Bu işte bir yanlışlık var.. KAPİTALİZM ÖLDÜRÜR- İzmir’de yanarak can veren 5 yoksul çocuktan söz ediyorum. Sınıfsal cinayet bu, faili kapitalizm. Buraya kadar her şey normal gözüküyor zira kapitalizm öldürür. Kapitalizmin bu karakterinden dolayıdır ki dünyada her yıl 20 milyon…devamıBu işte bir yanlışlık var.. KAPİTALİZM ÖLDÜRÜR-
İzmir’de yanarak can veren 5 yoksul çocuktan söz ediyorum. Sınıfsal cinayet bu, faili kapitalizm.
Buraya kadar her şey normal gözüküyor zira kapitalizm öldürür. Kapitalizmin bu karakterinden dolayıdır ki dünyada her yıl 20 milyon çocuk yoksulluk, açlık ve bunlara bağlı nedenlerden dolayı ölüyor.
Yanlışlık şurada: Dünyada kitlesel ölümlere yol açan açlığın siyasetini yapan, “Herkes ekmek, temiz içme suyu” kampanyaları düzenleyen, herkesi sosyal sorumluluk almaya çağıran da onlar.
Bu tabloyu İzmir’de ölüme terk edilen 5 çocuğun cenazesinde ve sonrası yapılan açıklamalarda da gördük. Cenazeye sahip çıkanlara bakıyoruz, en çok gözyaşı dökenler iktidar partisinin bakanları.
Muhalefete bakıyoruz, onlar da ölüme gönderilen 5 çocuğun cesetlerini siyasi sermayeye dönüştürme yarışındalar. Hepsi Beyaz ayrıcalıklı Türk, potansiyel katil.
Belki de birkaç gün önce bu çocukları sokakta görüp iğrenerek baktılar ama şimdi çocuklardan, “Ölen 5 yavrumuzun acısı içimizi yakıyor” açıklaması yapıyorlar.
Korkunç bir durum, öyle ki yoksullar ölünce de sömürüden kurtulamıyorlar, zenginler onların ölülerini de sömürüyorlar.
Bu işte bir yanlışlık var, normal koşullarda yoksulların cenazesini işçi örgütleri, sendikalar, devrimci örgütler, yoksullar sahipler, böyle günlerde zenginler mümkün olduğunca ortalık yerde görünmek istemezler, korkarlar. Lakin böyle değil, zenginler her zamankinden daha fütursuz bir cesaret örneği gösteriyor, bütün alanları dolduruyorlar.
Alanları doldurması gereken muazzam yoksul çoğunluk ise olanları televizyondan izliyor.
Ahmet Telli’nin dizelerini düşünüyorum, gözlerim yaşarıyor:
“Dudaklarımı kanatırcasına ısırıyorum günlerdir
Her sözcük dilimin ucunda küfre dönüyor çünkü
Bir gök gürlese bari diyorum, bir sağnak patlasa
Bitse bu sessizlik, bu kirli yapışkanlık bitse…”
Şili’de, Kolombiya’da sokaklara çıkan tutkulu yoksul isyancıların parolası geliyor aklıma:
“Fakire ekmek yoksa zengine huzur yok!”
Ne güzel bir parola, insanın içini sağlam tutuyor.
“Acaba bunu biz de başarabilir miyiz?” diye geçiriyorum aklımdan.
Hüzün kaplıyor içimi ama yüzü tutkuya değil, melankolik dönük bir hüzün.