Raf Yorumu: Sevda (@hyenada)

Dizi Challenge’ımızın altıncı dizisi.Bu challenge da izlemekten en çok zevk aldığım ikinci dizi oldu. Avustralya yapımı bu dizi, küçük yaşta şiddetle tanışan Alice Hart’ın karanlık çocukluk anılarının yetişkinliğine nasıl gölge düşürdüğünü anlatıyor. Dizinin temelinde yer alan Avustralya kır çiçekleri, hem…devamıDizi Challenge’ımızın altıncı dizisi.Bu challenge da izlemekten en çok zevk aldığım ikinci dizi oldu. Avustralya yapımı bu dizi, küçük yaşta şiddetle tanışan Alice Hart’ın karanlık çocukluk anılarının yetişkinliğine nasıl gölge düşürdüğünü anlatıyor. Dizinin temelinde yer alan Avustralya kır çiçekleri, hem hikayenin atmosferini hem de karakterlerin duygusal dünyasını yansıtan önemli bir metafor olarak kullanılmış. Dizi yavaş ilerliyor, ancak ilgi çekici hikayesi sayesinde bir sonraki bölümde ne olacağını, karakterlerin sırlarının nasıl açığa çıkacağını merak etmeden duramıyorsunuz. Özellikle June, Agnes, Alice, Candy Blue, Twig ve Sarah gibi karmaşık karakterlerin hikayeleri, June’un şiddet dolu oğlu Clem üzerinden bir araya getiriliyor. Sigourney Weaver’ın June karakterindeki performansı ise dizinin en güçlü yanlarından biri. Thornfield’ı, yani şiddet mağduru kadınlar için bir sığınak olan bu çiçek çiftliğini yöneten biri olarak, birinci bölümden yedinci bölüme kadar geçirdiği dönüşüm gerçekten güzeldi. Dizinin en etkileyici yönlerinden biri, şiddet ve onun sonuçlarını etkili bir şekilde ele alması. Ancak bazı eleştiriler, dizinin erkeklere yönelik genelleyici bir tutum sergilediğini ve özellikle June’un oğlu ve torununa karşı olan yaklaşımında bu önyargının hissedildiğini belirtiyor. Buna rağmen, hikaye yalnızca şiddeti göstermekle kalmıyor; aynı zamanda bu döngüyü kırmanın ve önlemenin önemini de vurguluyor. “Hayat karmaşıktır, insanlar karmaşıktır ve hatalarla doludur.” Dizi tam da bu noktaya dokunuyor. Göz ardı edilen, kabul etmekten kaçınılan hayat gerçeklerini ortaya koyarak izleyicinin yüzleşmesini sağlıyor. Her ne kadar yer yer sert mesajlar içerse de, bu hikaye birçok insanın gerçeği. Alice Hart’ın hikayesi, hayatın ve insanların karmaşıklığını bir çiçek bahçesinin güzelliği ve kaosu içinde anlatıyor. “Peki, bu aralar bize ne diyorlar? Cadılar mı? Uyuşturucu bağımlıları mı? Lezbiyenler mi? Bu kasabadaki bazı insanlar, kadınların bir çiftlik yönetmesi fikrini sevmiyor. Ayrıca, kendi halimizde olmamızı ve farklı oluşumuzu da sevmiyorlar. Bu onları korkutuyor. Ama sana bir sır vereyim. Korkuları bize onlara karşı bir güç veriyor. Bir de onların aptal olmaları tabii.”