Spoiler içeriyor
Herkese selam. 1960 lara gitsem (ya da biraz daha öncesine) bende Adnan Menderesin ölümünü durdurmak için giderdim heralde ve büyük ihtimalle 1950,60 larda siyah palto giyip gezen ,kara bıyıklı ama şiirden de anlayan adamın tekine de tutulup 2024 e onu…devamıHerkese selam.
1960 lara gitsem (ya da biraz daha öncesine) bende Adnan Menderesin ölümünü durdurmak için giderdim heralde ve büyük ihtimalle 1950,60 larda siyah palto giyip gezen ,kara bıyıklı ama şiirden de anlayan adamın tekine de tutulup 2024 e onu da getirmek isterdim. Ve sonra eve döndüğümde jake'nin karşılaştığı alt üst olmuş bir yeri bende görürdüm. Üç dört yıl boyunca 60 lı yıllarda yaşamak, Adnan menderesin ölümünü durdurmaya çalışmak ve hatta durdurmak, tüm süreç de yeni bir hayat kurmak, yeni insanlarla karşılaşmak ve dahası aşık olacağım adamla da tam 64 yıl önceki dünyada karşılaşmış olmak beni epey yormuş olurdu. Ve bir de tabi bizim 60 lı yıllar amerikaya göre daha berbat. "Her şey eskiden güzeldi. Selda Bağcan dinleyip,cem karaca ile söyleyip yaşar giderdik. Ah o eski günler..." Safsatasından daha fazla travmatik ve kötü yıllar olduğu için ruh sağlığım belki de jake' e göre on kat daha da yıpranmış olacaktı. O hayatında hiç katil olmamasına rağmen birkaç kişiyi öldürdü ya da ölümüne sebep oldu. Ben bunu kaldıramazdım sanırım. Ama eğer illa Menderes'i kurtarmak istiyorsam belki de yapardım. Ama o dönemler baya karışık, sokağın birinde anarşistler, faşistler ya da ülkücüler beni yanlış anlayıp kafa göz dalmış da olabilirdi.
Aşk, sevgi, birini uzun süre sevmek vs konuları bana çok yabancı. O yüzden o duyguların sadece adını biliyorum ve içini görecek kadar bir deneyime sahip değilim. Sahip olduklarım da hep aksini bana öğretti. O yüzden jake'n saide'ye bağlanması kadar öyle gözüm kapalı amacımı unutarak birine bağlanır mıydım bilmiyorum ama heralde bağlansam da sonunda o ölecek bile olsa zamanı o ölene kadar baştan alıp sürekli onunla tanışmak gibi sağlıksız şeyler yapardım. O yüzden bilmiyorum ama jake i sevdim.
Çok harika bir serüvendi diziyi izlemek. Yani hikayesi çok sağlam. Bu kadar ütopik bir hikaye ancak hayatla bu kadar bağdaştırılıp gerçekçi anlatılabilirdi. O yüzden hikâyenin asıl mucidi Stephen King'e kucak dolusu "sen bir dehasın adamım! " sözlerini bırakabiliriz.
Ve bunun dışında hikaye çok kusursuz ve profesyonel şekilde diziye uyarlanmış. Sadece bir şeyler eksikti. Yani bu diziyi bende muazzam yapacak sahne ayrıntıları, bana yakın olan görsel şeyler..
Hikaye konusunda hemfikiriz. Hepimize oldukça dokundu. Çok sağlamdı. Oyunculuklar da yine öyle ama benim için asıl yönetmen becerisi demek dokunuşları o ayrıntıları vermek ve suratımıza o şeffaflığı çarpmak oluyor. Mesela hakkari de bir mevsim filmini izkediyseniz oradaki o kışın yüzlerde bıraktığı iz, hafif pembe yanaklar, buğday öğütlerken nasır olmuş elleri göstermek vs inanaılmaz hikayeyi kalbine davet ediyor. Ben biraz daha kusursuz yüzler, güzellikler, iyi araba ve evler, gıda boyası katıldığı belli olan kanlar, mimiklerin ve yüzdeki her hayal kırıklığının ya da değişimin belli olmaması... Bunlar beni çok çekmiyor. Ama onun dışında ipine kadar sağlam film.
On üzerinden daha iyisi gelene kadar sekiz.