Özdeşleştiği ilham kaynağı suç makinesi İtalyan ressam Caravaggio'nun hayaletinin; patolojisinin ilmek ilmek işlendiği Ripley'in cisminde can bulup dirilişi. Dile gelse; şahit olduğu insan ruhunun karanlık dehlizlerine dair anlatacak çok şeyi olan sevgili pisi Lucio ve tabiki her sahnesi Baudelaire şiiri…devamıÖzdeşleştiği ilham kaynağı suç makinesi İtalyan ressam Caravaggio'nun hayaletinin; patolojisinin ilmek ilmek işlendiği Ripley'in cisminde can bulup dirilişi. Dile gelse; şahit olduğu insan ruhunun karanlık dehlizlerine dair anlatacak çok şeyi olan sevgili pisi Lucio ve tabiki her sahnesi Baudelaire şiiri tadında olan muhteşem İtalya'dan eşsiz kartpostal gibi görüntüleri bizler için görsel bir şölen haline getirmiş olan elleri öpülesi görüntü yönetmeni Robert Elswit. İşte benim için özeti bu Ripley'in.
Bazı eleştiriler; özellikle 'Amalfi kıyıları cayır cayır tüm renkleriyle yansıtılmalıydı' dese de, taş mimarisiyle öne çıkan o bölgede yaşamış/seyahat etmiş olanlar bilir ki, siyah beyazın daha çok yakıştığı başka bir yer düşünülemez. Kaldı ki; dizinin yaratıcısı da, '1955'te yazılan karanlık ve tekinsiz bir romanın yazarı, bu romanın bir film olacağını hayal etseydi zaten renkli hayal edemezdi.' diyor. Bu nedenlerle ben de dizinin estetiğini; dönem kurgusunu daha da güçlendirdiği düşüncesiyle orijinal metne daha uyumlu buldum. Öte yandan Caravaggio'nun silahı olan hançer ile Ripley'in küllüğünün aynı amaç ve fakat farklı araç olarak kullanılması gibi; her karesi, her sekansıyla mutlaka bir şeylere atıfta bulunulan, hiçbir şeyin tesadüfe bırakılmadığı dizide; sürekli karşımıza çıkan ve zenginlerin dünyası ile Ripley'inki arasındaki ayrımı kalınlaştıran onlarca basamaktan oluşan “merdiven” imgesi de özellikle XVII. yüzyıl fransız edebiyatındaki ascension sociale'e (Toplumsal Yükseliş) işaret eder.
Ve son olarak, her ne kadar sorgulanma sırasında caravaggio'nun chiaroscuro *ışık gölge oyunu tekniğini kullanarak paçayı kurtarsa da; kapanış, Ripley'in Picasso'nun analitik kübizm dönemine ait olan ve baştan sona değişim, devinim ve hareket alt anlamlarını yansıtan 1910 tarihli “gitarist” tablosundan gözünü alamadığının yansıtılmasıyla yapılır. Bu amorf şekillerden oluşan tablodaki mecazlar; “sürekli değişen, belli bir şekle bürüneneyen ve olduğu yerde bir türlü duramayan'ı” anlatır. Tıpkı sürekli kılık değiştirip, başkasının yerine geçen, asla kendisi olarak ön plâna çıkmayan, kendine ait bilgileri kendine saklayıp kimseyle paylaşmayan, yalancı ve dolandırıcı ripley'nin hayattaki duruşu gibi. Neyse; Richard Greenleaf mı diyeyim yoksa sen mi gerçek ismini açıklamak istersin Thomas Ripley?
Adamlar rönesans gibi dizi çekmişler. Bu diziyi özetleyecek en net cümle bu olurdu sanıyorum. Hayatımda izlediğim en klas dizilerden bir tanesiydi. Siyah beyaz çekilmiş olması, panaromik ve nostaljik bir italya turu havasında geçiyor olması, derin hikayesiyle biz seyirciyi duygusal geçişlere sokuyor olmasıyla muhteşem bir eser olmuş. Son zamanlarda seyir ettiğim ( bu güzellik ancak böyle açıklanabilir) en muhteşem dizi. Ağır ağır keyfini çıkararak Andrew Scott güzelliği ve İtalya'nın muhteşem görüntülerinin tadını çıkarmak için özellikle bitir(e)miyorum.