Spoiler içeriyor
"Anlamım ve uğraşım bu benim, kırık parçaları, bilmeceleri, korkunç tesadüfleri toplamak tek bir şey yaratmak." ♤ Nietzsche bir decadent ama aynı zamanda decadent değil. Çelişki kafa karıştırıcı dursa da olayın çekirdeği de bu. Insan ne iyidir ne kötü, bunların ötesindedir.…devamı"Anlamım ve uğraşım bu benim, kırık parçaları, bilmeceleri, korkunç tesadüfleri toplamak tek bir şey yaratmak."
♤
Nietzsche bir decadent ama aynı zamanda decadent değil. Çelişki kafa karıştırıcı dursa da olayın çekirdeği de bu. Insan ne iyidir ne kötü, bunların ötesindedir. Bizler tarafından, bazı durumları karşılaması ve kolay sınıflandırılması için üretilmiş terimlerle değişmez bir etiketlenmeyi kabul etmiyor. Varoluşun getirdiği zorluklara katlanmak yerine, olumlu kılarak yaşama enerjisini korumak için hayatı sevmeye teşvik ediyor kendisini.
Nietzsche, töreyi, dini, "idealeri", yani doğaya aykırı olan, insanın mutluluğuna Dionysosculuğuna engel olmak isteyen bu görüşlere karşı duruyor. Ona göre bunlar, sadece insanın hayattan alabileceği hazza ket vurmak, şekillendirmek ve sonucunda mutsuzluk getirmek gayesindeler.
Nietzsche'nin üstüninsanı ermiş veya ideal bir insan tipi değildir. Onun üst insanı yiğitlikten, ideallerden ve insanın ruhunu bozan, mutluluktan alıkoyan, hayatı "katalanarak" yaşamaya çalışan inançlılardan değildir. Onun için üst insan, doğaya karşı gelmeyen, idealleri bir kenara bırakarak bencillikle mutlu ve sağlıklı yaşamasını bilen töresi olmayan -zerdüşt- birisidir.
Ecce Homo'yu sanırım kendini daha derli toplu bir şekilde açıklamak, diğer kitaplarında bahsettiği konulardan sonra meydana gelen yanlış anlaşılmaları ve olumlu olumsuz geri dönüşleri yanıtlamak için yazmış.
Böyle Buyurdu Zerdüşt, Iyinin ve Kötünün Ötesinde, Putların Alacakaranlığında ve atıfta bulunduğu diğer kitapları için daha çok yardımcı kaynak niteliği taşıyor.
Daha derin bir anlam arayışında olan insanlar, "La uhibbül afilin" diyenler, kendim de dâhil, yanlış anlamadıysam Nietzsche için olmaması gereken, doğal seçilimle yok olması gereken insanlardanız. Bir parçamı ait hissettiğim bu gruba, marazlı etiketini vuruyor. Var olmaması gereken, doğal düzene, sağlıklı ve hayattan zevk alanların seyrine ters düşen, bulunduğumuz dünyada yarım hissedip ne olduğu bilinmeyen, ruhani şeyleri arzulayan bir grup.... Bu düşüncesi üzerine şahsen alındığımı söyleyemeyeceğim. Her zaman olmasa da böyle kati ve acımasız bir yargıya katılmıyor değilim.
Kısaca, idealler ve ahlak tarafından baskılanmadan, yalan söylemeyi, hayatta kalmak için bencil olmayı kötülükten saymayan Nietzsche bu kitabında, "iyilik" adı altında doğamıza ters düşen ikiyüzlülüğe yöneltilmiş yergisini kaleme almıştır.
Bu kitabı elbette tavsiye ederim ama okumaya bununla başlarsanız bazı atıfları anlayamazsınız. Felsefeye ait terimler, kendi yarattığı karşılığını da sadece kendi bildiği kelimeler, kitabın zor olan konusunu daha da ağırlaştırıyor.
Hızlıca okuyup geçmek yerine bebek adımlarıyla okudum. Nietzsche'ye sorma imkanım olsa kitabından hiçbir şey anlamadığımı söyleyeceğini tahmin ediyorum. Yine de orijinal ve ilgi çekici perspektifini okuduğum için memnun ve sizlere de tavsiye ederim.
Keyifli hafta sonları diliyorum herkese.
♤
"Felsefe, şimdiye dek anladığım ve yaşadığım kadarıyla gönüllü olarak yüksek dağlarda ve buzda yaşamaktır."
♤
"En sessiz sözcüklerdir fırtınayı getiren, güvercin adımlarıyla gelen düşünceler yönetir dünyayı."
♤
"Acıyanları eleştiriyorum, çünkü utanmayı, saygıyı insan farklılıklarını sezme inceliğini kolayca yitirirler..."
♤
"Benim insan aşkım, başkasının duygusunu paylaşmaktan değil , paylaştığım duyguya katlanabilmekten oluşur."
♤
"Benim yalnızlığa ihtiyacım vardır; yani iyileşmeye, kendime dönmeye, özgürce, hafif hafife esen bir havanın nefesine..."
♤
"Geçti artık baharımın tereddütlü üzüntüsü! Geçti artık haziranda lapa lapa karları kötücülüğümün! Yaz oldum iyice, yaz öğlesi oldum."
♤
"Sakının rüzgara karşı tükürmekten!"
♤
"Tanrı biz düşünürlere karşı bir kabalıktır; üstünkörü bir cevaptır, hatta aslına bakarsanız üstünkörü bir yasaktan ibarettir bizlere."
♤
"O "cehennem tatlarını" duymak için asla yeterli derecede hasta olmayan kişi için dünya nasıl da yoksuldur."
♤
"Yetenekli, verimli, özgür yaradılışlar, daha otuz yaşlarında "zarar görene dek okumuşlar", kibrit gibi olmuşlar artık; kıvılcım, _"düşünce" verebilmeleri için sürtülmeleri gerek."
♤
"-Sabahın köründe, gün başlarken, dinç ve gücünün şafağında iken, bir kitap okumak, -bunu ayıp derim ben!"
♤
"Çünkü siz bir ipi titrek ellerle yoklayarak inmek istemezsiniz, tiksinirsiniz kapıyı açmaktan ardında ne olduğunu anladığınız vakit..."
♤
"Tek bir şey olabilmek, tek bir şeye varabilmek için, çok yerde çok şey olmak; işte budur bendeki sağduyu."
♤
"Bütün yanılgıları teker teker, hiç aceleye kapılmadan buz üstüne yerleştiriyorum; idealleri çürütmüyor, donduruyorum... Mesela, şurada "deha" donuyor; az ötede "ermiş" donuyor köşede; şu kalın bu sarkıtlarının altındaki "yiğit"; en nihayet "inanç" donuyor, "aldanış" dediğiniz o şey; "acıma" da az çok donuyor işte, -her tarafta donuyor "kendiliğinden şey"
♤
"Hiç durmadan diğer benlikleri dinlemek -başka ne olabilir ki okumak ?"
♤
"Törel insan doğal insandan daha yakın değildir anlaşılır dünyaya, -anlaşılır dünyaya yoktur çünkü..."
♤
"Bana verecek mutluluğun kalmadı mı artık, ne yazar! Acıların var hâlâ."