Sanki yazarın sadece içini dökmek, zihnindekileri paylaşmak için yazdığı bir kitap gibiydi. Yine bu kitabı da otobiyografik ögeler taşıdığından okurken geçmişiyle, hatalarıyla, pişmanlıklarıyla hesaplaşmak, çaktırmadan derdini anlatmak, anlattıkça da kafasındaki düşüncelerden arınıp kurtulmak istemiş gibi hissettim. Hani insan bazen hiç…devamıSanki yazarın sadece içini dökmek, zihnindekileri paylaşmak için yazdığı bir kitap gibiydi.
Yine bu kitabı da otobiyografik ögeler taşıdığından okurken geçmişiyle, hatalarıyla, pişmanlıklarıyla hesaplaşmak, çaktırmadan derdini anlatmak, anlattıkça da kafasındaki düşüncelerden arınıp kurtulmak istemiş gibi hissettim. Hani insan bazen hiç tanımadığı kişilere daha rahat döker ya içini... Bunun gibi bir durumdu cümlelerden sezdiğim. Hatta tam olarak ifade etmek gerekirse anlatmadan anlatmak istemek gibi bir kıvranışla kelimeler dökülmüş Dazai'nin kaleminden...
Ya da yalnızca yazmak istediği için yazmış da olabilir, bilemem tabii 😅
Hikâyeyi yazarken farklı bir teknik denemiş ve dördüncü duvarı yıkmak denilen şeyle ara ara kendi yorumlarıyla hikâyeyi bölüp "Pardon bir şey dicektim de olmadı galiba bu eser ya çok beceriksizim off puuff" diye sızlanarak habire satırların içinden ansızın fırlıyıp duruyordu Dazai. Yani bu kitabı bir enteresan olmuş 😂
Yav Dazai'ciğim bir dur iki dakika sızlanma da rahat rahat okuyalım müsaadenle en son toplu yakınırsın, diyesim geldiydi kaç defa... yeri gelmişken itiraf edeyim 🤭
Bir iki yerde bu aralara yorum katma durumu hoşuma gitmişti ama çoğunlukla hikâyenin akışını baltalayıp dikkat dağıtmış. O kadar çok eleştiriyor ki kendi eserini -hatta eleştirmek kelimesi hafif kalıyor, adeta kendi elleriyle kendini gömmüş kitap boyunca- sanki başkalarının kötülemesine fırsat vermeden her şeyi kendisi söyleyip böylece kimsenin diline olumsuz bir yorum bırakmak istememiş gibi.
Sonuç olarak öyle aman aman çok bayıldığım bir kitap olmadı ama genel olarak beğendim. Eğlenceli yanları da olan acının tatlı tebessümü minvalinde bir hikâyeydi. Sonu da biraz en heyecanlı yerinde giren reklam gibi olmuş, hüzünlü bir son beklerken boşlukta bıraktı.
7/10
⭐⭐⭐⭐⭐⭐⭐☆☆☆
------------------------------------------------------------------------
📌Sf. 6
"İçimi görmeye niyetli olanlar görecektir."
📌Sf. 18
"...incinmeye görsünler ya karşılarındakini ya da kendilerini öldürecek kadar kafaya takarlar."
📌Sf. 21
"Onların sohbetleri sırasında "acayip" sıfatı sıkça geçerdi. Bunun sebebi, şu sıkıcı dünyada dört gözle bekleyecekleri bir şeyler olmasını istemeleri olabilir."
📌Sf. 23
"Gülmezsen zarardasın aslında. Gülünecek en ufak şeyleri bile gözden kaçırma sakın!"
📌Sf. 30
"Ben teslim olmak istemiyorum. Kimsenin içimdekileri görmesini istemiyorum."
"Gerçekten insani bir yaşam sürebilir miyim ki?"
📌Sf. 46
"Her daim umutsuzlukla dip dibe duran, rüzgârlara karşı bile soytarılığın o narin çiçeklerini koruyup kollayan hüznü bir anlayabilseydiniz keşke!"
📌Sf. 57
"Özellikle de gerçek duygularını bir gülümseme ardına gizliyorlar."
📌Sf. 62
"Kendisi kötülük yapan biri olunca başkalarının içindeki iyiliği de anlamıyor tabii ki."
📌Sf. 75
"Neden tüm düşüncelerimi bir hükme bağlamadan yaşayamıyorum? Böylesine bir huyu kimden aldım?"