Spoiler içeriyor
Schopenhauer şöyle der:"Boş zaman şöyledir: Cahillerin can sıkıntısı.Sıradan insanlar sadece zaman geçirmeyi düşünürler,herhangi bir yeteneği olan ise ondan faydalanmayı." Bizim karakterlerimiz boş zamanı bırakın tüm hayatları boyunca her şeyden kaçmak kendilerini dahi unutmak istiyorlar.Sürekli uyuşturucu kullanarak her seferinde daha fazla…devamıSchopenhauer şöyle der:"Boş zaman şöyledir:
Cahillerin can sıkıntısı.Sıradan insanlar sadece zaman geçirmeyi düşünürler,herhangi bir yeteneği olan ise ondan faydalanmayı."
Bizim karakterlerimiz boş zamanı bırakın tüm hayatları boyunca her şeyden kaçmak kendilerini dahi unutmak istiyorlar.Sürekli uyuşturucu kullanarak her seferinde daha fazla düşüş yaşıyorlar.Sürekli hedonizm yanlısı bir hayat yaşıyorlar ve her seferinde,bataklığa daha çok giriyorlar.Bataklık,onlardan geriye bir hiç bırakana kadar.Her kullanım sonrası yaşanan uyanış onları daha da berbat daha da sefil hissettiriyor.Tıpkı bizlerin bir daha şunu yapmayacağım,bir daha onu kullanmayacağım,bir daha o davranışı sergilemeyeceğim diyip o herhangi şeyi yaptıktan sonra kendimizi berbat hissetmemiz gibi.Bakın,bu filmde anlatılmak istenen şey sadece uyuşturucu değil.Her şeye olan bağımlılık.
Bizler de bazen saçma sapan şeylere bağlanıyoruz.Bu bir nesne,bir insan,bir dogmatik düşünce olabiliyor.Bu saçma şeyler bizleri mahvediyor.Gizliden gizliye bizi sömürüyor.
Schopenhauer bir de şöyle diyor:
“Akıllı kişi zevkin değil acı vermeyenin peşinden koşar. "
Karakterlerimiz kendilerini bitiren hedonizmin peşinden ölesiye gidiyorlar ve acı onlarla yeniden karşılaşıyor.
Ve filmde şöyle bir konuşma geçiyor:
"Asıl savaş yaşanan acı sonrası başlar.Depresyon,can sıkıntısı...Kendini zavallı gibi hissederken kendini aşmak hissedersin."
Yine dediklerimi destekler nitelikte şöyle bir konuşma daha geçiyor:
"Tepkimiz kaldığımız yerden devam etmek ve her şeyi yine sıçıp batırmak oldu.Istırabın üzerine ıstırap yağmak,onu bir kaşığa koyup bir damla asitle eritmek.Sonra da onu iğrenç hastalıklı damarına saplamak.Bunları tekrar tekrar yinelemek.Ayılmak,dağıtmak,çalıp çırpmak,insanları kazıklamaya devam etmek...
Her şeyin dibe vurduğu günlere doğru hevesle kendimizi sevk etmek."
İşte bu sözler gerçekten sağlam psikolojik bir incelemedir.
Karakterimiz Mark, artık değişme kararını almak ister.Tıpkı bizlerin de kendimizce saçma olguları gerçekleştirdikten sonra benliğimize söylediğimiz gibi.
"Peki neden yaptım?Milyon tane cevap verebilirim ama hepsi yalan olur.Gerçek şu:Ben kötü bir insanım.Ama bu artık değişecek,değişeceğim.Bu yaptıklarımın sonuncusuydu.Artık temize çıkıp yola devam ediyorum,doğruca ilerleyip yaşamayı seçeceğim.Bunun olması için şimdiden can atıyorum."
Devamında da insanlığın monotonluğuna da gönderi yapmaktan geri kalmaz:
"Sizler gibi olacağım.İş,aile,sikik büyük ekran bir televizyon.Çamaşır makinesi,araba,CD çalar,elektrikli konserve açacağı,sağlıklı yaşam,düşük kolesterol,diş sigortası,ev kredisi,ilk ev,günlük kıyafet,valiz,oturma grubu,tak-yap ürünleri,oyunlar,abur cubur,çocuklar,parkta yürüyüş,9-5 mesai,iyi golf oynamak,araba yıkamak,süveter seçmek,aileyle Noel,emekli maaşı,vergi muafiyeti,oluk temizliği,geçinip gitmek,geleceği düşünmek ve öldüğün gün."
Son olarak şunları söylemek istiyorum.Değişeceksek tam değişelim.Artık sıçıp batırmayalım.Tekrar tekrar bizleri yıpratacak şeyleri yapmayalım.Ve Simon'ın da dediği gibi:
"Choose life."