Sevgi Bir Beceri mi? Erich Fromm’un Sevme Sanatı Üzerine Erich Fromm’un Sevme Sanatı kitabını okurken, sevgi üzerine ne kadar yanlış düşündüğümü fark ettim. Daha önce sevgi, tamamen içgüdüsel, kendiliğinden oluşan bir duygu gibi gelirdi. Ama Fromm, sevgiyi bir "sanat" olarak…devamıSevgi Bir Beceri mi? Erich Fromm’un Sevme Sanatı Üzerine
Erich Fromm’un Sevme Sanatı kitabını okurken, sevgi üzerine ne kadar yanlış düşündüğümü fark ettim. Daha önce sevgi, tamamen içgüdüsel, kendiliğinden oluşan bir duygu gibi gelirdi. Ama Fromm, sevgiyi bir "sanat" olarak ele alıyor; öğrenilmesi, üzerinde çalışılması gereken bir beceri. Bu yaklaşımı başta yadırgadım, ama okudukça hak vermeye başladım.
Kitapta Fromm, sevginin bir şeyler almak değil, vermek üzerine kurulu olduğunu söylüyor. Bu bana çok önemli bir farkındalık kazandırdı. Modern dünyada sevgi, genelde karşımızdakinden bir şeyler beklemek olarak algılanıyor. Ama Fromm’un dediği gibi:
"Sevgi, almakla değil, vermekle başlar."
Bu, sevginin yalnızca duygusal bir bağ değil, aynı zamanda emek isteyen bir süreç olduğunu gösteriyor.
Fromm, sevgiyi dört temel ögeyle açıklıyor: özen, sorumluluk, saygı ve bilgi. Bu ögelerden biri eksik olduğunda, sevginin tam anlamıyla gerçekleşemeyeceğini söylüyor. Örneğin, birini sevdiğimizi söylüyorsak, o kişi hakkında bilgi sahibi olmadan, onu olduğu gibi anlamadan bu mümkün değil.
Kitabın sevgiye dair en çarpıcı yanı, onu yalnızca romantik ilişkilerle sınırlamaması. Fromm, anne-baba sevgisinden kardeş sevgisine, hatta insanın doğaya olan sevgisine kadar farklı bağları ele alıyor. Sevgi, bir ilişki biçimi değil, bir yaşam pratiği. Özellikle şu sözleri beni etkiledi:
"Birini gerçekten sevebilmek için önce yalnız kalmayı öğrenmek gerekir."
Bu, sevginin bağımlılık ya da bir ihtiyaç karşılamaktan çok, özgür bir seçim olduğunu anlatıyor.
Kitabı okurken, sevginin tüketim kültürüyle nasıl zarar gördüğünü de düşündüm. Fromm’a göre modern dünyada sevgi, diğer her şey gibi bir "ürün" haline gelmiş durumda. İnsanlar, ihtiyaçlarını karşılayan, onları tamamlayan bir "ideal sevgili" arıyorlar. Ama sevgi böyle bir şey değil. Fromm, sevginin büyüme ve değişimle sürdürülebileceğini, bunun da her iki tarafın emek vermesiyle mümkün olduğunu söylüyor.
Kitapta sık sık altını çizdiğim yerlerden biri de şuydu:
"Sevmek, bir insanın potansiyelini gerçekleştirmesine yardımcı olmaktır."
Bu, sevgiyi sadece bir bağ değil, aynı zamanda insanın kendini gerçekleştirme yolculuğunda bir araç olarak görmemi sağladı.
Sevme Sanatı yalnızca sevgi üzerine bir kitap değil; insanın kendini anlaması, bireysel ve toplumsal bağlarını sorgulaması için bir rehber. Kitabı okurken, sevginin hem bir eylem hem de bir varoluş biçimi olduğunu daha iyi anladım. Ancak şunu da söylemem gerekiyor: Kitap, yer yer tekrar eden bir anlatıma ve teorik bir dile sahip. Yine de sevgiye dair birçok soruya yanıt arıyorsanız, bu kitap önemli bir başlangıç olabilir.
Sevgi bir sanatsa, hepimiz bu sanatı öğrenmek için biraz daha çaba gösterebiliriz. Fromm’un dediği gibi, sevgi pasif bir his değil, bir emek meselesi. Ve bu emek, önce kendimizi anlamakla başlıyor.