Spoiler içeriyor
Oki doki Efenim başlayalım yoruma başlayalım fakat maalesef oyun dünyasına hakim olmayışımdan mütevellit genel bir izleyici gözünden yorumlayacağım. Oyun dünyalarını konu alan yapımların tarihi geriden başlatabilme kabiliyeti gerçekten çok etkileyici. Sanki bugün hiç varolmamış gibi. En yüksek teknolojilerin sunulduğu 70-80…devamıOki doki
Efenim başlayalım yoruma başlayalım fakat maalesef oyun dünyasına hakim olmayışımdan mütevellit genel bir izleyici gözünden yorumlayacağım.
Oyun dünyalarını konu alan yapımların tarihi geriden başlatabilme kabiliyeti gerçekten çok etkileyici. Sanki bugün hiç varolmamış gibi. En yüksek teknolojilerin sunulduğu 70-80 kültüründen direk 2200lere. Nitekim şu an bize sunulan teknoloji yatırımcılara tek seferlik bir haz yaşatmamak için kırpılıp üstüne ufak tefek yenilikler serpiştirilmiş bir teknoloji. Sonrasında 15-16-17 pro max lite suretlerinde, oo yenisi çıkmış diye bizleri heyecanlandırmak da keyiflidir. Bu yüzden günümüz atlanmak zorunda teknolojiyi halka sunmak için.
Neyse gelelim dizimize. Açıkçası erkeklerin damızlık olması beni eğlendirdi (üzgünüm, not etik). Kadın baya damızlık diye birini birkaç makine ile takas etmeye kalktı. Orda anlamadığım nokta, madem babası kadını tanıyordu niye düğünün devam etmesine izin verdi?
Kıza gelecek olursam kendimde bulduğum ve yavaş yavaş sıyrıldığıma inandığım alıklık onda da mevcut. Kızın alıklığını kısaca tanımlayacak olursak, öncelikle insanları mantıklı sözleri ile ikna edebileceğine inanıyor, come on... Sonra görücü usulüne görmeden okay, girl... Yetişme tarzına aşırı bir güveni var, sığınakta büyümek... Güvenilir olduğu için insanların ona güvenmesini bekliyor, dünyaya hoşgeldin Lucy bebek...
Kızın yavaş yavaş değiştiğini görmek trajikti. Parmağının kesildiği sahnede hiç çığlık atmamasıysa biraz tuhaftı. O an içimden "çığlık icat edilmeden önce insanlar: " dedim. Kızın oyunculuğunu da belki bir tıkçık kötü bulmuş olabilirim. Arada etrafa ördek gibi bakması sinirimi bozdu "men dünyanın en mazlum kızıyam".
Bir bölümde sığınak 4'e gidiyorlardı. İstiridye görmüş masum köylü Maximus'un "bana terlik ve bornoz verdiler" dediği sahnede çok güldüm. Ben de otele gidince aynı şekilde hissediyorum. O, hangi ayağınıza giyerseniz giyin tersmiş gibi duran bez terlikleri giyince yaşanan güven ve huzur... Çok haklıydın Maximusçum. Adam istridyesini yiyip biraz keyif yapacaktı. Şahsen şu an bana öyle bir daire ve o tarz imkanlar sunulsa azıcık mutantlaştırılmayı çok da kafaya takamam gibi geliyor. Bir mısıra ve bir de kıza bakıp seçim yapması... Yürü be yiğido fjjfjf patlamış mısırı, mısır tarlasında büyümüş kıza tercih etmemesinde verilen mesajı da aldık senarist bey.
Kovboycum, kovboycuum... 200 yıl aynı kadını sevip aramak mı? Hem de kadın "Hadi dünyayı patlatalım, böylece sığınaklarda kutu kutu pense oynarız." demişken... Hikayesi tamamlanmadı, ikinci sezonu senin için bekleyeceğim Voldemort gibi suratı olsa da kocaman bir hortlak yüreği olan kovboy adam. Jön olduğu sahnelerde olay mı olayy.. Tam bir 80ler karizması.
Filmin içinde kendimi bir karakterle özdeşleştirdiğimde iki seçenek çıkıyor. Biri Lucy, ki ben onun yerinde olsam ikinci bölümde hamam böceklerinin çıkışı ile dizi sonlanırdı. Aşırı ateşli olup dikkatlerini çekeceğim için değil, beni yirlerdi. Diğer seçenek bilim adamı. Onun yerinde olsam sahip olduğum kaygı yüzünden soğuk füzyon ürettiğim laboratuvarıma hiçbir bilim adamı kolay kolay giremezdi. Ve arabaya bindikten hemen sonra bile kapımı kilitlediğim için yine dizide bir ekşına sebep olmazdım, kapım kilitli olurdu.
Arada bazı şeyler çok kolay ve hızlı oldu zaten. Mesela kızın kardeşinin bir anda bilgisayarlara erişmesi, 31. sığınağa elini kolunu sallayarak girebilmesi. Ya ne sevimli, meğer 31. lağım çukurunu Ninja Kaplumbağalar, Beyin karakteri koruyormuş fjfjjf üzgünüm ama saçmaydı, bir ses koruması da mı olmaz?..
Kızın ona aşık kuzeni(adını hatırlamıyorum) aşırı Yaprak Dökümü Ali Rıza Bey idi. Ayıp olmasın diye sarışınla evlendi. But why baba why? Orda sanırım sığınak insanlarının ne kadar pasif bir kültürde büyüdüğünü anlatmak istemiş. Demokrasiye de bir eleştiri hissettim.
Onun dışındaa, uzun uzadıya muhabbeti yapılabilecek, ara ara güzel dokundurmalar yapan ilgi çekici bir diziydi. Bir günde bitirdim. Yarım bırakınca bu tarz dizileri başını unutuyorum, kalıyor, üşeniyorum tekrar izlemeye.
Bir sonraki sezondan beklentim kovboyun boşanmasını görmek, ailesini 31. sığınakta bulması, kızın Maximus'u damızlık alması... Dışındaki çok ciddi mevzuları senaryo ekibinin tasarımından izlemek istiyorum.
Bu yorumu okuduysanız izleme keyfinizi biraz kaçırmış olabilirim ama ben masumum, spoiler uyarısı yaptım. Ama tavsiye ederim ehehe
Okuduğunuz için teşekkür ederim :))