Osamu Dazai'nin beni en çok yoran kitabı bu oldu ve kendisiyle ilk kez bu kitabı aracılığla tanışmak pek de iyi bir tercih değilmiş sanıyorum. Ya da belki benim ruh hâlim kitabın o kasvetli, melankolik ve depresif havasını taşıyabilecek bir modda…devamıOsamu Dazai'nin beni en çok yoran kitabı bu oldu ve kendisiyle ilk kez bu kitabı aracılığla tanışmak pek de iyi bir tercih değilmiş sanıyorum.
Ya da belki benim ruh hâlim kitabın o kasvetli, melankolik ve depresif havasını taşıyabilecek bir modda değilken okumaya çalışmak gibi bir hata yapmış da olabilirim zira kaç defa başlayıp bıraktım sayamadım, aylarca elimde süründü ve zar zor anca bitirdim.
Şimdiye kadar 8 kitabını okudum ve Dazai'nin dilini gerçekten beğeniyorum. Hemfikir olmadığınız konularda bile yine cümlelerini çizesiniz geliyor, o kadar etkileyici ifade ediyor kendini. Bu sekiz kitabını da kendi okuduğum sıraya göre ayrı gönderilerde yorumlamayı düşünüyorum, bakalım.
Hayatını okuduysanız Dazai'nin 4 defa intihara kalkıştığını ve en sonunda canına kıydığını biliyorsunuzdur. Okuduğum her kitabında o yaşam ve ölüm arasında mekik dokuyan yanı hissediliyordu. Umut ve pes edişlerde git geller yaşayan birisinin cümlelerini okuduğunuzu anlayabiliyorsunuz. Her kitabında bu tarz ikircikli konular üzerinde inşa ettiği bir çatışma illaki var, yani kendisine ikirciklerin efendisi desek pek de yanlış ifade etmiş olmayız, sanıyorum. 😅
Bu kitabı insanın ruhunun en karanlık köşelerine inip gezinebilendi, diğer kitaplarında bu denli söndürmemiş ışıkları, bağladığı karaları yine az buçuk cılız bir ışık da olsa aydınlatıyordu hafiften ama bu... Bu kitabı zifiri karanlık.
Kitap boyunca beni en çok bunaltan yanı sanıyorum diline pelesenk olmuş şikayetleriydi. Dibin de dibini görmüş, çökmüş bir insanın şikayetten başka da bir şey söylemesi beklenemez zaten ama yoran kısım şu ki adeta kendi elleriyle kazdıkça kazıyor bir kuyu, kazdıkça daha da çöküyor, çöktükçe de o kuyunun en dibini merak ediyor ve o en dibe kendi isteğiyle inmek istiyormuş gibi bir histi benim, o satırlardan aldığım. Kendi elleriyle etrafına karanlıktan bir duvar örüyordu adeta, tam olarak bu, okurken bile ruhumu yoruyordu.
6/10
⭐⭐⭐⭐⭐⭐☆☆☆☆
------------------------------------------------------------------------
📌Sf 14
"Düşündükçe daha da anlayamaz hâle geliyorum ve kendimi, yalnızca benim tamamen farklı olduğum şeklindeki korkunç, rahatsız edici düşüncenin saldırısına uğramış buluyorum."
📌Sf 17
"Ne istediğim sorulduğu anda hiçbir şey istemez olurdum."
📌Sf 43
"Ayrıca 'suçlu psikolojisi' diye bir kavram da var. Tüm hayatımı vicdanım tarafından rahatsız edilerek yaşadım ama aynı zamanda vicdanım sadık bir yoldaş oldu."
📌Sf 52
"Gerçek korkak mutluluktan bile korkar. Pamuk yün bile yaralar onu."
📌Sf 77
"Ah, insanlar birbirleri hakkında en temel şeyleri bile bilmiyorlar. Birbirlerini zerre anlamadan en iyi arkadaş olduklarını sanıyorlar."
📌Sf 104
"Ah, o da perişan. Bundan eminim. Acı çekenler başkalarının acı çektiğini hissederler."