"Tanrıyı tanıma iddiasında bulunanların yok bir şeyden haberi. Tanrıyı tanıyandan ise gelmedi bir haber." Iran'ın önemli şairlerinden Şirazlı Sadi'nin iki önemli eserinde biridir Gülistan. Hem nesir hem de nazım biçimi ile yazılmıştır bu kitabı. Her yaştan insanın dostluk, aşk, yaşlılık,…devamı"Tanrıyı tanıma iddiasında bulunanların
yok bir şeyden haberi.
Tanrıyı tanıyandan ise gelmedi bir haber."
Iran'ın önemli şairlerinden Şirazlı Sadi'nin iki önemli eserinde biridir Gülistan. Hem nesir hem de nazım biçimi ile yazılmıştır bu kitabı.
Her yaştan insanın dostluk, aşk, yaşlılık, terbiye, kanaat gibi türlü konularda ders çıkarabilecekleri, daha çok dini öğütler yer alıyor. Bu öğütleri daha etkileyici kılmak için de kısa hikayelerle desteklemiş Sadi Şirazi. Birçok tavsiyeyi yerinde ve mantıklı buldum. Günümüz için bile geçerliler. Ancak yer yer eskimiş, gelişmiş bir devir için yetersiz ve yanlış tavsiyeler de mevcuttu.
♤
(İçerikle ilgili hafif spoiler içerir)
Kadınlardan hiç iyi şekilde bahsedilmiyor. Mesela kitap boyunca kadınlardan bahsedilen sayılı yerlerden bazıları cinsellikle ilgili, bazıları da kadınların akıl konusunda eksik olduğuyla ilgili. Sadi Şirazi, kitabını okuyan kadınların hayal kırıklığına uğraşacağını düşünmemiş ya da umursamamış herhalde.
Ayrıca büyükler konuşurken yanlış da olsa sözlerini düzeltmemek, kölelik, cariyeler, yoksulluğa şükretmek gibi benim için fazla gerçek dışı, insanın gelişmesi için gereken cesarete ve hırsa ket vuracak eylemleri övmüş.
Tabii olur da yoksulluğa düşersek hemen isyan edelim, gördüğümüz her buluta, ağaca lanet edelim demiyorum. Bunları, sadece bizim başımıza gelen, bahtsız olduğumuz için karşılaştığımız talihsizlikler olarak görmemek gerekir. Bu talihsizlikleri, hayatın gerçekleri olarak düşünmek ve değişebileceğini unutmamak, sonsuza kadar çıkmazın içinde saplanıp kalmamızı engeller.
Beni en çok rahatsız eden kısım, Sadi'nin inançsız olan insanlara sürekli lanet etmesi oldu. Kendi halinde yaşayan insanlardan salt farklı görüşteler diye nefret etmek benim hiç anlayamadığım bir şey. Insanın taşıyabileceği nefret sonsuz olabiliyor sanırım.
♤
"Dayanıklı ol toprak gibi ey fakih.
Yoksa göm gitsin okuduklarını toprağa."
♤
"Huzurda yapılan dualar dalkavukluğa ve gösterişe daha yakındır."
♤
"Kötü demirden kim yapabilir iyi kılıç?
Ey bilge,
adam olmaz terbiyeli hiçbir soysuz."
♤
"Kötülük tohumu ekip de iyilik bekleyen boşuna heveslenmiş, saçma sapan hayallere kapılmıştır."
♤
"Padişah bir elma yerse halkın bağından, Adamları söker ağacı kökünden.
Sultan reva görürse beş yumurta için zulmü, Askerleri şişe geçirir bin tavuğu."
♤
"Şunu da bil ki padişahlar halkı gözetmek için vardır, halk padişahlara eğilip selam vermek için değil."
♤
"Öfkelendi mi zırvalayıp ağzını bozmayan kişidir yiğit aslında."
♤
"Sürerim yüzümü acizlik içinde toprağa; Derim her seher vakti esince rüzgar:
Ey seni hiç unutamadığım,
Oluyor mu hiç kulunu hatırladığın?"
♤
"Kaçıyordum insanlardan daha dağa, çöle. Yoktu meşgul olduğum Tanrı'dan öte.
Kıyas et, gör halimi şu an.
İnsan kılıklı hayvanlar tavlası
kalmam gereken mekan."
♤
" Fakihi, piri, müridi
Nefesi temiz ünlüsü
İndi mi şu sefil dünyaya
Benzer bala saplanmış sineğe." 95
♤
"Engin deniz bulanmaz taşla.
İncinen arif sığ kalmıştır hâlâ."
♤
"Olmayınca sevgilinin gözünde paranın değeri,
Para ile toprağın birdir gözünde değeri."
♤
"Ölmezsem eğer veda günü kederden,
Sayma beni gerçek sevenlerden."
♤
"Yeter insanı korkutmaya,
zamanın gelip geçişi."
♤
"İnsanlık dediğin lütuf demek,
yiğitlik demek.
Sanma ki şu kalıp kıyafet insanlık demek."
♤
"Allah saklasın;
İnsanlar haberdar olsaydı gaipten,
Huzur kalmazdı kimsede insan elinden."