kalbe özgürlük ağır gelir." Dostoyevski'nin, duyguları bu kadar yoğun yaşayıp olduğu gibi de aktarması benim ruhuma biraz fazla geliyor. Bu nedenle kitap kısa da…devamı♤
"Zayıf, güçsüz bir insana özgürlüğünü verirsen, onu koyar bir torbaya getirir sana teslim eder. Akılsız kalbe özgürlük ağır gelir."
Dostoyevski'nin, duyguları bu kadar yoğun yaşayıp olduğu gibi de aktarması benim ruhuma biraz fazla geliyor. Bu nedenle kitap kısa da olsa sürekli ara vermek durumunda kaldım.
Karakteler gizemli bir şeyler yaşıyor, bu zamanın insanlarından da aşırı farklı değiller doğal olarak. Tecrübe ettikleri olaylar da aman aman şeyler değil. Basit bir konuşma yaparken, sokaklarda başıboş dolanırken o gün dünyanın son günüymüş gibi, iki saat sonra kıyamet kopacakmış gibi diken üstünde tüm karakterler.
Bizim farkında olmadığımız bir takım duygular hissediyorlar sanki. Sebepsiz yere ortaya çıkan ve kitap boyunca devam eden bir ruh buhranıyla yazılmış. Hani kötü bir haber almışsınızdır da eve gidiyorsunuzdur, o tarz bir iç sıkıntısı içinde okudum kitabı.
Dostoyevski'nin karakteleri hep yalnızlık içinde, iç çatışmaları bitmek bilmiyor. Bence bu karakterlerinden ziyade kendi dünyasının kitabına yansıması ile orataya çıkıyor. Her şey tam ve olması gerektiği gibiyken bile geçmişlerinden bir canavar devamlı onları kovalıyormuş gibi yaşıyorlar. Eserlerinde, yaratılan karakterlerin bir daha huzur bulamayacağını hissediyorum. Öyle ki bazen, Dostoyevski'nin yalnızca hayatının son anlarını yaşayan insanları kurgusuna dâhil ettiğini düşünüyorum.
Okurken hissettiğim duyguları yazmaya çalıştım ama küçük bir Dostoyevski olmadığım için size kafası karışmış bir okur olarak yansıtmış olabilirim kendimi.
Olsun, gizemli konusu ve psikolojik yanı için okuyup duyguları kendiniz keşfedebilirsiniz.
Konusu hakkında söylemek istediğim şey aşkın, bencilliğin, zaman içinde değişen insani duyguların gelişimini gözleyebileceğiniz ama karakterlerin arasındaki ilişkiyi kesin olarak saptayamayacağınız tuhaf bir hikaye.
Dostoyevski, diğer kitaplarından daha farklı bir tarz ortaya koymuş olsa da özellikle karakterlerinin karamsarlığı hep aynı. Derinliği ve yabansılığıyla aklımı meşgul edecek türde bir kitap. Karşıma çıktığı için memnunum.
♤
"Aniden hayatta tamamıyla kimsesiz olduğunu, ne sevildiğini ne de sevdiğini hatırladı."
♤
"Belki yanında samimi bir insan olmadığı için bu haldesin."
♤
"İnsan kitap okuyarak değişirmiş derler..."
♤
"Başkasının acısı için ağlama hayatım! Bunları kötü günlerin için sakla. Yalnız kalacağın, yalnızlık acılarını yaşayacağın güne sakla."
♤
"Ordinov hasretle beklenen bir misafir gibi bekliyordu ölümü. Çünkü uyanır uyanmaz içindeki coşku, istek ve etkiler birbirleriyle o denli şiddetli bir kavgaya girmişlerdi ki, hayatı bu hızlı yürüyüşle son bulacak gibiydi."
♤
"Geçmiş, içilmiş şaraba benzer. Geçmişte mutluluk aranır mı? Eskiyen paltonu çıkarırsın, olur biter!"
♤
"Mutluluk istersen, düşünmeden yaşayacaksın."
♤
"Felaket dayanıklı yüreklere bulaşır, sinsice kan ağlatır, kendini göstermekten çekinir."
♤
"Özgürlüğünü ona kendi elinle verecek geri de istemeyeceksin."
♤
"Doldur bir kadeh daha da şu deli başım gövdemden kopsun, ruh bedenden ayrılsın! Beni sabaha çıkmayan bir uykuya yatır da her şey unutulsun."